UYANIŞIN SEMBOLÜ, MİLLETİN ZAFERİ- Muhammet GÜMÜŞ- Yeni Meram Gazetesi
Millet olarak bir daha yaşanmasını istemeyeceğimiz bir gündür 15 Temmuz 2016…
Bir milletin vatanına yapılan saldırının nasıl karşılık bulacağının fragmanıydı 15 Temmuz…
Tankla topla tüfekle değil, yürekteki iman ve vatan sevgisinin cesareti ile karşılık konulan bir gündü 15 Temmuz…
Kısacası 15 Temmuz, Allah'ın yardımı, milletin cesareti ve ferasetiyle kazanılan destansı bir zafer olarak yazıldı şanlı tarihe…
Millet olarak sinemizde taşıdığımız kahramanlık ve birliktelik ruhunun uyanışının sembolü, kahramanlıkların zaferi oldu 15 Temmuz…
Millet iradesine kaldırılan başın kesilişi oldu 15 Temmuz…
Bu vesile ile 15 Temmuz gecesi darbe girişimine direnirken şehadete kavuşan kahramanlara Allah'tan rahmet, gazilere sağlık ve afiyetler diliyorum.
Darbe girişimi sonrasından bugüne kadar yapılan araştırmalar, incelemeler sonrasında birçok tutuklama birçok dava ve hüküm açıklamaları oldu. Hala da yapılan çalışmalar devam ederken bu girişimin öyle birkaç yıllık plan proje olmadığını görmüş olduk.
Millet iradesini yok sayıp haince millete kurşun sıkan bomba atan bir zihniyetin böylesi bir hainlik için yıllarca dini istismar ederek bir yılan gibi kanallara sızmasını gördük yapılan inceleme ve ortaya çıkan dosyalarda.
Öyle ki normalde 16 Temmuz 03.00'te başlaması planlanan darbe girişiminin ilk uyanış ve hamlelerle 15 Temmuz saat 20.30'a çekilmesi de ayrı bir detay olarak karşımıza çıkıyor.
Yani Allah, bu millete pusu kuranların pusularını kendi başlarına geçirmiş oldu.
Dini bir oluşum izlenimi ile kurulduğu günden itibaren "devletin kılcal damarlarına sızmaya çalışan", çeşitli yöntemlerle birçok önemli kurum gibi Türk Silahlı Kuvvetlerine de mensuplarını yerleştiren
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sonrasında yapılan araştırma ve tutanaklar sonrasında asker ve sivil 252 kişinin örgüt mensuplarınca şehit edildiği, darbe girişimi sırasında yaklaşık 9 bin askeri personel, 35 uçak, 37 helikopter, 74'ü tank 246 zırhlı araç ve 4 bine yakın hafif silahın kullanıldığı kayıtlara geçti. Yani milletin silahını darbeci hainler yine millete çevrilmiş oldu.
Çok konuşuldu çok anlatıldı çok paylaşıldı ancak altı çizilmesi gereken, üzeri asla örtülmemesi gereken bir gerçek var ki o da; millet olarak bize hainlik yapılmayacağı, yanlış yapılmayacağı ve sinir uçları ile oynanmayacağıdır. Konu vatansa gerisi teferruattır düsturunu iliklere kadar yaşayan yüce milletimiz böylesi hainliklere fırsat ve meydan vermedi vermeyecektir de.
Tüm dünyaya Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ‘nün hain darbecilerinin darbe girişimi ile açık ve net mesaj veren milletimiz, bundan sonraki oluşum düşüncelerinin de önüne set çekmiş oldu.
Tarihe kendi içimizden dediklerimizin kara leke olarak geçtiği bu gecede anlı şanlı kanlı harflerle yazılan milletin zaferi, sonsuza kadar gelecek nesillere de aktarılacak ve o asil ruh bünyede her zaman taşınacaktır.
Artık bundan sonra yapılacak olan millet olarak uyanık olmamız ve böylesi girişimleri bırakın oluşumlara bile fırsat vermememiz lazım.
Burada bu ülkeyi yönetenlerin de büyük görevleri var elbette, öncelikle dini siyasal ve sosyal olarak oluşum adı altında gerçekleşen birliktelikleri iyi denetleyip takip etmesi olacaktır. 15 Temmuz 2016 sonrasında bununla alakalı ciddi çalışmalar ve denetimlerin olduğunu biliyor olsak da bundan asla taviz verilmemelidir. Kısaca yılanın başı küçükken ezilmelidir. Bunun için de özellikle Diyanet İşleri Başkanlığı dini oluşumların ötesinde var olan dini eksiklikleri bu ülkenin bir kurumu olarak kendisi gidermelidir diye düşünüyorum. Dinini, vatanını, milletini seven, koparılmayacak bir bağla bağlanan nesiller dini oluşumların bünyesinde değil, devletimizin kurumunun bünyesinde dinini diyanetini hakkıyla öğrenmeli diye düşünerek 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günümüzün hayırlar getirmesini, uyanışımızın sekteye uğramadan devam etmesini diliyorum.
Kalın sağlıcakla.