NECMETTİN ERBAKAN’I ANLAMAK…- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi
Geçtiğimiz 27-28 Şubat 2025 günlerinde Necmettin Erbakan Üniversitesi ile KOP (Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi) tarafından Uluslararası Necmettin Erbakan Bilim, Kültür ve Kalkınma Sempozyumu düzenlendi. Yurtdışından da katılımın olduğu programda açılış ve sonrasındaki on oturumda 43 sunum yapıldı. Sunumlarda Erbakan’ın siyasi mücadelesi yanında ağır sanayi hamlesi, D-8 kurulması gibi kalkınma ve uluslararası ilişkiler konularına yer verildi.
Necmettin Erbakan (1926-2011) makine mühendisliği tahsilini İTÜ’de yaptıktan sonra döneminin en iyi araştırma merkezine sahip olan Almanya’da uzmanlığını sürdürüş, ülkeye dönüşünde Gümüş Motor adıyla milli bir şirkete ve yerli otomobil üretimine öncülük etmiştir. Hedeflerine ulaşabilmek için siyasetin gerekli olduğunu düşünerek (çevresinin de katkısıyla) Konya’dan yüksek bir oy oranıyla bağımsız milletvekili seçilmiştir. O dönemi şimdi çoğu rahmete kavuşan partinin ileri gelenleri “Skoda otomobil” örneği ile anlatırlardı. Hoca gece yarılarına kadar Konya’nın en ücra köylerinde bile millete projelerini ince detaylarına kadar anlatmaktan geri durmaz. İlk partisi Milli Nizam Partisi kapatılır, sonra Milli Selamet Partisini kurar (amblemi anahtar) ve 1980 öncesi CHP ve sona Milliyetçi Cephe hükümetlerinde Başbakan yardımcı olarak görev yapar. Sanayi hamlesi yanında kültür, eğitim, dış politikada önemli adımlar atar. 1980’de partiler kapatılır ve Hoca, siyasi yasaklılar arasına alınır. Refah Partisi birinci parti seçilince DYP ile kısa süreli koalisyon hükümeti kurulur ve D-8 Müslüman ülkeler birliği kurulur. Ama 28 Şubat Post modern darbesi ile siyasi yasaklılar listesine yeniden alınır. Ama mücadele bitmez…
Erbakan Hoca Müslüman idealinin siyasetle yapılacağı kanaatindedir. Ama kendisini hiçbir zaman “siyasal İslamcı” olarak nitelendirmemiştir. Belki bu tür bir nitelendirme Batılılara aitti ve kasıtlıydı… Zira bu tanımlama İslam’ı dar bir alana hapsetmek, Batının sömürüsünü sürdürmek demektir. Onun deyimiyle Müslümanlar dünya bilimde öncüsüdür, eğer Müslüman dünya ilim ve kültür mirasını Batıdan çekmiş olsa, Batıya bir şey kalmaz. Bu sebeple Erbakan tarihteki ilmi çalışmaları örnek vererek mesela sıfırın bulunması, teknik icatları konferanslarında sıkça dile getirmiştir. Yine büyük medeniyet kurmuş İslam devletlerini hep zikretmiştir. O’nun 29 Mayıs Fetih şölenlerinde kullandığı “Fatih örneği” olmuştur. Bu sebeple “Yeniden Büyük Türkiye” sloganını kullanmıştır.
Siyonist Basel Konferansı (1897), Yalta Konferansı (1944) gibi tarihi olaylara sıkça atıfla Filistin ve Kudüs davasının yılmaz savunucusu Erbakan, bölgedeki Siyonist planlarına karşı hep uyarıcı olmuştur.
Erbakan Hoca, Müslümanların siyasete katılmalarına çalışmıştır. Bu konuda aslında dindar ve muhafazakar çevrelerden de eleştiri eksik olmamıştır. Mesela bunlardan birisi rahmetli Nurettin Topçu’dur. Nitekim bir sunumda bu tartışmalara yer verilmiştir. Yine Erbakan özellikle seçim yapılan İslam ülkelerinde siyasi parti çalışmalarına önemli katkı sağlamıştır.
Erbakan Hoca, 1998’de siyasi yasaklı hale geldiğinde rahmetli Sabahattin Zaim hocamı bir saat dinlediğini ve ondan kanaatlerini aldığını kendisinden dinlemiştim.
