DİĞER KATEGORİLER

TOPLUMDA IŞIL IŞIL PARLAMANIN NASIL MÜMKÜN OLDUĞUNU BİLİYOR MUSUNUZ?

TOPLUMDA IŞIL IŞIL PARLAMANIN NASIL MÜMKÜN OLDUĞUNU BİLİYOR MUSUNUZ?- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Değerli okurlarımız, bu hafta güncel konulardan sıyrılıp, farkındalık oluşması için kâinatın işleyiş sistemini kaleme almak istedim.
Rahman kâinatı yaratmış ama dünyayı ayrı bir konuma yerleştirmiştir. Milyonlarca varlık yaratmış ama kendine muhatap olarak insanı seçmiştir.
Şimdi Sünnetullah dediğimiz sistem, bizim düşündüğümüzden biraz farklı işliyor. Yıldızlar birbirini çekiyor, kütleler birbirini çekerken insanlarda birbirine benzer enerjileri çekiyorlar.
Allah-u Teâlâ o kadar muazzam yaratmış ki hayretle Sübhanallah! diyerek seyrediyoruz. Yer çekimi yasalarını nasıl biliyorsak metafizik yasalarını da bildiğimiz de hayatımızın akışı tamamen değişecek.
Örneğin; inanç kalıplarımızda ‘çok zengin olursam sağlıklı olamam, para insanı bozar’ gibi cümlelerle parayla olan bağımız bozuluyor. Sistemde kendini gerçekleştiren kehanetle parayla olan sınavımızı başlatıyor.
Hayat sahnesinde sahneyi değiştirmek yerine kendimizi değiştirsek olay kökten çözülecek. Biz ne yapıyoruz? Herhangi bir sıkıntı da eşimizi, ailemizi değiştirmeye çalışıyoruz. Hâlbuki odağı kendimize çevirip ‘bana burada ne öğretilmek istendi, hangi dersi almalıyım’ diye kendimize sorduğumuzda sistem harekete geçiyor ve verilmesi gereken dersi alıp yola devam ediyoruz. Sistemde buna “aynalama” diyoruz.
Hadisi şerifte “Mümin müminin aynasıdır” ifade buyrulur. Zamanla kişiler de dönüşür. Değişime direnç gösterse bile artık insan etkilenmez hale gelir.
Zamanında kendime çok sordum çok kızdım. Çok acı çektiğim bir dönemde (ki bana göre acı) bu insanlar niye bana zarar veriyor niye bana kötü davranıyor ben bunları hak etmiyorum diye veryansın ettim dönemler oldu.
Şimdi zahir de gördüğümüz her şeyin bir de batınî yönü vardır yani görünmeyen yönü vardır. Asıl mesele burada başlıyor. Şayet biz yaşadığımız olayları gördüğümüz gibi yorumlarsak ruhsal zihinsel ve bedensel olarak çöküş yaşarız.
Ama perdeleri şöyle biraz aralayıp, batınî yönde derinleşmeye başladığımızda olayın rengi tamamen değişiyor. Hayata “olan da hayır var” düsturu ile o pencereden baktığımızda, bizim için hayırlı olduğunu, bizi temizlemek güzelleştirmek için yaşadığımızı anlıyorsunuz.
Sistemde kötü diye bir şey yoktur. Aslında her şey bir birlik içinde birbirine bağlıdır. Olan biten ne varsa bizim için hayırlıdır. ‘Bakış değişince akışta değişiyor’ demiştik.
Eşrefi mahlûk olarak yaratılan, halifem dediği insan ruh ve beden olmak üzere iki varlıktan oluşuyor. Rabbimiz insanı yaratırken; “Kendi ruhumdan üfledim” diyor. Öyleyse hepimiz Allah’tan bir parça taşıyoruz. Bu akıl almaz bir lütuf. O zaman insanla konuşurken Allah ile iletişim kurduğumuzu tahayyül etsek, yaşam kalitemiz yükselmez mi? İnsanı muhteşem bir huzur kaplar ve huzurun olduğu yerdir Cennet aslında.
Egolarımızın savaşmadığı, kavgaların, kargaşaların bittiği, herkesin birbirine saygı duyduğu, yuvalarımızın sevgiye dönüştüğü bir dünyada kim yaşamak istemez ki ?
Ne diyordu Hz. Mevlâna: “Sen, sen de kimin misafir olduğunu bilseydin, hiç üzülmezdin.” “Özü bulmak, içe dönmek” gibi kavramları çokça duymuşsunuzdur. Aynada gözlerinizin derinliklerine bakıp canı gönülden ‘merhaba kendim’ dediniz mi hiç?.
Biz önce kendi öz benliğimizi, öz varlığımızın bilincine varıp güzellikleri hak ettiğimize inanmalıyız. Kendi değerimizin farkına varmanın zamanı gelmedi hâlâ? Bunun kıymetini bilen ruhlar toplumda hep parıldıyor. Işıl ışıl olmayı hak eden varlıklarız.
Kemal Sayar'ın da dediği gibi; “Yavaşla!” Ahir zamanın etkisiyle insan hızla akıyor, zaman hızla akıyor. Ama şöyle bir durup kendimizi, ruhumuzu dinlediğimizde bereketleniyoruz. Niyet edelim, kendi ruhumuzun kıymetini bilmeye... Ki değerimizi bilen insanları hayatımıza çekelim. Hangi frekansta isek, o frekanstaki insanlarda hayatımıza geliyor. Hadi o zaman frekanslarımızı yükseltip, ışıldayalım...