DİĞER KATEGORİLER

SERMAYESİ BUZ OLAN ADAM

SERMAYESİ BUZ OLAN ADAM- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6
Güneşli ve soğuk bir günden herkese merhaba.. Ne demiş büyükler: “Kışın güneşine, hocanın gülüşüne aldanma!..” Aman dikkat sıkı giyinirken, yüreğimizi de güzel düşüncelerle güzel enerjiyle ısıtalım dostlar. “Zaman” dediğimiz kavram nasıl da elimizden akıp geçiyor. Zaman deyince aklıma bir kıssa geldi. Kıssa deyip geçmeyin önemli olan hissemizi almaktır.. “Sıcak bir yaz günü adamın biri buz satıyor bir yandan da bağırıyordu: -Sermayesi tükenen adama yardım edin! Sermayesi ‘BUZ’ olan adama yardım edin! Adam bu sözünde haklıydı. Zira ‘BUZ’ durmadan eriyip yok oluyordu… Oradan geçmekte olan büyük veli CÜNEYD-İ BAĞDADİ hazretleri bu sözleri duydu ve bir an durakladı, düşünmeye başladı. Yavaş-yavaş beti-benzi sarardı ve olduğu yere yığılıp kaldı. Etrafına insanlar toplandı ve bir süre sonra CÜNEYD-İ BAĞDADİ hazretleri kendine geldi. -Ne oldu sana böyle dediler? Oda cevap verdi: -Tükenmekte olan adamın bahsettiği ‘BUZ’ değil, benim ‘ÖMRÜM’dür…” Başımızı elimizin arasına alıp bir düşünelim. Daha dün biz doğmadan ismimiz bile hazırdı. Doğduk, anne babalarımızın korku ve kaygılarıyla donatıldık. Hani derler ya “Görgülü kuşlar gördüğünü işler” diye. Onlarda ebeveynlerinden gördüklerini yapacaklar. Sonrasında okul hayatımız başlar, öğretmenimiz kendi misyonunu yükler. Aslına bakarsanız çevremizin toplamıyız. Bilim insanları çevrenizdeki beş kişinin toplamısınız derler ya. Çevrenize bakın bakalım gün içinde kimlerle iletişim kuruyorsunuz, neler konuşup, neler dinliyorsunuz? Bunların hepsi bilinçaltında toplanıp depolanıyor. Sonra diyorsunuz ki durup dururken canım sıkılıyor. Ha bir de kolektif bilinç var. Bu gezegende yaşayan canlılarla görünmeyen bağlarla bağlı olduğumuzu düşünürsek vay halimize! “En güzel şekilde yarattım “ dediği insanı bozmak için elimizden geleni yapıyoruz adeta. Sonuçta bizlerde arızalı anne babanın çocukları olarak doğduk. Kendimizi geliştirip yetiştirmezsek bizden olanlarda böyle olacak. Şimdi herkes kendi atasını suçlarsa bu zincir nasıl kırılacak? Ee biz ne zaman kendimiz olacağız ya? Önce içimizdeki can kırıklarını temizleyerek ise başlayabiliriz. Kırgınlık, kızgınlık, öfke, kin, nefret temizlendikçe yerine sevgi, hoşgörü, kabul olacak ve bilge insan yolunda ilerleyeceğiz. Düşünsenize sevgi yuvasında büyüyen çocukları. Ballı kaymak gibi, lokumlu bisküvi gibi. Zamanın kıymetini özetler mahiyette bu sözde dikkate şayandır: “Bir yılın kıymetini sınıfta kalan, bir haftanın kıymetini dergi çıkaran, bir saatin kıymetini sevgilisini uğurlamak üzere peronda bekleyen âşık, bir dakikanın kıymetini uçağını kaçıran, bir salisenin kıymetini altın madalya kazanan bilir…” Ömrün hakkını veren, bilincine varmış idrakine ulaşmış güzel kullardan olmamız duasıyla...