Son 40 Yılın Zirvesine Doğru- Mustafa DEĞİRMENCİ- Yeni Meram Gazetesi
Değerli Okurlar; Türkiye’de Haziran ayı itibari ile enflasyon oranları ; TÜFE %78,6 ve ÜFE %138,3 açıklandı. Tarihsel verilere baktığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor: ; 1980 sonrası ÜFE enflasyonu 94 krizi hariç ikinci kez bu kadar yüksek seviyede. Hatta son 40 yılda 94 Tansu Çiller ve şu anki dönemde sadece iki kez üç haneli bir ÜFE yaşıyoruz.
ÜFE demek postaya verilip yola çıkmış zamların bize ulaşması demektir. Henüz tam ulaşmamış olabilir ama gelecektir. Belki de gelmiştir ama bize söylemiyor olabilirler. Şu günlerde mesela ÜFE %138,3 ve TÜFE %78,6 artış göstermiş. Oysa İTO diyor ki, bende tüketici kesimindeki fiyat artışı %94,19 , hatta ÜFE sayılabilecek kısım ise %88,00 . Orada enflasyon daha dengeli. Ama TÜİK’de böyle. TÜRK-İş bile gıda enflasyonunun %117,3 arttığını ilan ediyor. Neyse...
TÜİK- ÜFE 94 krizi sonrası ilk kez 3 haneli fiyat artışı ile rekora koştuğumuzu söylüyor. İTO ise aylık %94,2 perakende fiyat artışının Nisan 1998 sonrası ilk kez görüldüğünü ilan etmiş oluyor. İTO perakende fiyatlar 94 krizi ve 1998 dönemi sonrası 3. kez zirveye gidiyor. Ya da şöyle izah edelim: 1980 sonrası 3. kez enflasyon şoku yaşıyoruz. Burada dikkat çeken bir nokta daha var. Hemen onu da izah edeyim: Enflasyon şokunda 1994 ve 2022 adeta zirve yarışı yapıyor. Şu anda halen 1994 daha önde ama aradaki fark hızla kapanıyor. Peki buradaki iki ana aktörün ortak özelliği nedir? 1994 krizi Tansu Çiller ile yaşanmıştı, ve 2022 yeni enflasyon zirvesini de şu an yaşıyoruz. Birine bakınca ekonomi profesörü, diğerine bakınca ise ekonomist ünvanlarına sahipler. Acaba ülkemizin ekonomist taşımakta bir sorunu mu var ? Açıkçası bir iktisat mezunu olarak kendimden şüpheye düşmedim değil... Ülkemiz temel olarak son 40 yılın ikinci büyük enflasyon şokunu yaşıyor ama burada bir fark daha var. 1980-2000 arası dönemde yaşanan enflasyon şokunda temel olarak daha düşük bir işsizlik durumu vardı. (%8,2 ortalama) Ayrıca insanların önemli bir kısmı kırsalda tarımda kaldığı için zaruri harcamalarını ve geçinme durumlarını daha esnek sağlayabiliyordu. Hem işsizlik düşük hem de kırsal imkanlar bugün maalesef yok; şehirde zaruri harcamalar geçim sıkıntısını daha yüksek hissettiriyor. İşsizlik oranı ise yüzde 12,0 görülse de aslında dün yazdığım gibi yüzde 20 bandında. Çünkü işgücüne katılım düşük; iş bulma ümidi kayboldu. Tüm bu gelişmeleri topladığımızda karşımıza ne çıkıyor? Ülkemiz maalesef 80 sonrası ikinci büyük enflasyon şokunu yaşıyor. Ama geçmişten belki de tek farkımız şu: Bu sefer yaşanan ekonomik yıkım maalesef olağanmış gibi gösteriliyor. Hatta daha da ötesi sorun kabul edilmediği gibi sorunu dile getirenler de başka türlü ifade ediliyor... Saygılarımla…