DİĞER KATEGORİLER

VATİKAN’IN PLANI

VATİKAN’IN PLANI- Mustafa KAPLAN- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Mısır 1517 yılında fetih edilmiş 1914 yılına kadar hukuken Osmanlı toprağı ve eyalet olarak kalmıştır. Mehmet Ali Paşa 1805 yılında Mısır Valisi iken isyan etmiş, iki savaştan sonra antlaşma sağlanmış, iç işlerinde bağımsız dış işlerinde Osmanlı’ya bağımlı olacak şekilde yönetim Mehmet Ali Paşa ailesine bırakılmıştır. 1798’de Fransa işgal edip üç sene kalabilmiş daha sonra İngiltere işgal etmiş ve 1914 yılına kadar hukuken Osmanlı’ya fiilen İngiltere’ye bağlı kalmış nihayet 1. Dünya Savaşı sonrası yönetim yine Mehmet Ali Paşa ailesine verilmiş hukuken de İngiltere’ye bağlanmıştır. 1946 yılında bağımsızlığını kazanmıştır. Halkının çoğunluğu ehli sünnet Sünni Müslümandır. İçerisinde Kıpti ismi verilen önemsenecek sayıda Hıristiyan’da yaşar. 1906 yılında güya Müslümanların Kıptilere baskı yaptığı iddiası ile Vatikan destekli bir Hıristiyan kongresi yapılır. Kongreye başkanlık eden Papaz Samuel Zwemer biz Ehli Sünnet olan bu Müslümanları dinlerinden döndürüp Hrıstiyan yapamayız. 25 sene de 25 kişiyi ancak Hristiyan yapabildik. Onlar ise her gün 25 kişiyi Müslüman yapıyor. O halde böyle mücadele edemeyiz deyip şu teklifte bulunuyor: “Biz Müslümanlara sizin dininiz adeta mücevher yüklü bir gemi ancak üzerinde çok yük var. Bu şekilde denizin karşı yakasına geçemez. Bu yükleri biraz azaltılması lazım diyeceğiz. Önce mübahlardan başlamak üzere sıra ile müstehap, hadis, sünnet ve en son da farzları yavaş yavaş attıracağız. Biz atmayacağız zamanla bize benzettiğimiz görünür de Müslüman ama öz itibari ile bizden olanlar atacak. Gemi karşıya geçince gemide bir şey kalmayacak ve biz İslam’ı bu şekilde yenebiliriz” açıklamasını yapıyor. Aynı bu şekilde de bu teklifi plan olarak bugüne kadar uygulamışlar. Sene 2022… Maalesef başarmışlar. Mısır’da yapılan bu proje en çokta çoğunluğu Ehli Sünnet Sünni Müslüman olan ülkemizde başarılı olmuştur. Zaman içinde mübahtan başladılar müstehabı attırdılar, hadis ve sünneti tartıştırdılar, hadis ve sünneti önemsiz gören ilahiyatçı profesörler bile çıktı. İş farzlara kadar geldi. Bugün bu milletin başına namazı bela ettiler diyen güya ilahiyatçılar var ülkemizde. Kutsal kitabımız Kuran’a bu kitap Allah’ın gönderdiği kitap olamaz, bunu Hz. Muhammet haşa katmış-katıştırmış kendi yazmış diyen, toplum tepki verince de Almanya’ya kaçan ilahiyatçı profesörümüz bile oldu. Sınıflarında ders veriyorlar. Ne günlere kaldık. Toplumumuz dinimizi öğrenemiyor. Kızlarımız sokaklarda çıplak dolaşıyor. Basit dini kuralları bile bilmeyen mesela boy abdestini bilmeyen çok insanımız var. Bu profesörlerin yetiştirdiği örgenciler de gelecekte toplumun maneviyatını inşa edecekler. Camii kürsülerinde cemaatleri aydınlatacaklar. Bu nasıl olacak, nasıl olur? Karıştırılan Müslümanların kafası iyice karıştırılmayacak mı? Tarihte önemli sayılacak ajanların yıllarca medreselerde tahsil yaptıklarını ve ilahiyatçı kimliklerinin olduğunu da unutmayalım. Ünlü ajan Lawrence ve Weber gibi… Bu günkülerde öyle olabilir mi? Ülkemizdeki din eğitimi bu gibi ilahiyatçılardan ve gerçek tasavvufu yaşayan,yaşatan tarikat ve cemaatlerin dışında olan sapkın tarikat ve cemaatlerden arındırılmalıdır. Bu devletin asli ve anayasal görevidir. Samuel Zwemer’in planı gibi planlar ancak böyle önlenebilir.