Sosyal Barış-4- Kudsi ÖNCÜ- Yeni Meram Gazetesi
2-NEZAKET VE ZARAFET
Bireyin muhatabına duygu, düşünce, davranış ve anlayışlarıyla güven verecek, hoşnut edecek estetik davranış ve yaklaşım göstermesidir. Nezaket ve zerafet herkese her yerde her zaman geçerli bir davranış biçimidir. İnsanların iletişim kanallarını güçlendirir. Sosyal barışın motivasyon kaynağıdır.
3-HİLM
SAKİN/YUMUŞAK/ÖFKEDEN UZAK/ESTETİK KİŞİLİK
Hilm bir kelime değildir, üzerine onlarca cilt kitap yazılabilecek mana derinliğine sahip bir kavramdır. Peygamberlerin sahip olduğu kişiliğin uzantısıdır. Kişiyi aşırılıklardan korur ve orta yolun kapısını aralar. Öfkeyi kırar mutedil düşünmeyi sağlar. Öfke kontrolünden yoksun kişilerin doğru ve etkili iletişim kurması mümkün değildir. İletişim; bireylerin duygu, düşünce, anlayış ve davranışlarını algılama ve algılatma eylemidir. Etkili iletişimin %57'si beden dili ile kurulan iletişimdir, %25'i sözlü iletişim geri kalanı da ses tonu ve diğerleridir. İletişimde üç temel öge vardır.
Alıcı-verici-mesaj.
Üç öge arasındaki işleyiş çift yönlü kimyasal reaksiyonlar gibidir. İletişimin muhatapları olan alıcı-vericiler sürekli reaksiyonun iki tarafında da değişimli olarak yer alırlar, aynı şekilde karşılıklı mesajlar arasında da geçişler ve yer değişmeleri gerçekleşir. Öfke beyindeki entelektüel merkezin/ muhakeme merkezinin çalışmasını bloke eder. Kişi doğruyu-yanlıştan, iyiyi-kötüden ayırt edemez. Analitik düşünemez. "Öfke ile kalkan zararla oturur" atasözümüz bu gerçeği en güzel şekilde ifade etmiş ve özetlenmiştir.
4-SABIR
Sabır kavramının kültürümüzde yanlış yorumlandığını düşünüyorum. Bir olumsuzluk karşısında tepkisiz ve sessiz kalarak beklemek anlamında eylemsizlik olarak algılanmaktadır. Bir başka ifade ile yediğiniz bir tokat karşısında ikinci tokatın gelme sürecini beklemek gibidir. Aslında bu anlayışın karşılığı sabır değil miskinliktir. Sabrın gerçek tanımı şudur: "Bir olumsuzluğu olumluya çevirmek için ortaya konan çabaların, tedbirlerin ve çalışmalar sürecinin bütünüdür." Sabır kavramı bu anlamda eyleme dönüşürse kaybettiren değil daima kazandıran olur. Sabır kişiye tahkik ve analiz yapma fırsatı verir ve feraseti geliştirir. Ataletten uzaklaştırır, fikri dinamikleştirir ve âtiye yöneltir. Sabırlı olmanın zıttı aceleci olmaktır. Bir sorunun çözümüne aceleci yaklaşmak sorunu daha da çözümsüz hale getirir. Hatalar ve yanlışlar daima ayrıntıda gizlidir. Sosyal olaylar da biyolojik olaylar gibidir; daima sebep sonuç ilişkisi vardır. Bir enfeksiyonun sebebi mikropsa sonucu hastalıktır. Bir hastalığın nedenini/sebebini sabırla analitik inceleme yapmadan, acele tedavi etmeye kalkarsanız hastalığı tedavi etmediğiniz gibi daha da kronikleştirir çözümsüz hale getirebilirsiniz. Sosyal barışın olmadığı toplumlar sosyal anlamda hastalıklıdır. Bu anlamda sosyologlar, psikologlar, hukukçular ve pedagoglar sabırla toplumsal hastalıkların sebep ve sonuç analizlerini bilimsel ölçekli metotlarla araştırıp düzeltici, önleyici tedbirler almalıdır. Unutmayalım ki; sabır şeytanın gizlendiği ve gizlediği kapının kilididir. "Şeytan ayrıntıda gizlidir" sözü tam da sabrın önemini anlatan ne kadar veciz bir sözdür.
5-SEVGİ
İnsana mutluluk ve hoşnutluk duygusu veren olgular karşısındaki hissiyat ve algıya sevgi denir. Sevgi hissiyatını oluşturan olgular sayısız denecek kadar çeşitlilik ve farklılıklar gösterebilir. İnsan, nebatat hayvanat, doğa/ tabiat, eşya vesair olgulara sevgi eğilimi olabilir. Bir kişi çeşit çeşit silahlarla boy boy resimler çekip paylaşarak silaha olan sevgisini gösterebilir. Bir başkası da rengarenk çiçekler ve doğadaki hayvanlarla birlikte fotoğraflar çekerek sevgisini tezahür ettirebilir. Sevgi aslında kişinin sevdiği objeyi ortaya çıkarması ile kişiliğini de göstermiş olabilir. Özellikle çocukların kişilik gelişim süreçlerinde ilgi duyduğu, sevgi gösterdiği objeler ile çocuk arasındaki ilişkiyi pedagojik anlamda analiz ekmek suretiyle çocukların gelecekte nasıl bir kişiliğe sahip olacaklarının projeksiyonu çıkarılabilir. Piknik alanında böcekleri öldürmekten zevk alarak çığlık atan bir çocuğun gelecekte bir cani olma ihtimali adına, uyarı değeri taşıyabilir. Anaokulu ve ilköğretim çağındaki çocukların bu anlamda rehber pedagog öğretmenler tarafından takip edilerek istidatları araştırılmalıdır. Elde edilen verilere göre çocukların etkilenebilecekleri, iyileştirici ve önleyici eğitim metotları ve programları uygulanmalıdır. Böylece çocukların tehlike oluşturabilecek kişilik eğilimleri önlenebilir Sosyal barışın tesisinde insanların birbirini sevmesi önemli bir bileşendir. Ancak olmazsa olmaz bileşenlerden değildir. İnsanların birbirlerini sevmesi etkileşime bağlı bir algıdır ve çok değişkendir. Yürüyüşünü, ses tonunu, rengini, saç tipini vesair niteliklerini sevmeyebilir. İnsan sevmediği kişiye de saygı göstermelidir. Nezaket ve zarafet içinde davranmalıdır. Yaklaşımı hilm (yumuşak) ve estetik olmalıdır. Olumsuzluklar karşısında fevri olmamalı, aceleci olmayı değil, sabırlı olmayı tercih etmelidir. Bu bileşenler, eğitimin özellikle kişilik gelişim sürecini kapsayan çocukluk döneminde olmak üzere her kademesinde; görsel tiyatrolaşmış eğitim uygulamaları yapılmalıdır.