SÜ Tıp’a yakışmadı!- Muhammet GÜMÜŞ- Yeni Meram Gazetesi
Eğitim öğretim döneminin tamamlanmasıyla birçok eğitim kurumu gibi üniversiteler de mezuniyet programları düzenleyerek öğrencilerini ve ailelerini en güzel şekilde ağırlamanın mutluluğunu yaşıyor.
Yerel anlamda yapılan törenlerin yanı sıra ulusal değer taşıyan törenler de üniversitelerde gerçekleşiyor. Yani üniversitelerde yapılan törenler bir lise gibi, kolej gibi olmuyor. Şehrimizde eğitim gören gençlerin aileleri, yakınları, çocuklarının son mutlu gününde yanında olmak için şehirlerinden çıkıp şehrimize geliyorlar.
Bu durum da tıpkı üniversite tercihi yapılması, okuluna kayıt için gelip o süreci yaşamak gibi önem arz ediyor.
Ancak gelin görün ki bu önemi öncelikle kavraması gerekenlerin kavramadığını görmek beni gerçekten üzüyor.
Dün şehrimizin en önemli ve değerli üniversitesi konumunda olan Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesinin 16. dönem mezunlarının diploma ve kep fırlatma töreni vardı. Yani 210 öğrencinin 6 yıllık eğitimlerinin sonunda kendilerine "doktor" dedirtmenin haklı gururunu aileleriyle, sevenleri ve yakınlarıyla yaşayacakları gündü bugün.
Durum böyle olunca da şehir içinin ötesinde şehir dışı hatta ülke dışından aileler, çocuklarını yalnız bırakmamak için şehrimize geldiler.
Törenin yapıldığı yer ise kampüs içinde bulunan Sultan Alparslan Kültür Merkezi 30 Ağustos Salonu oldu. Kapasitesinin 885 kişi olduğunu öğrendiğim bu salonda, 210 öğrencinin ailesi ve yakınları çocuklarının bu mutlu gününe şahitlik etmek için büyük bir heyecanla gelmiş oldular. Yalnız hemen şunu belirtmeden geçemeyeceğim; bu program için öğrencilere aile katılımının 4 kişi ile sınırlandırıldığı ifade edilmiş. Yani her öğrenci ailesinden 4 kişiyi getirebilecekti. Ancak düz hesapla duruma baktığımızda 885 kişilik salona 210 öğrencinin 4 yakını gelse 840 yapıyor. E bunun protokolü hocası öğretim görevlisi davetlisi var, bunun yanı sıra 210 öğrenci var, durum böyle olunca salon kapasitesinin üzerine çıkmış olunuyor. Bir de buna 4 kişinin üzerinde gelen aileler dahil olunca birçok aile oturacak yer bulamadı.
Naçizane ben de o mutlu güne şahitlik etmek için orada bulunanlardan olduğum için orada yaşananlara birebir şahitlik ettim. Şehir içinden gelen olduğumuz için şehir dışından gelen ailelere Konya misafirperverliğini göstererek yer verdik. Ancak bu yeterli olmadı tabii ki. Özellikle yurt dışından ve şehir dışından gelen aileler, yoldan geldikleri için salona programa dakikalar kala girince ayakta izlemek zorunda kaldılar. Bu durum gerçekten Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesine yakışmadı.
Ya benim anlamadığım kongre, konferans, panel ve organizasyon şehri olarak her platformda dile getirdiğimiz şehrimizde program yapılacak alan bitti mi ki o kadar kalabalık, kısıtlı kapasiteli o mekâna mecbur bırakıldı, anlamış değilim. Bu şehirde görkemli şekilde program yapılacak o kadar çok salon bulunurken neden bu detaylar hesaplanmadı da bu sıkıntılar yaşandı anlamadım gitti.
Hadi tasarruf tedbirleri diyelim, salon tutacak bütçe oluşmadı vs. diyelim Mevlana Kültür Merkezi gibi 2650 kişilik kapasiteye sahip alanda yapılsa daha iyi olmaz mıydı? Hem şehir dışından gelen aileler Mevlana Kültür Merkezine gelmişken ziyaretlerini de yapsaydı daha iyi olmaz mıydı diye ilgililere sormadan geçemeyeceğim.
Yani şehrin tanıtımı, gelişimi, turizm bilinci sadece belediyelerin, ilgili müdürlüklerin görevi değil. Bu şehirde bulunan her kurumun görevidir. Şimdi birileri çıkıp bir mezuniyet törenini buna bağlamanın seviyesini tartışabilir ancak burada tartışılması gereken dünya şehri olan Konya’mızda bulunan kurumların da her anlamda buna uygun hareket etmesidir. “Adım Hıdır elimden gelen budur” anlayışıyla hareket edildiği sürece de istediğimiz kadar sloganlarımızı kullanalım amacına ulaşmış olmayacaktır. Yani “Attığımız taş ürküttüğümüz kuşa değmeyecektir. "
Bu yazı sadece bir kuruma sitem yazısı değil, tüm kurumların dikkat etmesi gereken sosyal detaylardır. Dolayısıyla bu şehir hepimizin olmakla beraber gerekeni yapmak da hepimizin görevidir.
Kalın sağlıcakla