DİĞER KATEGORİLER

VERGİDE EŞİTİZ HİZMETTE İSE?

VERGİDE EŞİTİZ HİZMETTE İSE?- Lütfi AYHAN- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Faizi normal, iyi, gerekli gören din, sistem, devlet tarihte ve günümüzde yok gibi. Pandemiden sonra Avrupa'nın, Amerika'nın (ki bunlar dünyanın gelişmiş ekonomileridirler) enflasyon ve faiz biraz yükselince nasıl korktuklarını ve telaşlandıklarını hep beraber izledik. Zengin ülkeler dahil tüm devletler fiyatlar artınca, bu artışa çare için hemen (istemeyerek de olsalar) faiz yükseltiyorlar, niçin?
Faizin diğer dinler ve sistemler tarafından da normal görülmediğini söylemiştim. Bu mevzuda İslamiyet faize en şiddetli karşı çıkan, tepki gösteren dindir. Öyle ki kitabımız Kur'an Faizi Allah'a savaş açmakla eş görüyor. Peygamberimizin hadislerinde de faiz çok yeriliyor. (Bakara 278/79: Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve gerçekten iman etmiş iseniz faizden kalanı bırakın...Bunu yapmazsanız Allah ve resulü tarafından size bir savaş açıldığını bilin....) Bu sebepten Müslümanlar faizden çok korkarlar. Bu gerçeklerden sonra şimdi Türkiye'ye bakalım. Halkının çoğunluğu Müslüman olan bu ülkede bir devletimiz var. Devletimiz hukukunu batıya dayandırmış. Eğitimde, hukukta, ekonomide, cemiyet hayatında temel prensipler Batı kökenli. Bu sebeple devletin ekonomik çarkı da Batı iktisadına göre ayarlanmış. Batı'nın (ABD ve Avrupa) kurduğu ekonomik sistem ise tam bir zulüm düzeni. Çünkü kendi paraları (dolar) REZERV PARA. Yani onların kağıdı (doları) değerli bizim kağıt (lira, tümen...) ise değersiz, onların parası her yerde geçer bizimki geçmez. İşte bu eşitsizlik geri ülkelerin ekonomilerini ve halklarını perişan ediyor.
ALİMLER VE DEVLET BİR
ÇARE BULMALI
Türkiye'de 85 milyon insan yaşıyor. Nüfusumuzun büyük çoğunluğu Müslüman. Müslüman, 'Allah'a inanan Kur'an'ın Allah'ın kitabı olduğunu içten kabul eden, Peygamberimizi Allah'ın son elçisi olarak gören' insandır. Bu inançta olan biri, Faizin F’sini duyduğu zaman oradan fersah fersah kaçar, kaçmalı da. İmanlı ve salih bir Mümin böyle yapar. Devlete herkes vergi veriyor. (laik, dindar, sağcı, solcu, zengin, fakir, Müslim, gayri müslim...) Bu vergiler ortak hazineye yatıyor. Devlet/ yöneticiler de bu hazineden devlet görevlilerinin maaşını ödüyor, halkın ihtiyaçları için yol, köprü, okul, hastane yapıyor. Alt yapıya para harcıyor, emeklilerin maaşını ödüyor, yatırımlar yapıyor. Bu arada gerek yatırım yapmaları ve gerekse tabii ihtiyaçlarını (ev, araba ) gidermeleri için kişilere, şirketlere, krediler veriyor. Bu krediler bazen gerçekten çok pahalı oluyor, (enflasyon üzerinde) bazen enflasyon oranında, bazen ise (son aylarda olduğu gibi ) hem yatırım yapacaklara hem de temel ihtiyaçlarını gidereceklere enflasyonun çok altında (adeta hediye) krediler veriyor. İşte burada işin rengi değişiyor. Yukarıda söylediğimiz etkenlerden dolayı dini hassasiyeti olan insanlar faizin F'sini duyduğu anda devletin bu imkanından faydalanamıyorlar. (İhtiyaç sahibi bir çok insan bu sebepten TOKİ’ye yazılmıyor) Dini hassasiyet olmayan kişiler ve şirketler ise bu parayı rahatça alıyorlar ve büyük kazançlar elde ediyorlar. Böylece en fazla vergiyi veren kesim devletin hazinesinden (faiz hassasiyetinden dolayı) yararlanamıyor. Karşı taraf ise zenginliğe kavuşuyor ve bu zenginlikleri ile dindar kesime karşı ekonomik üstünlük sağlıyorlar.(Bir dönemde sigorta konusunda böyle bir durum olmuş, "sigorta haram" diye bir çok insan sonradan pişman olacakları bir durum yaşamışlardı.) Bu ekonomik güç toplumsal alanda dengesizliğe sebep oluyor. Bu nedenledir ki Türkiye'de gelir dağılımı her dönem kötü.(faiz hassasiyeti olanlar aleyhine). Bunun çaresi ne? Devlet yöneticileri ve İslam Alimleri bir araya gelerek buna bir çare üretmeliler. Neyin faiz neyin faiz olmadığını iyi bir şekilde açıklamalılar. Devletin ihtiyaç sahibi dini hassasiyeti olan vatandaşlara ve yatırımcılara FAİZİN kokusu bile olmayan paralardan yararlanmasının yollarını bulmalılar. Devlete vergi verirken eşit olan vatandaşlar ortak hazineden faydalanırken de eşit olmalı değil mi?

BİR KAÇ ALTERNATİF
1- Devlet ihtiyaç sahibi dindar vatandaşlarına gram altın hesabıyla borç/kredi verebilir. Der ki; “Faizden korkan vatandaşım! Sana ev alman/ yatırım yapman için (mesela) bir milyon lira değil, 1 kg altın parası vereceğim. Sen bunu bana 10 sene içinde 900 gram olarak geri ödeyeceksin. 100 gram devletin sana hibesi. (Bu hibe diğer vatandaşlara sağlanan imkan kadar olabilir) Eğer altın herhangi bir sebeple enflasyondan çok fazla artarsa ben enflasyonu ölçü kabul edeceğim..."
2- Hollanda da olduğu gibi devlet küçük sosyal konutlar yapıp ucuza kiraya verebilir. Bu yolla vatandaşımız hem faiz korkusundan dolayı alamadığı parayı alıp ihtiyacını giderir, hem de devlet vatandaşları arasında adaleti sağlar. (mı?)
Not: Bendeniz ne ekonomistim ne iktisatçı ne de alim. Lakin dini, siyasi, sosyal, ekonomik yönleri olan toplumsal bir yarayı dile getirmeyi gerekli gören bir vatandaşım.
Rabbim yar ve yardımcınız olsun. Amin.