SERİNDERE’DE DOĞA YÜRÜYÜŞÜ (TREKKİNG)-2-Adem ESEN-Yeni Meram Gazetesi
Bazı katılımcılar kısa molalarda emen sigara paketin açarak sigara içmekteler, ama sigara kullanımı zaten böyle bir etkinliğin mantığına aykırıdır. Yürüyüşte küçülerek gitmek, bastığın yerleri kavramak gibi ilkeler çok önemli olduğunu yaşamış oluyorsunuz. Hatta gruptan bir arkadaş “zorlukları aşarken küçülmek gerektiğini” yürüyüşe adapte ediverdi, ne de olsa kendisi şairdir…
Üç saatte 5 km gittikten sonra şelaleye ulaştık, suyu çok soğuktu. Buraya girmeniz mümkündür, giriş tarafı boy için müsait olduğu halde sonrası söylendiğine göre bu mevsimde üç-dört metreyi buluyor. Ayrıca selin ve suyun getirdiği taşlar, ayak parçalarından dolayı dikkat edilmesi gerekiyor. Bazı yerlerde yol boyunca uzanmış bir metreden fazla kutru olan ağaçlar bile var. Bir arkadaş yedi sekiz sene önce bu ayağın üzerinde fotoğraf çektiğini, şimdi ise ağacın biraz yıpranışı ama etrafı sarmaşıklarla sarılmış olduğunu söyledi, demek ki parkura düşen ağaçlar bir süre sonra çürüyor. Bazı yerlerde pet şişe atıkları görülüyor, demek ki çevre temizliğine dikkat etmeyenler de var.
Şelale başında herkes çantasını açtı ve katık karıştırdı, en çok aranan çay oldu.
Belki bu tür faaliyetlerin en büyük sosyal faydası katıkları paylaşmaktır. Katık paylaşmak toplu yolculukların önemli özelliğidir. Hatta insanların özellikler buralarda anlaşılır. Yine bu tür programlarda yanındaki arkadaşına göz kulak olarak onun düşmesi veya yardıma muhtaç olması halinde yardımına koşmaktır. Bu gezide hamdolsun ciddi problemle karşılaşan olmadı. Hele bir de yürüyemeyecek durumda olan olursa bunun taşınması herhalde çok büyük zorluk olur.
Dönüşe geçmek çok da acele etmeden ama fazla da gecikmeden gerekiyor. İlk defa geziye katılanlar için geri dönüş kolay gibi olsa da yorgunluk, dönüşte acelecilik gibi faktörlerden dolayı tehlike biraz artıyor. Tecrübeliler ‘ne kadar kaldı’ sorusuna muhatap olunca, en çok verilen ‘cevap yarısı geçti, ya da on beş dakika kaldı’ gibi cevap veriyorlar. Oysa daha epey var. Aynı parkuru dönüyorsunuz ama bazen burada daha önce geçtik mi diye de soruyorsunuz.
Kızkalesine yaklaşırken parkurun dar ve kale gibi yükseklikte olan kısmına gelince sıcak bir hava geliyor. Zaten buradan sonra da piknik alanı başlıyor, insanlar su kenarlarına oturmuşlar çaylarını yudumluyorlar. Parkurun ilk başlangıcında “abi şelaleye daha var mı, kaç saatte gideriz” diyenler fazlaca, ama bunların fazla gitmeye niyetleri yok görünüyor. Sadece bir grup şelaleye yakın yerde biz dönerken parkuru sordular, bunlar da dağcılar kulübündenmiş… Hele ellerinde sigara ile parkur gezisine çıkanlara ne demeli! Bunların bir kısım yeni yetme çocuklar! Makyajlarını yolda tazeleyen çıt kırıldım hanımları da görmek mümkün, ne de olsa hatıra olarak selfi çekecekler…
Parkur tamamlandıktan sonra müsait bir yerde elbiseler değiştirildi, bu arada herkes birbirinden helallik diledi, gerçekten altı saati geçen zorlu bir yürüyüşten sonra insanlar birbirlerine çok şey borçlular… Ayrıca çekilen fotoğraflar ortak watsap grubunda paylaşma izinleri alındı. Bir arkadaş da bunu sonra da youtube yükledi, tabii ki kişisel verileri koruma kanununa uyarak herkesten izin aldıktan sonra… (https://youtu.be/dTul6garWNM?si=j-W0bBq6xUdonj3o)
Trekking şehirliler içindir, köylüler, yani kırsal kesimde yaşayanlar burada yaşamaktalar. Mesela Serindere köyünden yaşı seksene yaklaşmış Mustafa Topal amca Karpuzdere civarındaki tünellerde dinamit atlatmış, buradaki suyu şehre vermek için; yine yaşı seksene yaklaşmış Mehmet Ozkan amca şimdiki adı Kartepe, önceki adı Keltepe’de altı ay yazlı-kışlı ağaç keserek bölgeyi temizlemişler, sonra da turistik tesisler yapılmış… Onların hatıralarında buralar daha farklı…
Böyle faaliyetler ülkemizin zenginliklerini yaşamak ve korumak için en güzel fırsatlardır.