Sosyal Barış 2- Kutsi Öncü- Yeni Meram Gazetesi
SOSYAL BARIŞ-2
Günümüzde en önemli Halk sağlığı sorunu haline gelmiş tiryakiliğin yaygınlaşmasına kapı aralamış olur. Toplumdaki en tehlikeli sosyal olaylardan biri de öfke patlamasıdır. Öfke bireyin muhakeme merkezinin işlevini bloke eder. Kişiyi insan olma vasfından uzaklaştırır; vahşi beşere dönüştürür. Öfke kontrolünden yoksun bir öğretmenin modellediği öğrenci; sosyal varlık olarak toplumda yerini aldığında sosyal barıştan yoksun yaşayacaktır. Fitili ateşlenmeye hazır tehlike saçan bir dinamit gibi dolaşacaktır. Kişilik gelişim sürecinde özenti duygularının en çok etkilendiği ergenlik sürecindeki çocukları da zehirleyecektir. Günümüzde olduğu gibi cinayet, şiddet, tecavüz, taciz, hırsızlık, kapkaç vesair olaylar toplumun gündeminden hiç düşmeyecek şekilde yaygınlaşacaktır.
Enfeksiyonların etkenleri/mikropların bulaşıcı olduğu gibi sosyal olaylar da (iyilikler de, kötülükler de) bulaşıcıdır. İnsan sosyal varlıktır. Yaratılış itibarıyla münferit yaşama değil, toplu yaşama göre planlanmıştır. Her insan kendini tanımlayan, doğuştan bir yazılımla dünyaya gelmiştir. Bu yazılım her kişinin DNA bilgi paketlerine yüklenmiş genetik kodlamalardır. Kişilerin karakterlerindeki farklılıklar, istidatları/eğilimleri, zeka seviyeleri, becerileri, muhakeme kabiliyet ve kapasiteleri, fiziki yapıları, algıları, tepkileri, hatta parmak izlerine varıncaya kadar farklılıklar arz ederler. Bu farklılıkların dereceleri/seviyeleri de aynı değildir. Bazı kişilerdeki bu farklılıklar toplu yaşamın huzurunu ve düzenini bozacak kadar anormallikler arz edebilir. Bu tür olaylar da sosyal yaşamın gerçekleri içinde yer alırlar.
Toplumsal yaşama uyum sağlamak adına çocukluk çağından itibaren davranış öğretileri kapsamında eğitim programları uygulanır. Her insanın kişiliği/karakteri farklıdır. Karakter; bireyi tanımlayan anlayışlar ve davranışlar kümesidir. (öfkeli-sakin, cimri- cömert, huylu-huysuz, vicdanlı-vicdansız, mazlum-zalim, vesair)
İki tip karakter vardır.
1-Fenotipik karakterler;
Eğitim ve davranış öğretileri ile değişebilen karakterlerdir. Sosyal hayatta bu değişimin binlerce örneğini görmek mümkündür. Hırsızlığın yaygın bir davranış olarak kabul gördüğü bir beldede yetişen bir çocuğun farklı bir bölgede eğitilmesiyle hırsızlıktan nefret eden ve hırsızlığa karşı mücadele eden bir birey olarak yetişmesi gibi. İnsan neslinin kişilik/karakter gelişimi üzerinde 3 önemli etken vardır.
-aile içi etkileşim
-toplum/çevre etkileşimi
-eğitim-öğretim etkileşimi
En kalıcı uzun ömürlü öğretiler davranışsal öğretilerdir. Bunlar çekilen fotoğrafların albümlerde yıllarca saklanması gibidir. Bir de video çekimi tarzında eylemlerin zaman ve mekan olgularını kapsayacak şekilde kayda alınmasıdır. Hafızada kalıcı en uzun kayıtlar davranışsal kayıtlardır. Fotoğraflama ve video çekimi şeklinde hafızaya kaydı alınmış davranışsal öğretirler; çocukların kişilik/karakter gelişimlerine aynı eylemleri tekrarlama şeklinde yansıdığı bilimsel çalışmalar sonucunda ortaya konmuştur. Sözel kayıtların hafızada saklanma süreci daha kısa ömürlü ve daha sınırlıdır. Sözel kayıtlar daha çok karakter/kişilik gelişiminin büyük ölçüde yerleştiği 20'li yaşlardan sonradır. Bu tür sözel kayıtlar; ders verici, flash etkili, yüksek nitelikli sözlerdir. Ya da çok acı verici, ağır travmatik sözlerdir. Kişiler zaman zaman bu sözleri babam, dedem, annem, derdi ki; "..." diyerek yâd ederler. Askerlik süreci fenotipik karaktere verilebilecek en güzel örneklerdendir. İleri yaşlardaki büyüklerimizin askerlik anılarını çok dinlemişizdir. 50-60 yıl önceki anlarını, edindikleri davranış öğretilerini dün olmuş gibi canlı bir şekilde anlattıklarına çok şahit olmuşuzdur. Kalıcı uzun ömürlü olan öğretiler davranış öğretileridir. Davranış öğretilerini değiştirmek kolaylıkla olmuyor. Davranış öğretileri öncelikle aileden, okuldan ve çevreden kazanılır.