Ömrü Ülkeye Hizmetle Geçmiş Bir İnsan: Dr. REFİK SAYDAM- Abdurrahman KUTLU- Yeni Meram Gazetesi
Dr. Refik Saydam Osmanlı’nın son dönemlerindeki savaşlarda bulunmuş, Osmanlı Devletinin yıkılışına, işgallerine, çilelere ve büyük acılara tanıklık etmiştir. Yeni kurulan devletimizde; Cumhuriyet tarihinin en uzun Sağlık Bakanlığını yapmış, sağlık teşkilatlanmasını ve mevzuatını oluşturmuş, ülkenin en yoksul ve sıkıntılı döneminde birçok hastane ve çeşitli sağlık tesisleri kurmuştur.
Dr. Refik Saydam, 19 Mayıs 1919’da Atatürk’ün yanında Samsun’a çıkarken yanında yer alanlardan biridir. Görevi 9. Kolordu sağlık müfettiş muavinliğidir. Erzurum’da Mustafa Kemal’in Karargâhı dağıtıldıktan sonra, Erzurum Askeri Hastanesi bulaşıcı hastalıklar servis şefliğine atanmış, ancak bu görevi kabul etmeyerek istifa edip askeriyeden ayrılarak Erzurum, Sivas Kongrelerinin çalışmalarına katılmıştır.
Dr. Refik Saydam 8 Eylül 1881 tarihinde İstanbul’da doğdu. Fatih Askeri Rüştiyesi ve Kuleli Askeri İdadisinde okudu. Askeri Tıbbiyeyi Doktor Yüzbaşı olarak bitiren Dr. Refik Saydam Gülhane Askeri Tıp Akademisi Histoloji ve Embriyoloji Bölümünde çalıştıktan sonra 1910 yılında Berlin Tıp Akademisine gitti ve burada eğitim gördü. Balkan Savaşının çıkacağı belli olunca yurda geri döndü. Balkan Savaşı’nda Antalya ve Çatalca cephesinde kolera hastalığını önleyici çalışmalar yaptı. 1914’te atandığı sahra genel sağlık müfettiş muavinliği sırasında bakteriyoloji enstitüsünü teşkilatlandırarak tifo, dizanteri, veba ve kolera aşılarının, tetanos ve dizanteri serumlarının burada üretilmesini ve I. Dünya Savaşı boyunca ordu ihtiyacının karşılanmasını sağladı. Tifüse karşı hazırladığı aşı tıp literatürüne geçti ve I. Dünya Savaşı’nda Alman ordusunda ve Kurtuluş Savaşı’nda kullanıldı.
1920’de TBMM’ye Doğubeyazıt milletvekili olarak girdi. Milli Savunma Vekâletine bağlı Sıhhiye Dairesi Başkanı görevini üslendi. İkinci dönemde İstanbul milletvekili olarak Mecliste bulundu. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk sağlık bakanı olan Refik Bey, 14 yıl sürecek olan bu görevi sırasında sağlık hizmetlerinin temellerini attı. 1924’de Ankara’da ve daha sonra Erzurum, Diyarbakır, Sivas ve diğer birçok ilde memleket hastaneleri, doğum ve çocuk bakımevleri açtı. Ayrıca bu konuda eleman yetiştirilmesine önem vererek sağlık kursları, tıp öğrenci yurtları, 1928’de Hıfzıssıhha Enstitüsünü, İstanbul ve Ankara’da Verem Savaş Dispanserleri kurdu.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk kendisine Saydam soyadını verdi. 1931- 1938 yıllarında zaman zaman Eğitim ve Maliye Bakanlıklarına vekâleten bakan Dr. Refik Saydam 1939 ve 1942 yılları arasında Başbakanlık yaptı, CHP genel sekreterliği görevinde bulundu ve 15 yıl Kızılay Başkanlığı yaptı.
Dr. Refik Saydam yeni kurulan devletimizin en sıkıntılı döneminde; Cumhuriyet Tarihinin en uzun süre Sağlık Bakanlığını yapan, sağlık teşkilatını kuran, en fazla çeşitli sağlık kuruluşları açan, bulaşıcı hastalıkların önlenmesine büyük önem veren, çeşitli aşıların geliştirilmesini ve üretilmesini sağlayan, bu amaçla Hıfzıssıhha Enstitüsünü kuran, halen birçoğu bugün de ilk halleriyle veya değişik şekilleri ile yürürlükte olan Sağlık Mevzuatını oluşturan Sağlık Bakanıdır.
REFİK SAYDAM HIFZISSIHHA ENSİTÜSÜ
Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü 1928 yılında Dr. Refik Saydam tarafından kuruldu. Türkiye’yi de çok etkileyen, dünya ekonomik kriz şartlarında, hızla yayılan bulaşıcı hastalıklarla mücadeleye başladı, kısa sürede büyük miktarda serum üretimini gerçekleştirerek serum ithalini durdurdu. 1930’lu,1940’lı yıllarda; Kuduz, çiçek, BCG, tifüs, boğmaca aşıları, kuduz serumu, akrep serumu, yılan serumu, gazlı gangren serumu üretimleri gerçekleştirildi. Enstitü Ülkemizde verem, kolera, çiçek, trahom, dizanteri, çocuk felci gibi bulaşıcı hastalıklarla mücadele etmiş ve büyük başarılar elde etmiştir. Üretilen aşılardan bazıları yurt dışına satıldı. 1938 yılında Çin Hükümetinin talebi üzerine, Türk Hükümeti Çin hükümetine bir milyon santimetre küp kolera aşı hibe etti. Enstitünün bünyesinde ilaç ve gıda kalite kontrol birimleri kuruldu. 1950 yılından sonra ülke genelinde teşkilatlanmaya gidildi, bu amaçla 16 Şube açıldı.
Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsüne benzer niteliklerde daha önce, 1887 yılında Fransa’da Pasteur ( Pastör) Enstitüsü, 1891 yılında Almanya’da Robert Koch Enstitüleri kurulmuştu. Onlar bugün birçok alanda araştırmalarına devam etmektedirler. Sadece kendi ülkelerindeki değil, dünya genelinde bulaşıcı hastalıkları takip ederek elde ettiği bilgileri hükümetlerine bildirmektedirler. Özellikle Pastör Enstitüsü aşı konusunda bütün dünyanın tanıdığı ve kabul ettiği bir merkezdir. Bu enstitülerin bünyelerinden Nobel ödülü alan çok sayıda bilim insanı çıkmıştır. Bu Enstitüler sadece kendi ülkelerine değil, bütün insanlığa hizmet etmeye devam etmektedirler.