YEREL HAVALAR

Üç ay öncesinde iki adet seçimi birlikte yaşadık. Muhalefetin de ne mazereti ne de diyeceği bir söz kaldı. Parlamento, cumhurbaşkanlığı 1. tur, olmadı, 2. tur, hepsi tamam. Bu seçimle ilgili en önemli söylem Memleket Partisi Genel Başkanı Sayın İnce'den geldi. Dedi ki, “CHP, kaybetmenin daha zor olduğu bir seçimi kaybederek bunu başardı.”
tuhaf olan da şu. İnsanlar alaya aldıkları ya da tuhaf karşıladıkları bazı durumları görmeden ölmüyorlar. Tayyip Bey'i diktatörlükle suçlayanlar, demokrat bir seçim gördüler. Hem de seçimin ikinci turunu da gördüler. Halbuki diktatörlükle suçlanan ülkelerde bırakın seçimin ikinci turunu, vatandaşa seçimin birinci turunu dahi göstermiyorlar.
Sayın Erdoğan'ı tek adamlıkla, diktatörlükle suçlayan yoldaşlar, hakiki tek adam oldular. Başarısızlığı yıllardır tescillenen Sayın Kılıçdaroğlu, tek adamlığı ele aldı ve gitmem de gitmem diyor.
Hakikaten şu anda rahmetli Atatürk'ün kurduğu CHP'de Sayın Kılıçdaroğlu'nun kalmasını isteyen kim var? Sayın Kılıçdaroğlu'nun belirlediği emir eri mertebesinde delegeler. Delegelerin bu tutumları İBB Başkanı ve müstakbel CHP Genel Başkanlığına aday olabilecek Sayın İmamoğlu'na dahi geri adım attırmadı mı?
Parti başkanı, İBB ve ABB için ayağına bağ olmamaları adına İmamoğlu ve Sayın Yavaş'ı aday gösterir. Hatta “Şehirlerine hizmete devam edecekler.” diye de övgüler düzer.
Ancak lider ise, “İBB ve ABB için sizler kendi şehirlerinize hizmet edeceğinize Sayın Akşener ile kanka oldunuz, çizmeyi aşarak yüksek atlama ile parti genel başkanlığına aday oldunuz, parti içerisinde fitne çıkardınız.” der. Her ikisini de aday yapmaz, kendi liderliğini ilan eder. Bundan sonra da herkes ayağını yorganına göre uzatır ve haddini bilir. Bu saatten sonra parti başkanından liderlik beklemek de akla ziyandır.
Sayın Cumhurbaşkanı, bu hafta bir beyanda bulundular. Ankara ve İstanbul büyükşehir belediye başkan adaylarınız belli oldu mu, diye soran gazeteciye, “Bu işler aceleye gelmez. Acele edersek hata yaparız.” diye açıklamada bulundu. Ayrıca ekiplerin adaylarla ilgili çalışmalarının da devam ettiğini vurguladı.
Hem cumhurbaşkanı hem parti başkanı hem de lider olmak zor zanaat. 7 Ekim'de yapılacak AK Parti Olağan Kongresi öncesi partiyi, “Türkiye Yüzyılı”na hazırlayacak yeni MKYK ve MYK belirlenecek. Muhtemelen Sayın Cumhurbaşkanının listeleri tamamlanmak üzeredir. Aslında doğru olan bu galiba. Önce partisinin üst yönetimini belirlemek. Ondan sonra da üst yapıya uygun teşkilat yönetiminin belirlenmesi gerekiyor. Partinin il, ilçe kongreleri de 31 Mart 2024 seçimlerinden sonra yapılacak. Yani yerel seçimlere mevcut il ve ilçe teşkilatları ile gidilecek.
Her görevin kendine göre bir önemi mutlaka var. Ancak belediye başkanlıkları bir yerel parlamento gibi. Hem aday belirlemede ince eleyip sık dokumalı hem başkanlık döneminde yatırımların istişareli bir şekilde yürütülmesi sağlanmalı.
Şu anda biraz yerel havalara girildi gibi bir atmosfer var. Bazı partilerin üst düzey insanları belki mevsimsel sıcaklıkların da etkisinde kalarak Konya Büyükşehir Belediyesini alacaklarını ifade edebiliyor. Hani Tuzlukçu falan deseniz tutar bir yönü var. Ancak AK Parti'nin 9, CHP'nin 2 milletvekili aldığı Konya'da CHP'nin yerel seçimi alması biraz abes gibi geldi. Konya'yı almayı hedef olarak görebilirsiniz ancak o da tutmaz ki. CHP'li yetkili vatandaş, Konya'yı almayı bir hayal olarak görebilir ve hakkı da vardır. Hayal kurmaktan kimseye bir zarar gelmez.
Büyüklerimiz en iyisini bilir ama milletvekili seçimlerinde hatalı aday olsa dahi bir bütünün içerisinde kaybolur gider. Ancak belediye başkanlığı adaylığında halkta karşılığı olan, birikimli adaylara ihtiyaç var. Konulan kıstaslar yerelde belde, ilçe, il ve büyükşehir belediyelerinde birebir uygulanmalıdır.
Büyükşehir belediye başkanlarının adaylıklarındaki elek ve değerlendirmeler daha bir önemlidir. Bunun bir üst seviyesi de İstanbul, Ankara ve İzmir adaylarının belirlenmesidir. Hep söylediğimiz bir duayı tekrar edelim.
“Rabbim ümmeti Muhammed'e hayırlı idareciler versin.”