DİĞER KATEGORİLER

Yürek de ciğer de yanıyor…

Yürek de ciğer de yanıyor…-Muhammet GÜMÜŞ-Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Yaşanan olaylara baktığımızda nasıl bir dönemden geçiyoruz sorusunu soruyoruz kendimize…

Bir yandan ülkemizde gelişen olaylar diğer yandan dünyadaki gelişmeler öyle bir hal alıyor ki kıyametin ne zaman olacağını sorgular hale geldik.

Ülke olarak geçtiğimiz haftadan bu yana orman yangınları ile mücadele ediyoruz.

Doğrudan insan yaşamını tehdit etmenin yanı sıra ekosistemlere, biyoçeşitliliğe ve hava kalitesine de ciddi zararlar veren yangınlar ciğerimizi dağlıyor adeta...

İzmir başta olmak üzere 5 şehirde devam eden orman yangınları bazı bölgelerde kontrol altına alınmış olsa da bazı bölgelerde şiddetini azaltarak sürdürüyor.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, 5 ilde devam eden orman yangınlarını söndürme çalışmalarına 12 ton su alma ve atma kapasitesine sahip Be-200 Amfibik Yangın Söndürme Uçağı, 42 helikopter ve 11 uçaktan oluşan toplam 53 hava aracı, arazöz ve iş makinesinden oluşan 366 kara aracıyla müdahalede bulunulduğunu açıkladı. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ise, İzmir, Aydın, Bolu, Muğla ve Manisa'daki orman yangınlarında tedbir amaçlı 3 bin 583 kişinin tahliye edildiğini bildirdi.

Bu yangınların nasıl çıktığı ile alakalı araştırma ve soruşturmalar devam ede dursun, en önemli konu bence soruşturmaların sonunda suçluların cezalarını gerçekten layıkıyla alıp almayacağıdır.

Her yıl bu acıyı yaşayan bir ülke olarak bu konularda gerekli tedbirleri alamıyorsak bu da büyük bir eksiklik diye düşünüyorum.

Burada yangınlara müdahale araçlarının yetersizliği eksikliği gibi konulardan çok daha önemli olan konu orman bilincinin topluma aktarılmasıdır.

Ülkemizin gerçeklerinden birisi de hiç şüphesiz orman yangınları olduğuna göre tıpkı trafik kazalarını önlemek adına alınan tedbirler gibi yangınlar içinde ciddi tedbirler alınması gerekir.

Gerekirse ormanlık alanlara giriş çıkışlar denetim altına alınsın, gerekirse kamera sistemleri ile gözetim altına alınsın her ne olursa olsun bu konuda ciddi uygulamalar hayata geçirilmelidir.

En önemlisi ise yangınları çıkartan suçluların buna ister terör deyin ister art niyet ne derseniz deyin gün yüzü göstermemek gerek. Bugün bir ormanlık alanın genelini bırakın bir fidanın dahi büyüyüp koca ağaç olması için yıllar geçiyor.

Hepsinden önemlisi o ormanlık alanların yüzbinlerce canlıya ev sahipliği yapması da ayrı bir konu. Ekosistem, biyoçeşitlilik ve hava kalitesine olan katkısını da söylemiyorum bile.  

Son yıllardaki sıcaklıkların rekor seviyelere ulaşması, uzun süreli kuraklık ve şiddetli rüzgârların varlığından kaynaklanan sebepler ayrı bir konu ancak İnsan katkısıyla gerçekleşen yangınlarda cezanın çok ağır olması gerekir.

****

Yazının başında da dediğim gibi hem ciğerimiz hem yüreğimiz yanıyor diye, yüreğimizi yakan boyut bildiğiniz üzere Gazze’deki insanlığın yok oluşunu sinema izler gibi izliyor olmamızdır.

Bebek katili terör devleti İsrail’in yaptıklarına henüz fiziki bir müdahale söz konusu olmazken katil devletin katliamına devam etmesi bebek çocuk kadın yaşlı hasta dinlemeden öldürmesi soykırım yapması “İnsan” olanın yüreğine çok ağır geliyor.

Son günlerde her ne kadar “İran vuracak Hizbullah vuracak” şeklinde son dakikaları dönüp dursa da bu son dakikalar oradaki mazlumların son dakikalarına katkı sağlamıyor. Ki bu gelişmelerden medet ummak ta mümkün olamaz zaten. Ne zaman ki insanlık din dil ırk ayrımı yapmadan birleşip bu katliama dur derse işte o zaman adım atılmış olur.

Son olarak ta sosyal medyada gördüğüm “bizim davamız meselemiz değil Araplar ilgilensin” gibi saçma sapan yorumlara da şunu söylemek isterim ki; Bu mesele hep söylenen gibi din dil ırk meselesi değil İnsanlık meselesidir. Tıpkı Doğu Türkistan'daki Uygur Türklerinin meselesinin de İnsanlık meselesi olduğu gibi. Oradaki kardeşlerimizin acısı nasıl bizim acımız ise Gazze’deki o masum bebeklerin acısı insanlık adına bizim acımız olmalıdır. Dünya üzerindeki bütün mazlumların acısının son bulması duasıyla kalın sağlıcakla…