DİĞER KATEGORİLER

ULUSLARARASI KIBRIS TÜRK VAKIFLARI SEMPOZYUMU-2

ULUSLARARASI KIBRIS TÜRK VAKIFLARI SEMPOZYUMU-2 -Adem ESEN-Yeni Meram Gazetesi-

İSLAM OYUNLARI 6

Osmanlı-İngiliz anlaşmaları, Lozan Muahedesi ve Kıbrıs Anayasasına rağmen Adadaki vakıf mallarının neredeyse % 92’si vakıf mülkiyetinden çıkarılmış böylece Türk toplumu zayıflatılmıştır. Söz konusu broşürde vakıf mallarına el konulması örnekleriyle belirtilmiştir. Hatta Kapalı Maraş’taki bir mezarlık 1913 yılında kullanıldığı belli ve vesikaları varken, şimdi çok az bir kısmı kalmıştır. Kapalı Maraş için İngiliz ve Kıbrıs Cumhuriyeti yıllar süren kira ödemeleri yapmışlar, şimdi ise bu ödemeleri yapmamaktadırlar. Demek ki oldu-bitti peşindeler.

Sempozyumda tarihçiler tarihi kaynaklarıyla Adadaki bazı vakfiyeleri  anlattılar. Mesela,  Ebubekir Paşa Vakfı, Su kemerleri ve vakfiyeleri, çocuklara ve öğretmenlere hayrat;  Sarayönü Tuzla Tersefan Köyü vakıfları gibi… Bazı tarihi isimlerin yanlış kullanılması Kumarcılar Hanı gibi (aslında bu hanın isminin Komarizade olup) kasıtlı olarak kumarla ilişkili ifade edilmiştir. Miskinler çiftliğinde caminin kalmadığı Kıbrıs Devlet Üniversitesi’nin Eğitim Fakültesinin 400 dönüm vakıflar taşınmazı üzerinde kurulduğu belirtilmiştir.

Tartışılan konulardan birisi irsadi vakıfların tebdili meselesidir, yani tahsisat kabilinden olan vakıfların özel mülkiyete intikal etmesidir. Bir başka önemli konu vakıf mallarında zamanaşımının olup olmayacağı konusudur. Zira vakıfların Rumlara veya Türklere verilmesi ile ciddi zarar ortaya çıkmıştır. Nitekim pek çok çiftlik malları Vakıflar idaresinden çıkmıştır. Burada İngiliz idareleri ve sonrasındaki dönemde memurların vakıf malları aleyhine tavırları da ciddi zarar vermiştir. Ele alınması gereken konulardan birisi Vakıf mallarının rücu konusudur. Özellikle hayrat olan vakıflarda vazgeçmek mümkün değildir. Bu kapsamdaki tezler uluslararası alana taşınmalıdır.

Yukarıda belirtilen broşürde 1955 Larnaka Kaza mahkemesinin Tersefan Çiftliği davasında verdiği vakıf mallarının devredilemeyeceği ve zaman aşımına uğramayacağına dair kararı İngiliz Sömürge mahkemesi tarafından da kabul edilmiştir. Bu karar, emsal karardır. Burada ahkam-ı evkaf hükümleri uygulanmıştır. Mağusa ve Karpaz Bölgesi’nde binlerce dönüm araziye sahip Abdullah Paşa Vakfı’nın korunduğu da broşürde yer almaktadır. Vakıf malları satılamaz, miras olarak devredilemez. Bir vakıf malının mülkiyetinin uzun süre kullanım dolayısıyla kullanıcılara veya diğer kişilere devredilmesi vakıf kurallarına aykırıdır ve uluslararası yasalar da ihlal edilmiş olur.

Bir başka husus uluslararası hukukta vakfiyelerin tapu kabul edilmemesi konusudur vakfiyeler hem tarihi bir belge olarak kültürü geçmişi yansıtmakta hem de ülke durumunu belirtmektedir.  İslam hukukundaki gelişen Vakıf, Avrupa hukukunda yer almadığı için ortaya çıkan bu sorun hukukçuların çalışmaları ile aşılabilecektir.  Yine iç hukukta vakfa sahip çıkılırken vakfiye dışında delil alınması tartışmalı bir konudur.  Herhalde vakfiye en güçlü delil olmalıdır. Ancak bazı örüşlerde vakıfların uzun yüzyıllar boyu uygulamaları uluslararası teamül hukukunun bir parçası olarak görülerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ana kaynağı sayılır. Belki bu konuda karşılaştırma yapabilmek üzere Kilise vakıfları da incelenmelidir.

Kıbrıs’ta vakıflarla ilgili bir komisyon KKTC Taşınmaz Mal Komisyonu’dur. KKTC TMK, 67/2005 sayılı yasa hükümlerine göre iade, tazminat ve takasla ilgili talepler incelenmektedir. Burada alınan bir kararı eleştiren E. Tümg. Ali Fikret Atun, kararlarda olağanüstü şartların hüküm sürdüğünü ve harp hukukunun dikkate alınmasının gerekliliğini belirtir. Asker Gözüyle Strateji ve Güvenlik” kitabını yazmıştır (Yayına hazırlayan Ulvi Keser Lefkoşa 2024, 158). Ayrıca Taşınmaz Mal Komisyonu vakfı mallar için ayrıca bir komisyon oluşturabilir ve kararlarda en başta vakfiyelere dikkat edilmelidir.

Kapalı Maraş halen askeri bölge olduğundan mahkeme kararlarıyla Kıbrıs Evkaf idaresinin talepleri reddedilmektedir. Kapalı Maraş’ın açılması ve vakıf mülkiyeti meclisteki yasaya bağlıdır.

Verimli ve tematik bir sempozyum niteliğine sahip olan program Türk tezlerinin uluslararası anlatımı için yol haritası çizilmesi gerektiğini ortaya koydu. Genel kanaat, programın belirli periyotlarla devam etmesi özellikle kamuoyu etkilemede önemli bir süreç oluşturacaktır. Bunun yanında Balkan ve Filistin coğrafyalarıyla çalışmanın uluslararası toplumu ikna etme de önemli bir yere sahip olduğu katılımcılar tarafından belirtilmiştir. Uzun vadeli çalışma grupları oluşturularak konunun acil ve zamana yayılan unsurların değerlendirilmesinde fayda görülmektedir.  Zira vakıflarla ilgili yayınlar artarak Türk Müslüman varlığının güçlenmesi gerekir. Adanın Kuzey ve Güney kesimlerinde vakıflarla ilgili ihlaller tespit edilmeli, iyileştirme için politikalar üretilmelidir.

 Kıbrıs'taki akarların ve hayratın yeniden ihyası önem taşımaktadır. Kültür hayatında vakıfların çok büyük yeri vardır. Çünkü vakıflar aynı zamanda devlet-i ebed müddeti ifade eder.