O günleri bile mumla arıyor olduk- Adnan YILDIRIM- Yeni Meram Gazetesi
“Sayın okurlar; Geçtiğimiz gün ev için alışveriş yaptım. Mutfak malzemesinden tutunda temizlik ürünlerine kadar evin eksiği ne varsa almaya çalıştım. Alışveriş merkezine gitmeden önce bir alınacaklar listesi çıkardım. Her nasılsa bu ayki alınacaklar geçen aylardaki alınacaklara nazaran bir hayli az çıktı. ‘İyi lan dedim’ kendi kendime, ‘Galiba tasarruf yapmayı öğreniyorum artık’ diye geçirdim içimden. Bende bir huzur bir mutluluk. Hay demez olaydım. Neyse, her zamanki alışveriş yaptığım markete girdim. Dedim ya bu ayki liste kabarık değildi diye. Listeyi toparlamam uzun sürmedi. 10-15 dakikalık uğraştan sonra listenin tamamını aldım ve kasada sıramı beklemeye başladım. Malzemelerin barkot okuma işi tamamlandıktan sonra, kasiyer miktarı bir söyledi. Aman Allah’ım, ben şok! Bu nasıl olabilirdi? Bu ay neredeyse bir sene boyunca her ay yaptığım alışveriş listelerimin en kısası, en makulü ve inanın içinde kendimi şımartmak için koyduğum herhangi bir üründe yoktu. Hevesimin kursağımda kalmasıyla beraber, içimdeki şeytanın muhalif tarafımı dürterek, gazetecilik içgüdülerimin devreye girmesiyle, saniyenin onda biri kadar olan o zaman diliminde ülkemin içinde olduğu ve hiç dillendirilmeyen ekonomik kriz ve bu krizin gelecekteki faturası ve siyasilerimizin hali hazırda ne gibi durumlarla uğraştığını düşünerek, ücretimi sessizce ödedim ve çıktım….
O kadar eşyayı tek başıma taşıyamayacağım için market görevlilerinden bir taksi çağırmasını rica etim sağ olsunlar kırmadılar ve sürekli müşterileri olduğum için ücretini de kendileri ödediler. Saat akşamın sekiz buçuğu. Hava buz. Başladım marketin önünde taksi beklemeye. Kafamda deli sorular. Attım elimi cebime çıkardım biiiipp.. Derin bir nefes çekip savurdum dumanını havaya. Soğuk da bir yandan işgal ediyor vücudumu. Taksi de maşallah, sanırsın fizandan geliyor. Baktım bir köpek sırnaşıyor bacaklarıma, sev beni diyor, bakıyor gözlerime gözlerime. Çirkin mi çirkin, pis kaba saba bir şey. Hiç sevilecek bir yanı yok ama dayamadım attım kafasına bir el, okşayıverdim pis tüylerinden. Aç olduğu her halinde belli. Kemikleri sırtına yapışmış. Torbaların içindeki şeylere bakmaya çalışıyor. O sırada başka bir köpek geçti, başladı bizim ki havlamaya. Kalktı esiyor gürlüyor. Ama üflesen uçacak. Neyse taksim geldi sonunda. Yükledik eşyaları bagaja. Adresi verdim şoföre koyulduk yola. ‘Canım ülkem’ dedim. ‘Nereye bu gidiş?’”
Kıymetli okurlar, okuduğunuz yazıyı 2017 yılının Şubat ayında kaleme almışım. Hatırladığım kadarıyla, muhtemelen gıda fiyatlarına yapılan üç beş kuruşluk zamlara tepki göstermeye çalışmışım. Hey Hak…! Ne kadar da yanılmışım. O günleri bile mumla arıyor olduk…