DİĞER KATEGORİLER

TEHLİKE ÇANLARI VE ARTAN JEOPOLİTİK RİSKLER

TEHLİKE ÇANLARI VE ARTAN JEOPOLİTİK RİSKLER- Behçet BÜYÜKGÖKMEN- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Rusya Fedarasyonu'nun birkaç gün önce ateşlediği "kıtalararası hipersonik balistik füze" ile çoktandır devam eden küresel jeopolitik risk yeni ve ürkütücü bir aşamaya geçmiş oldu. Çünkü teknik kabiliyetlerini değişik medya mecralarında neredeyse bütün ayrıntıları ile öğrendiğimiz bu yeni ölümcül silah güç mücadelesini sürdüren küresel aktörler için yeni bir durum anlamına geliyor. Bu yeni durum bir anlamda bundan bir tık sonrası küresel kıyamet demek oluyor. Bu noktaya nasıl gelindiği konusunda kısa bir analiz yaparak sürecin bundan sonra nerelere evrilebileceği hakkında bir olasılık hesabı yapmamız mümkün olabilir. Tarihin en yıkıcı harplerinden biri olan ikinci Dünya Savaş'ından sonra iki kutuplu dünya diye adlandırılan, uzmanlarınca soguk savaş tanımı içinde ele alınan bir dönemi yaşadık.
Kabaca SSCB ve ABD önderliğinde askeri anlamda Varşova Paktı ile NATO örgütlenmelerine dayanan bir denge sistemi 1989 da SSCB’nin tek taraflı çökerek sahneden çekilmesi ile son buldu. Bu sahneden çekiliş kibirli hegomon ABD için büyük bir zafer demekti ve kolayca anlaşılacağı üzere tarihin tanık olduğu en büyük vahşeti (Hiroşima ve Nagazaki) çekinmeden yapabilen bu vahşi güç dünyanın tepesinde boza pişirmek için istediği büyük fırsatı yakalamış oldu. Tarihin en büyük vahşilerinin arsız entelektüelleri büyük bir keyifle ABD’nin tek hakim olduğunu ve "Tarihin Sonu"nun geldiğini ilan ettiler. Elbette tarihin sonu gelmedi. Her kibirli Firavun gibi onlarda başarısız oldular. Bugün geldiğimiz noktada yaklaşık 1990’dan 2024’e kadar geçen sürede yeni bir denge, yeni bir küresel düzen kurulamadı. Eski mekanizmalar, küresel kurumlar büyük bir hayal kırıklığına yol açarak işlevsiz hale geldi. Kaostan kendi lehlerine düzen kurma hayali kuran arsız hegomonlar açıkça ifade edebilirim ki hayal kırıklığına uğradılar. Ama onlar asla ellerindekini kaybetmek istemezler. Küresel otoriteleri devam etsin diye bütün bir dünyayı ateşe atmaktan asla çekinmezler.
Yerkürenin bir çok yerinde lokal ölçekte vekalet savaşları bunun içindi. Baktılar ki bu yeterli olmuyor. Bölgesel ölçekte yeni denemelere giriştiler. Rusya/Ukrayna savaşı budur. Katil İsrail'in sınır tanımaz saldırganlığı budur. Özellikle son bir yılda ortaya çıkan gelişmeler küresel hegomonyasını kaybetme tehlikesiyle karşılaşan Batı Uygarlığı'nın gözü dönmüş bir şekilde saldırganlaşacağını gösterdi/gösteriyor. Kuzeyimizde Ukrayna'nın güneyimizde İsrail'in son aylarda ortaya koydukları yeni saldırı biçimleri ve savaşı yayma stratejileri yukarıda kısaca değinmeye çalıştığım batı egemenlik paradigmasına dayanıyor. Bu nedenle durum batı uygarlığı açısından gittikçe varoluş sorunu haline geliyor.
Eğer bu gözlem ve analizimiz standart hata oranı dikkate alındığında doğru kabul edilebilirse yaşamakta olduğumuz jeopolitik risk adeta köprüden önceki son çıkış noktasında kısa bir mola vermiş demektir. Yani bu aşamadan sonra ya savaşın görünen aktörleri aklı selim ile hareket edip köprüden önceki son çıkıştan çıkıp farklı bir çözüm için çaba harcayacaklar ya da son çıkış geçilirse kıyamet senaryosu kaçınılmaz olacaktır. İşte yazının başında andığım Rusya tarafından sahaya sürülen yeni silah sistemi böyle kritik ve bir o kadar da tehlikeli bir mesaj içermektedir. Tehlike çanları kuzeyden güneyden hemen her yönden ve çok yakınımızdan çalmaktadır.
Gelişmeleri en yetkin bir şekilde gözlemleme ve analiz etme kabiliyetine ve pozisyonuna sahip olan Sayın Dışişleri Bakanımız da benzer bir şekilde nükleer bir savaş tehlikesinin olduğunu ve bunun şaka olmadığını ifade etmiş bulunuyor. Kandil'deki bir terör baronu Duran Kalkan'ın medyaya da yansıyan şu sözlerini ne tür tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya kalabileceğimizi görmek için ibretle okumalısınız.
***
Böyle bir saldırının birçok merkezi var Ortadoğu'da. Gazze'den çıktı, şimdi Lübnan'dır, Suriye olur, yarın Türkiye olacak. Türkiye bu işin merkezinde.
"BİZİM İÇİN BÜYÜK FIRSAT"
3. Dünya Savaşı, çıkar güçleri arasındaki çatışma nasıl gelişir; biz onu değerlendiriyoruz, anlamaya çalışıyoruz. Kendi mücadelemiz açısından yararlanmak istiyoruz. Tabii bize fırsat, imkân sunuyor ve bu sürecek, yayılacak. Öyle anlaşılıyor. ABD ve Avrupa, İsrail saldırısıyla şey etti. Saldıran sadece İsrail değil, sistem adına saldırıyor.
"EN ÇOK İRAN VE TÜRKİYE'Yİ ZORLAYACAKLAR"
İran ve Türkiye'yi daha çok daraltacaklar. Irak ve Suriye ile uğraştılar, uğraşıyorlar ama bu aslında ulus devlet statükosunun temsilcileri olarak İran ve Türkiye'ye karşı onları daraltma mücadelesi olarak görülmeli. En çok bunlar zorlanacaklar.
***
Bütün göstergeler topyekûn bir bilinç, uyanıklık, hazırlık, kararlılık ve vatan ortak paydasında birlik içinde olmamız gerektiğini gösteriyor. Açık ve net. Zaman lay lay lom zamanı değildir.