SURİYELİLER GİDERSE!..- Muhammet GÜMÜŞ- Yeni Meram Gazetesi
Beşar Esad’ın ülkeyi terk etmesinin ardından 61 yıllık Baas Reji'minin yıkılması sonrası bölgede büyük bir mutluluk yaşanırken Suriye’deki yeni yapılanma ve planlamalar da hızlı bir şekilde gerçekleşmeye devam ediyor.
Rejimin yıkılması sonrası başta ülkemiz olmak üzere birçok ülkede sığınmacı olarak yaşayan Suriyeliler de ülkelerine yeniden dönme kararı alırken geri dönüşler ekranlara ve haberlere yansıyan konuların başında geliyor. Tabi bu durum ülkemizde kimi insanların ikiyüzlülüğünü, kimilerinin samimiyetsizliğini kimilerinin ise pişmanlıklarını orta koymuş oldu.
Daha düne kadar Suriyeliler gitsin diyenler, bugünlerde giderlerse özellikle çalışan kesim anlamında iş gücünün sekteye uğrayacağını söyler oldu. Yan siyasi amaç uğruna zamanında atıp tutanlar bugün tam tersi pozisyon alıp salto atmaya devam ediyor.
‘Suriyeliler giderse çalışacak eleman bulunmaz, kiralar düşer, şu olur bu olur’ gibi birçok söylem bugün özellikle iş dünyasının sohbetlerinin ana konularından biri oluyor. Şunu hemen belirteyim ki bu durum sadece bizim ülkemizde değil Avrupa’nın birçok ülkesinde de konuşuluyor.
Mesela en yakın zamanda Alman Ekonomi Enstitüsü, hükümeti uyararak Suriyeli göçmenlerin geri dönüşüyle ülkedeki iş gücü sorununun yeniden canlanabileceğini hatırlatması oldu.
Ülkemize baktığımızda da Türkiye’de yaşayan Suriyeli sığınmacılar özellikle tekstil, ayakkabı ve inşaat gibi işlerde yoğunluklu olarak çalışıyorlar. Olası bir geri dönüş hali durumunda bu sektörlerin işverenleri iş gücünden dolayı kayıplar yaşayabileceklerini ve bu anlamda sektörlerin olumsuz etkileneceğini ifade ediyorlar.
Dahası iş dünyasındaki bir diğer yaklaşım ise Suriyelilerin dönüşü ile birlikte oluşabilecek istihdam açığı sebebiyle çalışan maaşlarında artış beklentisi. Çünkü sığınmacı işçilerin ucuz işgücü olarak çalıştırıldığı gerçeğini göz ardı etmeden düşündüğümüzde işverenlerin üzüntüsünün bir anlamda da bu ucuz işgücü kaybından dolayı olduğunu es geçmemek gerekiyor. Bilindiği üzere Suriyeli işçiler iş hayatına kural dışı, sendikasız, sigortasız girdi ve bazı sektörleri ayakta tuttu. Tabi bu ilk zamanlar ağırlıklı olarak böyle düşünülüyor olsa da son yıllarda Suriyelilerin de yüksek maaş talepleri olduğunu biliyoruz.
Şimdi bu konu yeni tartışmaların fitilini ateşleyecektir ancak benim düşüncem bu sorunu yine kendi içimizde çözmemiz gerektiğidir.
Ülkemizin önemli sorunlarından biri olan genç işsizlerin çokluğu, işsizlik konusunun her açıklanan istatistikte haberleşmesi bizim kendi içimizde bu sorunu rahatlıkla çözebileceğimizi gösteriyor aslında.
Ancak geleceği garanti altına almak için eğitim sisteminin tekrar gözden geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Elbette o sistem kâğıt üzerinde düşünüldüğünde eğitimli nesil anlamında mükemmel olacaktı ancak durum öyle olmadı tam tersi oldu. Üniversite mezunu işsizler ordusu her geçen gün arttı. Birçok bölüm mezunu arkadaş kendi bölümlerinde çalışmaktan çok, masa başı iş, garanti maaş tercihi ile adımlar attı. Bugün bakın birçok meslek grubuna hepsinin üniversitelerde bölümü olduğunu görürsünüz ancak gelin görün ki o bölümlerden mezun olan kaç genç o işi yapıyor işte bu tartışılır.
Bizim üniversite mezunu genç nüfus yetiştirmeyi düşünmenin yanında başarılı ustalar yetiştirmeyi de geri plana atmamamız gerekiyor. Hani hep söylenen bir gerçek vardır ya, “Bu ülkenin doktora, hakime, avukata, mühendise vs. ihtiyacı olduğu kadar sanayiciye, kaynakçıya, berbere, mobilyacıya da ihtiyacı vardır” Elbette eğitim şart ancak bu eğitim olayı öyle bir düzenlemeli ki geleceğin ustalarının şartlarının iyileştirilmesi de önemli madde olmalı.
Yeni nesilden umutluyuz diyoruz, aydınlık geleceğimiz diyoruz ancak o aydınlık geleceğimizin ışığına engel olabiliyoruz. Bunları sağlıklı ve iyi bir şekilde başarırsak işte o zaman Suriyeliyi, Alman'ı Afgan’ı düşünmez kendi işimize kendimiz bakarız.
Ülkemizin doktoru hakimi mühendisi ne kadar değerli ve kıymetliyse çobanı, kaynakçısı, kalfası da o kadar kıymetli ve değerlidir. Bu düşünce ile "Suriyeliler gitse de gitmese de" den öte biz kendi genç nüfusumuzu yine kendiişlerimizde layıkıyla değerlendirmemiz esastır. Genç arkadaşlarımızın da bunu böyle düşünüp artık diplomalarından çok geleceklerini iş gücü olarak düşünmeleri gerekir.
Kalın sağlıcakla.