DİĞER KATEGORİLER

ÖRNEK KÖY...

ÖRNEK KÖY...-Kerim ÇINAR- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Türkiye’de Cumhuriyet’ten bu yana kırsal toplum kalkınması ve her yönden çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmak için gösterilen çabalar günümüzde de sürdürülmekte ve güncelliğini korumaktadır. Ülke ekonomisinin gelişebilmesi için kalkınma sürecinde tarım sektörünün önemi büyüktür. Kırsal yerleşmeler coğrafi bölgelere göre değişiklikler gösterebilmektedir. Türkiye’de köy halkının yaşadığı çevrenin imkânlarının sınırlı olması, dağınık olan köy yerleşim yerleri sorunları daha da artırabilmektedir.

Köylerimizin kalkınması, köylünün daha iyi yaşam düzeyine ulaşması ve ülkenin kalkınmasına katkıda bulunmak için kırsal alanlardaki sınırlı kaynakların akılcı bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Köy ve köylünün kalkınabilmesi ancak, iyi tasarlanmış bir köy ve uygun bir çevreyle mümkün olabilecektir. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, “Ülkemizin kalkınması köylüden, köyden başlayacaktır.” şeklindeki ifadesi ile konunun önemini belirtmiştir.

Planlı dönemde kırsal alana yönelik politikalardaki temel yaklaşımlarda eksiklikler görülmüş ve birtakım yenilikler de getirilmiştir. Ancak 1960 yılından günümüze kadar kalkınma planları içerisinde kırsal alanlara ilişkin planlanan hedefler ve amaçlar bir türlü mekânla ilişki kuramamıştır.

Kırsal alanda geçmişte birçok defa olumlu kalkınma çabaları olmuştur. Fakat bu çabalar, emek ve masraflar her zaman aynı başarıyı sağlamamıştır. Çünkü yapılan köy tasarım çalışmaları devamlılığı olmayan, birbirini tamamlamayan ve bir iş birliği içermeyen; kısır, münferit çalışmalar şeklinde kalmıştır. Bazen de çok değerli çalışmalar yapılmıştır. Ancak buradan edinilen tecrübeler de dikkate alınmamış ve bu bilgilerden de hiç yararlanılmamıştır.

Sene 1973'te Cumhuriyetin ellinci yılında Konya- Karapınar ilçesi sınırları içinde dağlık arazide zor koşullarda, dağınık kırsal alanda yaşayan, alt yapıdan yoksun Türkmen köylerini bir araya toplamak, köy ve köylüyü kalkındırma amaçlı “Örnek köy” uygulaması yapılmıştır. Eski adı Kesmez olan köyün yeni yerleşim yeri ulaşımı uygun olması için Karapınar-Ereğli kara yolu üzerinde 20.km’de konumlanmıştır.
1987 yılında alan araştırması için Yeni Kesmez köyüne gittiğimde; o köyü ve yöre insanını inceleme fırsatım oldu. Cumhuriyet köyü akılcı planlı, geleneksel köy evlerinin karakteristik mimari özelliklerini taşıyan ve yöresel volkanik Karapınar taşından yapılmış. Köyde kırsal yaşamı gözeten, geleneksel kültürün izlerini taşıyan, günümüz ihtiyaçlarını karşılayabilen, sürdürülebilir ve eklenebilir bir tasarım ortaya konulmuş. Köy evleri bölgenin kırsal mimarisine uygun plan kurgusunda, avlu içerisinde ahır, ağıl, depo ve yan mekanlar olacak şekilde tasarlanmış. Tarım ve hayvancılık faaliyetlerini sürdürebileceği özellikteki köy evinde: akılcı, sade, yalın ve ekonomik aile işletmesi olacak şekilde bir mimari mekân kurgusu oluşturulabilmiş.
Köylülerle yerinde yaptığım görüşmelerde evlerini; örnek köyün planlı yerleşim yerinde kendilerine verilen arsa üzerinde kamunun görevlendirdiği mimar tarafından sunulan projelere göre, yöre ustaları ile birlikte kendilerinin yaptıklarını anlattılar. Köylü ve kamusal kesim birlikte başarılı olmuşlar ki, kırsal yaşamın içinde yöresel mimari özelliklerde, ihtiyaç olduğunda kolaylıkla mekân eklenebiliyor. Ve zamanla binalarda yıpranmadan dolayı olabilecek bakım ve onarımları dahi kendi başlarına yapabilecek durumdalar. Cumhuriyet köyü; her birinin avlu içerisinde yer aldığı köy aile işletmesi şeklindeki köy evleri ve geleneksel kırsal yerleşim dokusundan oluşmuştur. Devlet ve köylünün birlikte el ele vererek başardığı bir Örnek Köy uygulaması olmuştur. Yöre için de uygulanabilir bir model oluşturabilmektedir.
Üniversite öğrenimimizde bizlere emeği geçen, yıllarca birlikte çalıştığım ve gazete yazılarımda da yorumlarıyla katkıda bulunan değerli hocam, Öğr. Gör. Yük. Mimar Tahir Özpınar’ın dediği gibi;
“Köy-kent fikrinin ana amacı, köyde yaşayanların yaşam kalitesinin artırılması ve tarımda yetiştirdikleri ile ülke ekonomisine daha fazla katkı sağlamasıdır. Köyle kent arasındaki dengeyi sağlayacak iki önemli faktör; fiziki manada, köylünün yaşam alanlarının iyileştirilmesi, tarım ve hayvancılığın geliştirilmesidir. Bildiğini zanneden ama bilmediğini bilmeyenlerin, fikirleri ile oluşturulan, köylüye dayatmaya çalışılan, yeni tip binalarla işin çözülemeyeceği konusunda seninle aynı fikirdeyim. Aslında, köyde yaşayanların yadırgamayacağı, özellikle yerel malzeme ile oluşturulan, fiziksel dokunun ayrılmaz parçası olan; avlu, sundurma, saymanlık ve kümes gibi ihtiyaçtan oluşan eklentileri sadece kullanıcıya bırakmadan, belirli bir düzen içerisinde planlamak gerekir. Aksi halde, köylü kendi anlayışına ve ihtiyacına göre doğal olarak ilave bir şeyler yapabilir. Bu durum fiziksel doku içerisinde kargaşa yaratabilir.

Neticede, fiziksel dokuyu düzenli hale getirmek, aynı zamanda tarım ve hayvancılığı modernize etmenin de bir parçasıdır…” 

Sonuç olarak kırsal alanlarda uygulanan yeni yerleşimler arasındaki çelişkiler, gelişmekte olan ülkemizde bütün açıklığıyla görülmektedir. Bu çelişkiler kimi zaman köylü ve kamusal kesimlerin birbirlerini algılamalarında bile derin farklılıklara neden olabilmektedir.

“Aklını kullanan insanlar herkesten ve her şeyden öğrenir. Sıradan insanlar sadece kendi deneyimlerinden öğrenir. Cahiller ise, zaten her şeyi bilirler!” Sokrates
Geçmişten ders almayı bilmek önemlidir. Almasını bilene…! Geçmişten ders almayan geleceğini ön göremez. Geçmişine ve geleceğine de sahip çıkamaz...!
Saygılarımla….