DİĞER KATEGORİLER

NÜFUSUMUZ YAŞLANIYOR MU?

NÜFUSUMUZ YAŞLANIYOR MU?- Mehmet HANÇERLİ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 13 Ocak Pazartesi günü, “2025 Aile Yılı Tanıtım Programı” yapıldı. Programa Sayın Cumhurbaşkanımız da katıldılar. Önceki yıllarda Sayın Erdoğan’ın evlenen çiftlere hep 3 çocuk tavsiyesinin altında yatan gerçek ortaya çıktı.
Bu vesile ile doğurganlık hızı ortaya çıktı. TÜİK’e göre doğurganlık hızı, bir kadının doğurgan kabul edildiği 15-49 yaş arasında doğurabileceği ortalama çocuk sayısını belirtmekte. Vahim ve tehlikeli bir sonuç var elimizde. Türkiye’de doğurganlık hızı 2001 yılında 2,38 çocuk iken 2023 yılında 1,51 çocuğa düşmüş.
Bir ülkede nüfusun yenilenme düzeyi 2.10 olarak kabul ediliyor. 2023 yılı verileri 1.51’e düştüğüne göre yenilenme düzeyinin altında kalıyor. Avrupa ülkelerine karşı genç nüfusu ile övünen Türkiye, şu anda nüfus artış hızında bazı Avrupa ülkelerinin gerisinde kaldı.
Şöyle bir eskilere gittiğimizde 1930-1950 kuşağında çocuk sayısı ortalama 5’e kadar çıkmışken 1960-1980 kuşağında çocuk sayısı 3’ler mertebesinde, 1990- 2010 yıllarında 2 çocuklu aileler vardı. Şu andaki veriler ortada, aile başı 1,51 çocuk. Dilimiz varmıyor ancak bu rakamlar gün ve yıllar geçtikçe 1’e düşecek.
Bilimsel verilere devam edecek olursak, Türkiye’de nüfus artış hızı 1960’larda yüzde 2,4 iken 2010’lu yıllarda yüzde 1,4’e düşmüştü. 2022 yılında nüfus artış hızı yüzde 1’in altına düştü. Yüzde 0,7 olarak gerçekleşti. Daha tehlikeli bir veri, 2023 sonunda nüfus artış hızı yüzde 0,11 ölçüldü. Yani nüfus hareketi durağana geçmek üzere. Halbuki yüzde 1-3 arası sağlıklı bir nüfus artış hızı olarak kabul ediliyor.
Bizi AB’ye almasalar dahi her yönüyle onlara benzeme aşamasındayız. Nüfusumuz AB ülkelerinde olduğu gibi yaşlanıyor. Doğum oranı da düşüyor. 2023 yılında Türkiye’de 65 yaşını geçenlerin sayısı 9 milyona yaklaşmıştı. 2018- 2023 döneminde yaşlı nüfus yüzde 21,4 artarak 8 milyon 722 bin 806 oldu. Yani yaşlı nüfusun genel nüfusa oranı yüzde 10,2 olarak ölçüldü. Rabbim ömür verir de o günleri görürsek şu verilerin durumuna göre 2028 yılında yaşayan her 4 kişiden 1 tanesi 65 yaş üstü olacak.
Durumun önemini anlayan devlet, bakanlığı devreye sokarak nüfus hareketlerinin takibi ve nüfusu artırmak için bir dizi önlem alıyor.
Yapılan araştırmalar da TÜİK verilerine göre Sayın Cumhurbaşkanının 3 çocuk çağrısının karşılık bulmadığını ve doğurganlık rakamlarının eşik değerlerin altında kaldığını gösterdi. Dolayısıyla önlem amaçlı Nüfus Politikaları Kurulu oluşturuldu. Kurul, ülke nüfusunun artırılması yönünde politika üretecek. Konu ile ilgili esaslı bir araştırma yaparak önlem alınması için çözüm arayacak. Bu kurul, 6 ayda bir toplanacak ve Türkiye’nin nüfus politikalarını oluşturacak. Gerekli görürse sivil toplum kuruluşları ve bilim insanlarını dinleyecek. Program kapsamında ilk olarak 2025 yılı Türkiye’de “Aile Yılı” ilan edildi.
Sayın Cumhurbaşkanı bu manada evlenecek gençlerle alakalı müjdeli bir haber verdi. “Faizsiz kredi desteğinden çocuk yardımlarına kadar çalışan kadınlarımızın da esnek ve uzaktan çalışma modeliyle hayatlarını kolaylaştıran önlemleri de bir bir sıraladı. Aile kurmayı teşvik edecek maddi destekler, danışmanlık hizmetleri ve genç çiftler için konut destekleri gibi uygulamaları devreye alacağız. “
Avrupa Birliği’nde bazı ülkelerde nüfusun artması için bir dizi önlem alınıyor. Çekya’da doğumda anneye 7 bin Euro direkt veriliyor. Dahası mı, bir anne doğum yapıp 2 çocuğa sahip olsa çalışmasına gerek bile yok. Doğum yardımı, çocuk yardımı ve diğer yardımlar yağmur gibi yağıyor. Zaten mecburiyet de var. Zira nüfusları bitme aşamasına gelmiş. Doğu ve Güneydoğu’daki nüfus artışları bizi biraz kurtarıyor, değilse durum iç açıcı değil.
AB’nin gençlerinin şu andaki durumlarına düşmeyiz inşallah. Cinsiyet fark etmeksizin 3-4 yetişkin ekonomik sebeplerden dolayı bir evi kiralayıp kirayı ortak ödüyorlar. Buzdolabının rafları dahi ayrılmış. Ortak giderler, ortak ödeniyor. Lavabo ve banyo kullanımı kendi aralarında bir takvime bağlanmış.
Evlenmek, ev sahibi olmak hatta çocuk sahibi olmak gündemlerinde yok ki. Mevcut gençler bile 18 yaşına gelince kendi istekleriyle aileden koparak kendi hayatlarını yaşıyorlar.
Bizdeki mürüvvetini görmek, evlat can kokar gibi özlü laflar, AB’nin lügatinde yok. Evlenme isteksizliğinin ve çocuk sahibi olmamanın en büyük sebebi de ekonomik olsa gerektir.
Sayın Cumhurbaşkanımız yıllar önce “En az 3 çocuk” derken bir bildiği varmış.
Belki bizler anlamadık.