DİĞER KATEGORİLER

NEDEN İMTİHANA TABİ TUTULURUZ?

NEDEN İMTİHANA TABİ TUTULURUZ?- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Şoförlük, yüzmek, konuşmak gibi yetenekleri belli bir eğitimlerden geçerek başarırız. Dünya hayatı da bu anlamda, ahiret hayatının eğitim pistidir unutmayalım.

Kaderin Sahibi bizi çeşitli engellerle, sorunlarla, zorluklarla eğitir. Yorulma, üzülme, sıkılma, stres, adaletsizlik, ilgisizlik, kimsesizlik, fakirlik, yetimlik gibi akla gelebilecek her türlü sorunun üzerinden basarak geçmeniz gerekir.

Ki sonunda Cennet'e kavuşmanın yolu dünyada “vefa, şükür, hayat sevgisi, dürüstlük, saygı, sorumluluk, kulluk” gibi insani değerleri kazanmaktır. Bu değerleri zorluk ve imtihandan geçerek öğreniriz.

İlahî imtihan ilahî eğitimdir! İçimizdeki niyetler imtihanlarla açığa çıkar. İmtihanlardan peygamberler dahî hiç kimse muaf değildir.

Tarihe baktığımızda Musa A.S., İsa A.S. öldürmek istediler. Eyüp A.S. yıllarca hastalıkla uğraştı. Yusuf A.S. zindanda kaldı. Diyeceğim o ki; hepsi sabredip, davalarının ardında durdular. Böylece ilahi eğitimin tedrisatından geçip peygamberliklerini tescillediler..

Tarihe iz bırakmak, yattığımız yumuşacık yataklarla olmuyor. ‘Harekette bereket vardır’ diyoruz ve harekete geçiyoruz. Ataletten adalete geçmemizin şimdi tam zamanı değil mi? Atalet dediğimiz yatayda olmak, adalet dediğimiz dikeyde olmak yani harekette olmak..

Yatayda olanlar, hayatının sorumluluklarını almayanlar, hiçbir zaman hayatlarının başrolü olmayacaklardır. Akışta olmak gerekiyor. Kuantum fiziğini incelediğimizde, durağan hiçbir şey yok. Atom, atom altı parçacıklar hep bir titreşim devinim halinde. Kainata baktığımızda her şey hareket halinde. Dolayısıyla yatayda zamanını geçirenler, yok olmaya kokuşmaya mahkumdurlar..

Konuyu çok dağıtmadan kaldığımız yere geri dönelim. Yeterince eğitildiğinizi düşünüyor musunuz? Aslında Anadolu insanı çilekeştir. Sadık ve vefalıdır. Günümüzün insanı yediğinden midir, içtiğinden midir bilinmez ama; tahammül, sabır, sadakat konusunda eşiğimiz çok düşük..

Yeryüzündeki her insanın tekamülü için imtihanı farklıdır. Kimseyi kendinizle kıyaslamayın. Örneğin birisi ummadığı bir anda nedensiz bir kazayla felç olabilir. Diğeri engelli doğmuş olabilir. Öteki bir depremde bütün mal varlığını yitirebilir. Hocam derdi ki: “Aman Allah’ın işine karışmayın, içine karışın.” Hikmetinden sual olunmaz. Tabi ki o insanlara yardım edeceğiz. Fakat sistemi sorgulamak haddi aşmaktır. Yargı enerjisine girip karma oluşturmamak gerekir. Bence başımıza ne geliyorsa hep yargıladığımızdan kınadığımızdan ötekileştirdiğimizden..

Her zorluk bir eğitici bir melek sayılır. Bin nasihat bir musibet kadar etkili eğitmez. Acil servisleri, sevgi evlerini, huzur evlerini, mezarlıkları ziyaret etmek hayatımıza yön verirken etkili olacaktır.

Hayatta zaferlerden, eğlencelerden, alkıştan, takdirden hepimiz hoşlanırız. Bizi eğiten ve geliştiren zorluklardan hoşlanmak herkesin kârı değildir. Yüce Yaradan’ın bizi nasıl uyardığına dikkat edin. “Hoşlanmadığınız bir şey, sizin iyiliğinize olabilir veya hoşlandığınız şey, sizin kötülüğünüze olabilir. Bunu bilmezsiniz; ama Allah bilir.” 2/216.

Kaderin Sahibi bunu kişiden kişiye farklı biçimlerde test eder: Hakarete düşürür, parası gider, makamını kaybeder, hastalığa düşürür, ihanete uğratır, kimsesiz bırakır. İmtihanlar; insanın içinde gizlediği gerçeği bir turnusol kâğıdı gibi ortaya çıkarır.

Her imtihandan bir cevap aranır: Bakalım varlık içinde şükreden bu kul, yokluk içinde sabredecek mi? Övülürken kulluk yapan, ezilince kulluğu terk eder mi? Bakalım samimi mi, kimin rızası için yaşıyor? Çıkarcı mı, adil mi, şefkatli mi, sorumlu mu, vefalı mı?

Bakalım Cennet'e layık bir elmas mı, yoksa içinde bir kömür mü gizliyor? Yüce Yaradan içimizde gizlediğimizi bilir ve imtihanlar üzerinden bize bizi gösterir. Biz de, ilişkilerimiz üzerinden kendimize bakarak aslında ne olduğumuzu anlarız. Bence sır burada. Şefkat tokatları gelmeden, kendimizi bilen bulan kullardan oluruz duasıyla..