DİĞER KATEGORİLER

RAMAZAN BİLİNCİNİN HAYATIMIZA YANSIMASI

RAMAZAN BİLİNCİNİN HAYATIMIZA YANSIMASI- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

İslam alemi için “bin aydan daha hayırlı gece” olarak müjdelenen Kadir Gecesi’ne kavuştuk çok şükür. Kur’an-ı Kerim’in nazil olmaya başladığı, “dua ve tövbelerin kabul edildiği mübarek gece” olarak kabul edilen Kadir Gecesi, Kur’an-ı Kerim’de adı geçen tek gece.

Kadir gecesi Ramazan’ın özüdür. İlâhî mağfiretin dolup taştığı, ümmet-i Muhammed’e sonsuz lütufların bahşedildiği bir gecedir.

Bin ay 83 yıl dört ay etmektedir. Bu durumda uyanık olanlar için her seneye bir ömür sığabilmektedir. Bu kadar uzun bir vakitten daha hayırlı olan geceye, Kadir gecesi denilmesi, hem gecenin, hem geceyi ihyâ edenlerin, hem de o anda yapılan ibâdetlerin azametli, şerefli ve kıymetli olmasından kaynaklanır.

Telefonları kapatıp sosyal medya orucu tutsak mesela. Şöyle canı gönülden wi-fi yerine Allah’a bağlansak. İletişimimizi yeniden gözden geçirsek. Kendimizi güncellesek resetlesek. Kur’an’ı açıp sayfalarına dokunup ayetleri içimize nefes nefes çeksek mesela. Ahh! Bu nasıl bir huzur nasıl bir lütuf.

Boş arkadaşlar boş. Allah’a çıkmayan her yol boş. Allah’ın olmadığı bir kalp, Allah’ın olmadığı bir hayat, Allah’ın olmadığı bir çevre, hepsi boş. Dünyalık her şey tükenir, yol bir yerden sonra çıkmaz sokağa çıkar. Asıl huzur Allah’ın yanında. Çünkü kalpler ancak Allah’ı anmakla tatmin olur. Farkında olmak çok büyük bir nasip.

Ramazan’da müslümanlar olarak, oruçla, teravihle, gece namazıyla, Kur’an tilavetiyle ve infakla yoğun bir ibadet programına tabi oluruz. Peki, bunca ibadetin bizim hayatımıza, siyasetimize, ekonomimize, uluslararası ilişkilerimize, sosyal hayatımıza, aile hayatımıza ve ahlakımıza hiçbir etkisi olmayacak mı?

Bunca ibadetten sonra bütün hayatımız Ramazan’dan önce nasılsa Ramazan’dan sonra da aynı mı olacak? Kadir gecesi yaptığımız tevbelerimizden ve yakarışlarımızdan sonra her şey yine eskisi gibi mi devam edecek? Hiçbir değişim ve dönüşüm geçirmeyecek miyiz?

Elbette hayır! Ramazanın bizim bütün hayatımızda açıkça görülen, tüm hislerimize, duygularımıza, her işimize, her davranışımıza ve hatta her kalp kıpırtımıza dahi yansıyan bir etkisi olmak zorundadır. İşte bu etki takva etkisidir. Takva, Allah’ın haramlarından sakınmak ve yaptığımız her işte acaba Allah benim bu söylemime ve bu eylemime ne der bilinciyle yaşamaktır.

Eğer Ramazanda tuttuğumuz oruçlar bizi daha ahlaklı kılmayacaksa, Ramazanda kıldığımız namazlar bizi kötülüklerden daha da uzak tutmayacaksa… Ramazanda verdiğimiz infaklar bizi daha merhametli hale getirmeyecekse, Ramazanda okuduğumuz mukabeleler bizi daha iyi bir Müslüman yapmayacaksa…

Ramazanda ihya ettiğimiz kadir gecesi bizi günahlara karşı daha titiz bir Müslümana dönüştürmeyecekse… Yani Ramazandan önce neysek Ramazandan sonra da o olmaya devam edeceksek orucun takva etkisi hayatımızı kuşatmamış demektir…

Aile hayatında takva etkisi, Avrupa Birliğinin dayattığı ifsad edici aile politikalarından, cinsiyet eşitliği gibi sapkın projelerden ve aileyi yerle bir eden, ahlaksızlığı, boşanmayı ve aldatmayı teşvik eden dizi ve filmlerden sakınmaktır.

Rabbim oruçla değişen, dönüşen ve takva etkisini bütün hayatına hâkim kılan Müslüman Şahsiyetlerden olmayı nasip eylesin .Kadir gecesi hürmetine kadrimizi bilecek insanları kaderimize eklesin ve hiç çıkarmasın. Amin..