Zap’ın ardından Gara ve Metina bölgelerinin temizlenmesi, terör örgütünün Irak’ın kuzeyindeki hareket alanının daha da daralması açısından son derece kritiktir.
AA Akademi Müdür Yardımcısı Dr. Bilgay Duman, Türkiye'nin Irak'ta yürüttüğü terörle mücadele operasyonlarının başarısını ve bundan sonra atılması muhtemel adımları AA Analiz için kaleme aldı.
***
Türkiye, son yıllarda terörle mücadele stratejisinde önemli değişimlere giderek özellikle sınır ötesi operasyonlarla terör unsurlarını kaynağında etkisiz hale getirme yaklaşımını benimsedi. Irak kapsamında Pençe Harekatları serisi, bu yaklaşımın en somut olarak uygulandığı harekat olarak ifade edilebilir. 2019’da başlayan Pençe Harekatları serisi ile Hakurk, Metina, Zap, Gara, Avaşin-Basyan, Sinat-Haftanin, Kandil ve Asos bölgelerinde yerleşen terör örgütüne yönelik sistemli ve planlı bir mücadele konsepti ortaya kondu. Bu anlamıyla Pençe Harekatlarının kapsamlı bir stratejinin parçası olarak Türkiye’nin terörle mücadelesinin dönüm noktalarından biri olduğu ifade edilebilir.
2019 yılında Irak’ın kuzeyindeki Hakurk bölgesindeki Pençe-1 ile başlayan harekat serisi en son Nisan 2022’de Zap bölgesine yönelik başlatılan Pençe-Kilit harekatıyla devam etti. Milli Savunma Bakanlığının resmi verilerine göre bugüne kadar operasyon serisi ile toplam bin 709 terörist etkisizleştirilirken, toplam 2 bin 486 mağara ve sığınak kullanılamaz hale getirildi. Bununla birlikte 5 bin 22 mayın ve el yapımı patlayıcının imha edilmesinin yanı sıra, toplam 3 bin 415 adet silah ve yaklaşık 1 milyon 391 bin mühimmatın ele geçirildiği açıklandı. Bu noktada açıklamalardan da görüldüğü üzere bu harekatlar, belirli hedeflere yönelik düzenlenmiş olsa da, genel anlamda Türkiye’nin güvenlik doktrininin temel taşlarını oluşturan stratejik amaçların hedeflendiği görülüyor. Bu hedefler doğrultusunda özellikle terör örgütü PKK'nın hareket alanının daraltılması, PKK’nın Irak’ın kuzeyindeki stratejik bölgelerde kurduğu üslenme noktalarının kontrol altına alınması ve lojistik hatlarının kesilmesi amaçlandı. Aynı zamanda PKK’nın Türkiye’ye yönelik saldırıları için üslenme alanlarında ve Türkiye sınırlarına yakın Zap, Metina, Avaşin-Basyan gibi bölgelerde tam kontrolün sağlanmasına çalışıldı. Öte yandan bu harekatlarla Türkiye’nin sınır hattında güvenli bölgeler oluşturularak teröristlerin sızma faaliyetleri engellendiği gibi, Türkiye-Irak-Suriye üçgeninde de geçişkenliğin azaltılmasının hedeflendiği görüldü.
Nitekim Irak’ta atılan adımların sonuç vermesi ile birlikte Irak’ın kuzeyi odaklı yürütülen Pençe Harekatları serisi, Kasım 2022 itibarıyla Suriye’ye doğru da genişletildi ve ilk kez Irak ile eş zamanlı olarak Suriye’de terör örgütünün stratejik noktalarına Pençe-Kılıç Hava Harekatı gerçekleştirildi. Bu strateji ile sadece kısa vadeli güvenlik değil, uzun vadede sınır bölgelerinin istikrara kavuşması için de zemin oluşturulmaya çalışıldı.
