DİĞER KATEGORİLER

SİYASETTE MENFAAT VE KORKU

SİYASETTE MENFAAT VE KORKU-Tayyar Çimen-Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6
Napolyon (1769-1821) diyor ki,”İnsanları harekete geçirmek için iki manivela vardır: Menfaat ve korku.” Bu büyük hayat gerçeğini, devletlerin başındaki iktidar sahipleri çok iyi bilirler, kullanırlar ve iktidarlarının devamını sağlarlar. Demokrasinin önemli bir ihtiyacı olan oy çokluğunu elde bulundurmak asla ihmal edilmez. Adını sık sık tekrarlayarak kullandığımız demokrasi nedir ki? Eski ABD Başkanı Lincoln’ün (1809-1865)bir demokrasi tarifi var. Şöyle :” Demokrasi , halkın halk tarafından halk için iradesidir.” Bu tarifi şu şekilde değiştirerek ifade edenler var: “ Demokrasi, halkın halk tarafından halk için sopaya çekilmesidir.” Menfaat ve korku dediğimiz bu etkili silahları iktidar sahipleri sürekli kullanırlar dedik. Sağladığınız menfaatler büyük kuruluşlara büyük çapta olursa, bunlardan iktidar boyunca faydalanırsınız. Bu kuruluşlar genellikle, büyük sanayi kuruluşları, müteahhitlik şirketleri ve medya kuruluşlarıdır. Bu menfaat bağlarının bakımını da iyi yaparsanız. Fayda süreklilik kazanır. Fazilet, doğruluk, yüce dinimizin emirleri vs sonraki meselelerdir. Öte yandan, oyların sahibi halk üzerinde sürekli bir korku sancağı dalgalanmalıdır. Bunun için, uygun zeminde ve uygun zamanda, uygun nutuklarla halka kesintisiz korku salmak zorunluluktur. Her konuda çok sayıdaki danışmanlar harıl harıl çalışmaktadırlar. Yetkili ağız, nerelerde bundan 60-70 yıl önce jandarmanın halka eziyet ettiğini anlatmaktadır. Ona göre nutuk hazırlanmıştır. O zamanın şartları, aradan geçen bunca yıl ve tarihi sebepler önemli değildir. Yeter ki halk,” vay canına, iktidara talip olanlar halka ne kadar çektirmişler.” Diye düşünsün. Sebepler, zaman önemli değildir, halk, sana yağı kuyruğunda saatlerce bekledi mi, beklemedi mi? Vergisini ödeyemiyenlere, yol inşaatında amelelik yaptırıldı mı, yaptırılmadı mı? Sen ona bak. Eski zamanların bu korkutucu hikayelerine rağmen aziz halk, okadar da ahmak değil de, günlük hayatın ve ekonominin gerçek zorluklarını konuşmaya ve homurdanmalara başlamışsa, danışmanların gündem değiştirme formülleri devreye sokulmalıdır. Örnek verecek olursak, günlük yaşamdaki pahalılığın, geçimin, vergi ve aidatların, kiraların ağırlığı konuşulurken, önemli bir devlet toplantısında, konuyu bir ara evirir çevirir, sağlıklı yaşama getirirsiniz ve bu konuda örneğin, keçiboynuzu üretiminin teşvik edilmesi için Tarım Bakanlığı’na talimat verdiğinizi bildiririsiniz olur biter. Ertesi günü basında, keçiboynuzu üretimi, siyasetin baş manşetidir. Oyların gerekli olduğu zamanda, yani seçimler yaklaşınca da, oda spreyi sıkar gibi ekonomiye ucuzluk spreyleri sıkarsanız, oyları sakinleştirir, dağılmayı önlersiniz. Ülkenin dış politikasında, Büyük Atatürk’ün “yurtta barış, dünyada barış” prensibinin önemine uygun haraket edemeyip, bilhassa güney yanımızda sıkıntılara maruz kalmış bulunuyoruz. Bu sıkıntılardan hareketle, 1000 Yıllık devlet geleneğine sahip, 82 milyonluk koca Türkiye’yi bir beka (var olmak-yok olmak) tehlikesine (!) maruz göstermek de, kanımızca yakında oy kullanacak insanlarımıza bir yönlendirme korkusu salmak amacı taşıyor. Öte yandan korku salma konusunda, bir gerçek daha siyasal hayatımızda rolünü oynamaktadır. Ta komünist Rusya zamanından kalma ve kurtuluş savaşı yıllarında konuşulan, “komünistlerin, din bir afyondur demeleri” safsatasının kalıntılarını, “solcular iktidara gelirse dinimiz sarsılır” şeklinde kullanan yobazlarımız vardır. Saygılarımla.