VATANDAŞ OLARAK BUNALDIK, DARALDIK, TEK ÇAREMİZ VAR!- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi
Biz Türkler, sohbeti muhabbeti seven bir milletiz. Hatta üç beş kişi bir araya geldiğimizde; eğitimden kültüre, siyasetten spora kadar tüm alanları şöyle bir masaya yatırır detaylıca analiz ederiz.
Dahası nargile salonlarında devletler yıkıp devletler kurar ve nihayetinde; “Ne olacak bu ülkenin hali?” sorusuna bulduğumuz cevaplarla içimizi ferahlatır ve muhabbetimizi tescilleriz.
Ben bugün aynı soruyu biraz daha genişleterek sizlere “Ne olacak bu dünyanın hali?” diye soracağım.
Gün geçmiyor ki zamsız bir sabaha uyanmayalım. Görünen o ki bu kış yine çetin geçecek.Tüm dünyayı etkileyen kriz nedense bizi delip geçiyor.
İnsanlar haklı olarak isyan ediyor. Okulların açılmasına ramak kalmışken, Eylül’e zamla girmek hatta elektriğe zamla girmek insanlarda umutsuzluk, korku, kaygı, endişeye mahal veriyor.
Hem de konuta %20, Sanayiye %50 zam! Allah’tan eve %20 gelmiş diyen bile var. Üretim maliyeti artınca satın alacağın şeylere zam gelmeyecek mi? İnsanlar şu denklemi öğreninceye kadar ölmeyiz umarım!
Porsiyonlarımızı da küçülttük ama yine de evdeki hesap çarşıya uymuyor. Kemerlerimizi zaten sıkıyorduk, şimdi sıkılacak kemer de kalmadı.
Vatan millet bayrak denildi, bunlar bizim onurumuz, şerefimiz dedik ve geldiğimiz durum gözümüz kör, dilimiz lâl olmuş meğer.
Kıymetli dostlar, bir dindarlık düşünün; başkalarına sürekli kanaati, şükrü ve yetinmeyi tavsiye ediyor. Ama iş kendi hayatına gelince yaşam konforundan, hayat standartlarından, alışkanlık haline getirdiği lüks ve israfından zerrece taviz vermiyor.
Örneğin, milletvekillerine bir ay asgari ücretle geçinmeyi teklif bile edemezsin. Neden peki? Çünkü milletin vekilleridir onlar. Peki milletin aslının yani millettin hangi şartlarda ayakta ve hayatta kaldığını kim nasıl anlatacak yetkililere?
Şu an tüm gündemlerin ötesinde değil öncesinde olmalı ekonomi. Araplar da bir söz var: Kellim kellim la yenfea. Yani, konuş konuş fayda yok derler.
Hasılı, vatandaş olarak endişeliyiz fakat biz kendimizi düzeltmeden toplumda düzelmeyecek. Peki çare?
Hepimizin öncelikle Allah'a ihtiyacımız var. Kalbimizi, dilimizi, davranışlarımızı düzelteceğiz. Niyetlerimize, kazançlarımıza dikkat edeceğiz.
Evlerimizdeki çocuklarımız, ahlaklı gençlerimiz ve anne-babalarımız belalara karşı kalkanlarımız gibidir .Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: Emzikli bebekler, İbadet eden yaşlılar, Huşû duyan (Allah'tan korkan) gençler olmasaydı başınıza azap yağardı.
Her sabah helal rızık kazanmak için evinden çıkanlara müjdeler olsun. Çünkü Efendimiz buyuruyor ki:
-Çocuklarının rızkını kazanmak için çalışan,
-Ailesine ve yaşlı anne-babasına bakmak için çalışan,
-Kendini haramlardan korumak için çalışan Allah yolundadır. .
Eğer Allah'ın yardımına ihtiyacın varsa:
-Bir garibe yardım et,
-Bir borçlunun borcunu öde. Bir dertlinin derdiyle dertlen,
-Bir ihtiyaç sahibinin ihtiyacını gider. Çünkü Efendimiz buyuruyor ki: Kim kardeşinin ihtiyacını giderirse Allah da onun ihtiyacını giderir.
Her şey geçer, ömür de geçer, bütün unvanlar, koltuklar, makamlar geride kalır, bütün telaşlar son bulur, hayat sensiz de akıp gider.
Ne yaparsan yap kimseyi razı edemezsin. Sen Allah’ı razı etmeye bak! Çünkü O seni asla yalnız bırakmaz. Ve sakın Unutma! Allah kuluna şah damarından daha yakındır (Kaf, 16).
Rabbim kalplerimizi hem mutlu hem mutmain eylesin. Bolluk bereket huzur içinde güzel bir ömür nasip eylesin.