Zap’tan sonrası
Nihayet bu stratejinin sonuç verdiği görülüyor. Geçtiğimiz günlerde Savunma Bakanı Yaşar Güler “Zap’ta kilit kapandı” açıklamasını yaparak, Pençe Harekatlarında sonuç alındığını ortaya koydu. Ancak bu ifade teröre karşı operasyonların bittiği anlamına gelmemeli. “Zap’ta kilit kapandı" ifadesiyle Irak’ın kuzeyindeki terör örgütünün kullandığı alan olan doğu-batı hattının neredeyse tam ortasında yer alan Zap bölgesinde tam kontrolün sağlandığı ifade ediliyor. Böylece sınır bölgesindeki doğu-batı yönlü geçişkenlikteki irtibatın koparıldığını söylemek mümkün. Zap bölgesi, yıllardır terör örgütü PKK’nın kritik bir lojistik ve eğitim üssü olarak kullanılıyordu. Bu bölgedeki etkinin kırılmasıyla örgütün hareket kabiliyetine büyük bir darbe vurulmakla birlikte diğer alanlara ilişkin de tamamlayıcı adımların atılması gerekecek. Zap’taki başarının ardından, Türkiye’nin terörle mücadelede daha derin ve geniş kapsamlı hedeflere yönelmesi muhtemel. Öte yandan terör örgütü PKK açısından en kritik bölgelerden biri olan Zap’ta kontrolün sağlanmasıyla birlikte terörle mücadelede psikolojik bir kazanç da elde edildi.
Yeni dönemin habercisi
Bundan sonraki süreçte terör örgütü PKK’nın ana karargahı olarak yıllardır terör faaliyetlerinin merkezi olan Kandil ve Asos’a yönelik daha büyük baskı oluşturulması muhtemel. Öte yandan Zap’ın ardından Gara ve Metina bölgelerinin temizlenmesi, terör örgütünün Irak’ın kuzeyindeki hareket alanının daha da daralması açısından son derece kritiktir. Özellikle Gara, terör örgütünün lojistik faaliyetleri ve silah depolaması açısından kritik öneme sahip.
Bununla birlikte bundan sonraki aşamada özellikle Irak merkezi hükümeti ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile teröre karşı mücadelede gerçekleştirilen işbirliği ile şehir yapılanmalarının da üzerine gidilmesi gerekiyor. Ayrıca Irak’ta sağlanan başarı ile Türkiye’nin Suriye’deki PKK iltisaklı PYD-YPG-SDG yapılanması üzerinde daha çok baskı oluşturması muhtemel ve gerekli. Bu noktada Suriye’deki operasyonlarla Fırat’ın doğusunda terör unsurlarına yönelik yeni adımlar atılması beklenebilir. Son dönemde İsrail merkezli gelişmeler de düşünüldüğünde çatışmanın diğer alanlara yansıması ve Suriye’de yaşanacak gelişmeler, terör örgütü açısından boşluklar ortaya çıkarabilir. İsrail ve terör örgütü PKK arasındaki işbirliğine yönelik çıkan haberleri ve yeni dönemde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başkanı seçilen Donald Trump’ın ABD dış politikasındaki etkisiyle İsrail ve Suriye’deki PKK destekli Kürt yapıların geliştireceği stratejileri de dikkate almak gerekiyor. Bu minvalde Türkiye’nin Suriye’deki terörle mücadele konusunda etkin strateji ve yeni operasyonlar ortaya koymasını gerektirecek gelişmelerin meydana gelmesi muhtemeldir.
Pençe Harekatları, Türkiye’nin terörle mücadelede kararlılığını ve bu alandaki kapasitesini ortaya koyan önemli bir dönüm noktası olmakla birlikte, Zap bölgesinde “kilidin kapanmasının”, bu mücadelenin sadece bir aşamasını temsil ettiğini akılda tutmak gerekiyor. Nihai hedef olan terör örgütünün tamamen etkisiz hale getirilmesi için daha geniş çaplı ve uzun soluklu bir strateji göz ardı edilemez. Bu noktada Türkiye’nin, bu mücadelede yalnızca askeri unsurlara değil, diplomasi, teknoloji ve istihbarat işbirliğine dayanan çok boyutlu bir yaklaşımı sürdüreceğini söylemek yanlış olmayacaktır.