DİĞER KATEGORİLER

SOSYAL BARIŞ-3

SOSYAL BARIŞ-3- Kudsi ÖNCÜ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Eğitim kurumlarının esas amacı; insana toplumsal yaşama uygun, sosyal varlık karakterini kazandırmaktır.
Eğitimin verimliliğinin ölçüsü; toplumu oluşturan bireylerin davranış ve anlayışlarının geri bildirimlerinin alınmasıyla elde edilen sonuçlardır.
Eğitimin ölçülebilir en değerli sonucu bireyin sahip olduğu sorumluluklardır.
Kişiliği/karakteri tekamül etmiş bir bireyin; şu üç sorumluluğu taşıması gerekir.
-Bireysel sorumluluk;
Sosyal varlık olarak yaşamını sürdürebilmesi için; iş, iaşe, barınma, sağlık, eğitim, aile mesuliyeti bilincinin oluşması. Atalarımız bu sorumluluğu; "kendine hayrı olmayanın kimseye hayrı olmaz" sözüyle özetlemiştir.
Bu sorumluluktan yoksun bireyler, toplumsal yaşam alanında daima sosyal barışı bozma eğiliminde huzursuzluk kaynağı bireylerdir.
-Kurumsal sorumluluk;
Bireyin çalıştığı kurumu sahiplenmesi ve kurumun fanatik oyuncusu anlayışında bilince sahip olmasıdır. Kurumun mahremiyetini kendi mahremiyeti bilir ve kurumu korur. Buna dışa dönük kurumsal sorumluluk diyebiliriz.
Bir de içe dönük kurumsal sorumluluk vardır.
Bu da aile kurumudur. Vücudumuzun en küçük yapı taşı hücredir. Vücudun sağlıklı olabilmesi için hücrenin sağlıklı olması şarttır. Toplumların ve milletlerin nüvesi/ çekirdeği de ailedir. Milletler ailelerden neşet eder. Aile yapısı bozulmuş milletlerin bekası yoktur ve fıtrattan uzaklaşmıştır. Bu nedenle insanların/bireylerin kurumsal sorumluluğunun başında aile sorumluluğu gelir.
-Sosyal sorumluluk;
Toplumun ortak kullanımına ait kamu alanlarının sadece kendisine ait olmadığını ve toplumun her bireyinin hakkının olduğu bilince sahip olmasıdır. Ormanların, göllerin, denizlerin, nehirlerin, yolların, vs alanların korunması sosyal sorumluluk bilincinin göstergesidir.
Ortaöğretim ve lise dönemlerinde ki öğrencilik yıllarımda sınıfımızdaki sıraları hatırlıyorum. Üzerine kitaplarımızı defterlerimizi koyduğumuz sıraların çakıyla kazanıp yaralandığını, üzerinin oyulduğunu ve gereksiz yazılar yazıldığını çok iyi hatırlıyorum. Eğitim kurumları aslında davranış öğretisi kazandıran kurumlardır.
Eğitim ve öğretim kurumlarında dahi böyle oğulların görülmesi; eğitim sistemimizin sebep sonuç ilişkisi boyutunda analitik olarak sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.

Sosyal sorumluluk bilincinin ölçülebilir çok basit göstergeleri vardır. Bir sigara izmaritini sokağa atmak, piknik alanlarına çöp bırakmak, yerlere yollara tükürmek, ormana cam şişe, poşet vesair kirleticiler atmak. Benzer örnekleri binlerce kat çoğaltmak mümkündür.
Yeri gelmişken bir anımı anlatmak isterim. Yıllar öncesiydi;
Bir gün doktor, mühendis ve öğretmen arkadaşların bulunduğu bir grupla çay evinin önünde oturmaktaydık. Arkadaşların çoğu sigara kullanıyordu. Arkadaşların bazıları izmaritlerini yere attılar. Arkadaşların attığı izmaritleri yerden topladım, masanın üzerinde duran kül tablasına koydum. Benim bu davranışım üzerine arkadaşlarımın bir anda çehresi değişti, hayli bozulmuşlardı.
-Kudsi abi bizi mahcup ettin niye böyle yaptın, dediler
-Sosyal sorumluluğumun gereğini yaptım, dedim ve şöyle devam ettim; Değerli arkadaşlarım, arabanızla yolculuk yapmaktayken sigaranızın izmaritini yola attığınız oluyor mu? diye sordum.
-Herhalde oluyordur, dediler
-Bu izmaritin otları tutuşturup orman yangınına sebep olabileceğini hiç düşündünüz mü? diye sordum.
-Hiç de aklımıza gelmedi, dediler
-Ben de aklınıza gelmediğini tahmin ediyorum, dedim ve şöyle devam ettim;
Bu bir davranış öğretisidir. Davranış öğretileri genelde zaman ve mekan farkı gözetmeksizin her yerde ve herkese uygulanmalıdır.
Size çok samimi bir soru soracağım;
-Ben sigara izmaritlerini yerden toplayıp kül tablasına koymamış olsaydım ve size bu yaptığınızın doğru olmadığını söyleseydim etkileşiminiz aynı mı olurdu? dedim.
-Hayır! dinler geçerdik, yahut bir kulağımızdan girer diğer kulağımızdan çıkardı dediler.
daha sonra zaman zaman bu arkadaşlarımla karşılaştığımda;
-Kutsi abi o hareketinle bize öyle bir ders verdin ki; artık sokağa bir kürdan dahi atamıyoruz dediler.
Arkadaşlarımdan duyduğum bu cümle karşısında, sosyal sorumluluğumu yerine getirmenin mutluluğunu anlatamam.
Trafikte karşılaştığımız yumruklu, sopalı, silahlı, bıçaklı, baltalı yol verme kavgaları sosyal sorumluluk yoksunluğunun bir ayrı vahşi örnekleridir.
Kamuya hizmet görevi yapan doktorlara, öğretmenlere, polislere ve memurlara yapılan saldırılar utanç verici sosyal sorumluluktan yoksun zorbalar bir başka örneklerdir.