DİĞER KATEGORİLER

TATİL ÖZLEMİ…

TATİL ÖZLEMİ…-Kerim ÇINAR- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6
Pandemi döneminde hayli yorulduk. Mevsim itibariyle yaz aylarına girdiğimiz şu günlerde yeni normal hayata başlıyoruz. Gün geçtikçe tatil hayalleri, hevesleri, özlemleri artıyor. Tatil mi bizi bekliyor, biz mi tatili bekliyoruz? Yıl boyunca çalışmak ve pandemi sürecinin de psikolojik etkileri yorgunluğumuzun artmasında büyük rol oynuyor. Bu yorgunluk daha da uzun sürecek gibi görünüyor. Yaz tatilini dinlenmeden geçirmek, bir sonraki sezonunun çalışma enerjisini etkiler. Tatil yerleri, köyleri, beldeleri ve çok yıldızlı tatil mekanları yaz sezonu boyunca yerli-yabancı turistlere hizmet verir. Bu mekânlar; bazen köy ölçeğinde bazen lüks yaşantılı dev bina ölçeğinde bazen ise bir çadır ölçeğindedir. Herkes kendi isteği ve maddi imkânları ölçüsünde uzun veya kısa süreli tatilini yaparken, deniz-kum ya da dağ turizmi vb. şeklindeki tatil beldeleri insanlarla dolup taşar. Turizmi hedefleyen ve sözde hizmet için yapılan çok yıldızlı tatil mekanları her yaz misafirlerini ağırlar. Bu tatil ve eğlence mekanları turizm amaçlı, gelir getiren, kâr amacı güden, aşırı tüketen, kendi içinde kapalı sistemle çalışan mekânlardır. Bu beldeler denize sıfır olduğundan deniz kıyısında kara ile denizin bağını kopararak duvar gibi ayırır. Bulunduğu yöreye hizmet edip doğaya hiçbir katkıda bulunmadığı gibi çöpüyle de doğayı kirletir. Dışarıdaki insanlar bu mekanlara imrenir ancak bütçeleri yetmediği için burada tatil yapma imkânı bulamaz. Bu kapalı tatil ve eğlence merkezlerine, yurtiçi ve yurtdışından yerli-yabancı turistler gelerek paket halindeki “her şey dâhil” sisteminden faydalanırlar. Bu süreç içerisinde rüya gibi bir tatil yapma hevesindeki turistler tatil özlemini bir nebze giderir ve hayal dünyasında yaşadığını zanneder. Tükettiğini tüketir, tüketemediğini tükürür sadece çöp üretir. Çılgınca tüketerek ve kirleterek tatil yaptığını zanneder. Bu süre içerisinde hayal dünyasında yaşar, hayali ve gerçeği karıştırır. Gerçekte hayat dışarıda mıdır? İçeride midir? Yakın zamana kadar bu tür mekanlar her tatil sezonu doldu taştı. Öyle ki bir yıl öncesinden rezervasyon yapılarak otellere ulaşıldı. Gösterişli altın varaklı kaplamalara sahip salonlar, ithal mermerler, fayanslar, altın kapamalı musluklar, çöp kovaları firavun misali dünyanın her yerini sardı. Yetmedi; marka haline gelen mekanlar zincirleşerek fakir zengin fark etmeksizin her ülkede yapıldı. Ancak, bugün korona sonrası yeni normal hayatta insanoğlu bu mekanların suni ve geçici yaşam mekânları olduğunu anladı. Sosyal mesafe ve sosyal yaşam tatil anlayışını da değiştirdi. Artık bu tatil ve eğlence yerlerinde %50 kapasite ile çalışma zorunluluğu doğdu. Bu sebeple insanlar; kapalı, dev, şaşaalı tatil mekanlarının açık büfelerinde istediğini yiyen, istemediğini tüküren, sadece çarçur eden bir anlayışla tatil yapamayacağını gördü. Pandemi sonrasında hiçbir şey eskisi gibi olamayacağına göre; tatilin de eğlencenin de sosyal yaşamın da yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Albert Camus’un da dediği gibi “Çevremizi o kadar değiştirdik ki; şimdi bu yepyeni çevreye uyabilmek için, kendimizi de değiştirmemiz gerekiyor.” Yeni normalleşme sürecinde İnsanlarla beraber mekanlar da değişime ayak uyduruyor. İnsanlar ve sosyal hayat eskisi gibi olmayacağı için mekânlar da eskisi gibi değerlendirilemeyecek. Mekanlar yeni sosyal hayata uygun hale getirilecek. Kapalı alanlardan, lüks binalardan, deniz- kum ve güneşten ibaret olmayan; bunun yerine doğa ile buluşmak, az tüketmek üzerine kurulu yeni bir tatil anlayışı başlayacak. Dünyayı kimsenin bu kadar kirletmeye ve tüketmeye hakkı yok. Eğer bizler insan hakları, hayvan hakları ve çevre bilinci konularında konuşacaksak öncelikle bu bilinçle hareket etmemiz gerekiyor. Her can kutsaldır, yaşama hakkına sahiptir. Son ağaç kesildiğinde, Son nehir kuruduğunda, Son balık öldüğünde insan, paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak…! (Kızılderili atasözü) İnsanoğlu parayla doğayı satın alamayacağını, kuraklığı yok edemeyeceğini, felaketleri önleyemeyeceğini bir gün anlayacaktır. Sonuçta, sağlığın, insanlığın ve birlikte olabilmenin öneminin anlaşıldığı gün, insanoğlu yeni sosyal hayatta doğaya saygılı davranmayı öğrenecektir. Umarım…! Sevgiyle kalın…