DİĞER KATEGORİLER

ZULMÜN ZİRVESİNDE: FİRAVUN, HAMAN VE KARUN ÜÇLÜSÜ

ZULMÜN ZİRVESİNDE: FİRAVUN, HAMAN VE KARUN ÜÇLÜSÜ- Hüseyin TOPTAŞ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Kur’an-ı Kerim’de zulmün zirvesinde birbirlerinin destekçisi olan üç insandan bahsedilmektedir. Kur’an’ın bildirdiği bu insanlar tarihte olduğu gibi bundan sonra da tarihin her döneminde değişik isimler ve unvanlar alarak var olmaya devam edeceklerdir. Haksız ve batıl zalimin gücü karşısında sessiz kalmak, yapılanlara seyirci olmak, gücün borazanlığını yapmak ve her yaptığını alkışlamak zalimin zulmünün devamını sağlar. Unutmayalım ki zalim gücünü kendisine köle gibi hizmet edenlerin varlığından alır.
Zalimin zulmü altında ezilenler kendilerine rehberlik yapacak bir önder, bir lider ile zulme karşı harekete geçer, teşkilatlı bir yapılanma ile insanların uyanışı başlarsa zulmün iktidarının son bulması kaçınılmaz olacaktır. Tarih, milletler mezarlığı, tarih olmuş milletler ve şahsiyetlerle doludur. Kur’an okumalarımızda Musa (as) ile Firavun arasında geçen mücadeleyi bir hikaye ve roman okur gibi değil ibret almak için okumalıdır.
Firavun, eski Mısır’ın krallarının unvanıdır. Hz. Musa'nın karşısındaki Firavun, Haman ve Karun birer tarihi şahsiyet olmanın yanında, birer sembol olarak da anlatılır. Kur’an bu şahsiyetlerin yaptıkları zulmü anlatırken Müminleri ve Müminlerin idarecilerini onlar gibi olmamaları için uyarmaktadır.
Tarihin her döneminde Firavunlar, Hamanlar ve Karunlar bulunmuştur. Kendi şahsi ihtiraslarını gerçekleştirmek için her şeyi mubah gören, kendilerine tabi olan insanları köleleştiren bu zihniyet mensuplarının hâkimiyeti hiçbir zaman uzun ömürlü olmamıştır.
Hz. Mûsâ (as) hak ve adaleti temsil eden, tevhid inancından sapan insanları uyarmak ve hak dine davet etmek için gönderilen nübüvvet halkasından bir peygamberdir. Gönderildiği kavim ile birlikte o kavmin kralı olan Firavuna da tebliğini yapmıştır. Firavun, Karun, Hâmân ve taraftarları ise bu hak elçisinin davetine icabet etmeyen, zulmün hâkimiyetini devam ettirmek için sahip oldukları imkânları kullanan zihniyetin temsilcileridirler.
Musa (as) Firavunun zulmünün son bulması için kavmine uyarılarda bulunurken Firavuna bağlı olan zavallı insanlar bu davete icabet edecekleri, uyarıları dikkate alacakları yerde Firavun’u Hz. Mûsâ (as) ve ashabına karşı kışkırtmışlardır. Firavun düzeninden nemalananlar tarihte olduğu gibi günümüzde de zulme karşı çıkanlara karşı güç sahiplerini kışkırtmaktadırlar. Zulme alkış tutanların kışkırtmasını ve bunların kötü akıbetlerini Rabbimiz haber veriyor:
“Firavun’un kavminden ileri gelenler dediler ki: "Seni ve tanrılarını bırakıp yeryüzünde bozgunculuk çıkarsınlar diye mi Mûsâ’yı ve kavmini serbest bırakacaksın?" Firavun, "Biz onların oğullarını sürekli öldürüp kızlarını sağ bırakacağız. Elbette biz onları ezecek üstünlükteyiz" dedi.” (A’râf 7/127)
“Bunların durumu tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini inkâr etmişler, Allah da kendilerini günahları sebebiyle hemen yakalamıştı. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, azabı çetin olandır.
Bunun sebebi şudur: Bir toplum kendilerinde bulunan (iyi davranışlar)ı değiştirmedikçe Allah onlara verdiği bir nimeti değiştirmez ve şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Bunların durumu, tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin durumu gibidir. Onlar Rablerinin âyetlerini yalanlamışlar, biz de onları günahları sebebiyle helak etmiştik ve Firavun ailesini de suda boğmuştuk. Hepsi de zalim kimselerdi.” (Enfal 8/52-54)
Firavun kendisine tabi olanlara “Elbette biz onları ezecek üstünlükteyiz” diyerek adeta gücünün karşısında kimsenin duramayacağını anlatıyor. Günümüzde gücü elinde bulunduran firavun yolunun takipçileri de aynen onun gibi kendilerine karşı çıkanları ezme ve öldürme tehditleri ile susturmaya çalışıyorlar.
Büyük devlet adamı, Nizam-ül Mülk “Siaysetname” adlı eserinin girişinde “Küfr ile abad olunur, zulm ile abad olunmaz” tespitinin gerçekliğini tarih sayfalarına baktığımız zaman rahatlıkla görebiliriz.