DİĞER KATEGORİLER

UYUŞTURUCU KÖTÜLÜKLERİN ANASIDIR

UYUŞTURUCU KÖTÜLÜKLERİN ANASIDIR- Mehmet HANÇERLİ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Türkiye, şehit polisin gündemine kilitlenmiş vaziyette. İstanbul'un Ümraniye ilçesinde “motosiklet hırsızlığı” suçundan yakalanan ve sonrasında firar eden Yunus Emre Geçti, polis memuremiz Şeyda Yılmaz'ı şehit etti. Arbede esnasında polisimizin silahını alarak devletin güvenlik güçlerine saldırdı. Şehit polisimiz hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Yasalarımızda ya bir eksiklik var ya da vatandaş vurdumduymaz. Yasaları ile övünen kimi ülkelerin takdir ettiği Amerika'da mülkleri birbirinden ayıran duvarlar yok. Tel çit yok. Ancak komşunun duvarı olmamasına rağmen bahçesine girerseniz direkt haneye tecavüze giriyor. Ateş ederseniz siz değil, sizin mülkünüze giren sorumlu tutuluyor.
Yine demokrasi havarisi kesilen bu ülkede “idam” var. Hem de çeşit çeşit. İğneyle veya tercih edeceğiniz yöntem uygulanıyor. Bu olayda bırakın haneye tecavüzü devletin güvenlik güçlerine, polisine direkt olarak art niyetli bir saldırı var. Futboldaki kural ne derece örnek olur bilmiyorum ama atamayana atarlar. Polisin silahını almaya çalışan her kim olursa olsun ayaklarını yerden kesmek lazım.
Acımız büyük. Henüz yaşantısının baharında, daha 27 yaşında şehadete ulaşan merhume Şeyda Yılmaz henüz 1 yıllık evliydi. Üstelik devlet görevinden dolayı eşiyle farklı görev yerlerinde idiler.
Şimdi polisimizi katleden Yunus Emre Geçti'yi bir eni konu yapalım. Kendileri 26 farklı suçtan sabıkalı. Neler yok ki, uyuşturucu kullanımı ve ticareti, kasten yaralama, cinsel taciz, yağma, gasp, çocuğa cinsel istismar, motosiklet hırsızlığı, ruhsatsız silah taşımak ve mala zarar verme suçlarını defalarca işlediği görüldü.
Peki 26 suçtan sabıkalı bir katil, nasıl oluyor da elini kolunu sallayarak aramızda dolaşıyor? Devletin polisine dahi acımasızca kıyan cani, sokaktaki insana neler yapmaz ki! Bu 26 suçun yanında vatandaşın korkudan davacı olamadığı nice suçlar vardır.
Kanunlarımız böyle diyebilirsiniz. Avrupa Birliği Uyum Yasaları kapsamında tüm ödünleri verdik. Gerçi oraya da almadılar, almaya da niyetleri yok galiba. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ve diğerleri hep suçlunun yanında. İnanın yasalarda öyle değişiklikler yapıldı ki, suç işleyen değil mağdur olan insanlar daha büyük stres altındalar.
Tatilden erken döndüğünde evinde hırsızı yakalayan ev sahibi evin balkonunda hırsızın bacaklarına iki tornavida sokmuş. Mağdur ev sahibi, avukatla birlikte 2 sene uğraştı. Sonunda hırsızla anlaşmaya vararak davasını geri çekti de kurtuldu.
Gelelim Yunus Emre'ye. Bakalım kaç yıl”cık” yatıp aramıza karışacak? Yunus Emre'nin bu hale gelmesinde toplumun her kesiminin de belli oranda suçu var. Anne baba ayrılıkları, yavruların disiplinsiz yetişmeleri, kötü arkadaş ve eğitim sistemimiz, hepsi suçlu.
Annesi kan ağlıyor. “Kendi evladımı kaç kere şikayet ettim.” diyor. Şehit polisimize üzüntüsünü dile getirirken “Bu kadar suçu olan evladımı devlet niçin içeri almadı ve saldı?” diyor. “Ben anneyim, ister miydim polisimizin şehit edilmesini? Oğlumun uyuşturucu kullandığını kaç kez yetkililere ilettim, adresini bildirdim.” diyor.

Eskiden içki kötülüklerin anası sayılırdı. Şimdilerde bu özlü söz değiştirilmeli. Uyuşturucu kötülüklerin anasıdır denilmeli. Uyuşturucu kullanımından sonra insanların beyin ile vücudun bağlantı tamamen kesiliyor. O anki duruma göre hareket başlıyor. Normal, aklıselim bir insanın polisin tabancasını alması, aynı silahla tekrar polise tekrar ateş etmesi mümkün mü?
Suçun akabinde de sarhoştum veya uyuşturucunun tesirindeydim dediği anda işin rengi değişiyor. Duruşmalarda takım elbise giyer, kravat da takarsa iyi hal indirimi dahi alabilir.
Peki suçlu kim? Yasalar, eğitim sistemi, kontrolsüz yaşantı ve onlarca sebep...
Ya mağdur kim? Polis memuremiz rahmetli olan şehidimiz Şeyda Yılmaz kardeşimiz. O da evladını kucağını almak isterdi, mürüvvetini görmek isterdi. Rabbim eşine sabrı cemil versin. En sevdiğinin tabutunu öperek göndermek kolay olmasa gerek.
Başımız sağ olsun.