Sayın okurlar, bildiğiniz üzere 1 Ocak’tan itibaren asgari ücretle çalışanlara hükümet zam yaptı. Zorlu tartışmaların, hummalı çalışmaların!,,. ardından sendika temsilcileri ve hükümet temsilcilerinin mutabık kaldığı rakam bin dört yüz dört lira oldu.
*
Eskiden, ilkokul yıllarında iş eğitimi ve ev ekonomisi derslerin de sıkça kullandığımız uhu cinsinden 404 isimli bir yapıştırıcı vardı. Sağlığa zararlı olsa da aklınıza ne gelirse yapıştırırdı. Mübarek, ne yapıştırıcıydı ama elini versen kolunu alamıyordun. Zam miktarını duyunca o geldi aklıma. Hükümet yine iyi yapıştırmış diye düşündüm.
*
Haberi gördüğümde, gülüp saniyesine kalmaz üzülmemle yüzümde değişen duygu dalgaları nedeniyle dışarıya hiçte sağlıklı olmayan bir ruh halinde göründüğüm kesin. Neyse…Yine güldüm kendi kendime ve düşündüm. Acaba bu devasa zam miktarı toplumumuzda, özellikle AK Partili cenahta nasıl karşılandı diye soru işaretleri takıldı aklıma.
*
Tabi mevzu bahis insanın kendi cebi olunca siyaset şöyle dursun, insanın gözü hiçbir şeyi görmüyor. En ateşli kraldan kralcılar bile veryansın etti. Etti etmesine de iş işten çoktan geçti…
*
Evet, hükümet harca harca bitmez miktarda zam yaptı yapmasına ama, sevgili hükümetimiz miktarın çok olduğunu düşünmüş olmalı ki, ertesi güne zam haberleriyle uyandık. Toplu ulaşım araçlarına, suya ve ekmeğe yapılan zamlar bunların başlıcaları. Diğerlerinin de eli kulağındadır zannımca.
*
İnanın şaşırmadım. Çünkü kapitalist düzenin çarkı böyle işler. Kaşıkla veriyorlardı, eskiden kepçeyle alıyorlardı şimdi kazanla almaya başladılar.
*
Mevzu bahis AK Parti hükümeti değil. Belki bundan sonrakilerde aynı şeyi yapacak, öncekilerin yaptığı gibi. Mevzu bahis bir insanın emeğine verilen değerdir… Bir insanın bir aylık değerinin bu miktar olduğunu hiçbir vicdan sahibi insan söyleyemez. Hele de o insanın evli barklı ve çocuklu olduğunu düşünürsek, el insaf.
*
Türkiye Cumhuriyeti güçlü bir devlettir. Sahip olduğu imkanların yarısı dahi kullanılsa bu miktarın iki katından fazlasının verileceği muhakkak.
*
Ancak olmuyor, olamıyor işte.
***
KONYA BELEDİYELERİNİN KAR KARNESİ
Malumunuz, ülkemiz son yılların en yoğun kar yağışlı kış mevsimini geçiriyor. Şüphesiz ki kar afet değildir. Ancak, karı doğal afet yapan insanlardır. Eğer sen gerekli tedbirlerini almazsan kar afet olur yol da kapatır, sel Azrail olur can da alır. Önemli olan burada bu tür doğa olaylarına karşı aldığın tedbirlerdir.
*
Konya belediyelerinin kar konusunda günler öncesinden hazırlık yaptıklarını, teyakkuzda bulunduklarını gazetelerde yazdık çizdik. Ancak karla verilen mücadelenin yazıp çizilen haberlerin fiyakasının altında kaldığını gördük (medyanın gözünü seveyim). Allah’tan Konya engebeli bir arazi değil de herhangi bir felaket haberiyle karşılaşmadık. En azından şimdilik.
*
Belediyeler karla mücadelenin sadece yol açıp kapatmayla yapılmadığını geçte olsa anladılar. Bir yandan araçlara yol açarken diğer yandan yayaların kaldırımlarını ufak çaplı kar dağlarıyla kapandığını gördüler ve kaldırım temizleme çalışmalarına geçte olsa başladılar. Bravo!
*
Ama tamamen de sınıfta kaldığını söylemeyiz. Vatandaş bir zahmet dükkanının önünü de sen temizleyiver.
*
Dediğim gibi, karla mücadele sadece yolların tuzlanması buzlanması meselesi değildir. Evsiz, yardıma muhtaç vatandaşları da unutmamak gerekir. Bu konuda sadece belediyelerin değil varlıklı hayırseverlerinde elini taşın altına koyup bir gönlü ısıtması, soğuğa ve ayaza karşı verilecek en güzel mücadeledir.
*
Tabi sokak hayvanlarını unutmayalım, can sadece bizim ki değil.
***
ANLAMADIM
Milletin dediği olur diyenler siz milleti nerden dinliyorsunuz bilmiyorum ama daha kış saati uygulamasında bile milletin dediğini yapmadığınız. Kış saati uygulaması özellikle yurdun batı kesiminin olmak üzere, vatandaşların yüzde doksanının rahatsız olduğu bir uygulama. Gerekli yerlere birçok başvuru yapıldığı halde, gerekli mercilerin hala inatla saat uygulamasında bir değişiklik yapmaması ve yapmayacaklarını söylemiş olması, söylenen lafında ciddiyetini yok ediyor.
*
Ya da milletin söylediklerinin işine geleni dinleyip işine gelmeyeni dinlememezlik mi oluyor?
Ben anlamadım. Ya siz?
****
TAVSİYE
Stephen King, şüphesiz ki kendi türündeki yazarların duayenidir. Benimde ilgiyle takip ettiğim yabancı yazarların başında geliyor. Ancak Hayvan Mezarlığı kitabında okuyucuyu neden bu kadar gereksiz detay ve uzatmalarla boğduğunu anlamadım. 400 sayfalık kitabın 300 sayfasını sıkıntıdan patlamadan okurum diyorsanız buyurun. Kitabın son yüz sayfası da sizi tatmin eder. Kesinlikle tatmin eder. Stephen King bu. Adam koskoca kitabin son iki paragrafında bile alnınızda ter damlacıkları oluşturup sizi şaşırtıp, “oha lan” dedirtebiliyor.