Merhum Erbakan’ın kurduğu Milli Nizam Partisi (amblemi şehadet/işaret parmağı), Milli Selamet Partisi (amblemi anahtar) ve iktidar olan Refah Partisi (başak, hilal) kapatılmıştır. Ancak O hiçbir zaman devlete, partilerini kapatan adli mekanizmaya ve 28 Şubat post-modern darbesini yapsalar da askeriyeye yönelik sözler kullanmamış, taraftarlarını itidale davet etmiştir. Bu sebeple Erbakan’ı aşırı uçlarla veya terör gruplarıyla karıştırılamayacağını Batılı muarızları dahi teslim etmektedirler. Aslında Erbakan’ın bu tavrı Müslüman devletler ve topluluklar için önemli bir yönlendirmedir.
Batı kulübüne karşı, yani Avrupa Ekonomik Topluluğu (şimdiki Avrupa Birliğine) karşı İslam ülkelerinin bir araya gelmesi, Müslüman ülkeler arasında dayanışma, Müslüman ülkeler arasındaki anlaşmazlıkları kendi içerisinde çözmeye önem veren Erbakan, ülke içinde de İslam’ı esas alan kardeşliği savunmuştur. Ülke içinde de her türlü ayrımcılığa karşılık “Milli Görüş” anlayışıyla birliği savunmuştur.
Sempozyumun bir oturumunda KOP başkanı ve iki uzman kalkınma idarelerinin enerji yatırımlarına örnek olarak Huğlu SS MTAL öğrenci yurdu (Kömür-H2O) proje uygulaması ve bölgesel kalkınma projelerinde Erbakan’ın görüşlerini incelemişlerdir. Merhum Erbakan’ın 1977 DPT bütçe konuşmasında konuya bakış tarzı “tarım ve sanayinin birbirleriyle yarıştıracak entegre bir kalkınma model”dir. Hatta mevcut KOP, o dönemde KOOP olarak önerilmiştir.
Necmettin Erbakan çift kutuplu dünyada Sovyetlerin yani sosyalizmin uygulamadaki başarısızlığı tek kutuplu kapitalizmin ABD önderliğinde sömürgeliğe karşı yeni bir yol aramıştır. Onun ideali maddi kalkınmanın manevi kalkınma ile birlikte sağlanmasıdır. Bu sebeple önce ahlak ve maneviyat demiştir.
Bizim de ilk oturumda sunduğumuz konu İslam Birliğinin sağlanmasında kalkınmanın yeridir. Diğer tebliğimiz Endonezyalı Arroyan arkadaşımızla birlikte Habibi’nn Erbakan ile irtibatı, Almanya’daki birliktelikleri ve D-8 kurmaları, Endonezya’daki iktisadi kalkınma hamlesi olmuştur. Demek ki bu haliyle bile İslam Birliği hayal olmayıp önemli bir potansiyele sahiptir. Yeter ki liderlik yapılsın… Dünyanın beşten büyük olduğunu unutmamak/unutturmamak gerekir.
Sempozyum tebliğleri yazılı hale getirilip yayınlanmasıyla daha büyük bir görevi yerine getirecektir. Gelecek senelerde yeni temalarla Merhum Erbakan’ın daha iyi anlaşılması, siyasette, kalkınmada ve İslam Birliğinde yeni ufuklar açılacağı muhakkaktır. Sağlığında taraftarları kadar, karşı olanlar da farklı görüşlerini dile getirirler; kimisi yeterince aktif olmadığı, fazla konuştuğunu kimisi de hayatında anlaşılmadığını, milli bir insan olduğu, gerçekten realist ve idealist olduğu vs. Her dönem, her siyasetçi, devlet adamı kendi şartlarında değerlendirilir ve onun amaçları ile hedeflerine bakılır. Erbakan Hocayı anlamak için de zülcenaheyn olmak yani mevcut dünya şartları, bunların nasıl aşılacağı ile Allah’ın insana, özellikle de Müslümana verdiği vazifenin ne olduğunu idrak etmeyi gerektirir. O güçlü bir mühendis ve girişimci; insan haklarını, adil yönetimi savunan ve her türlü sömürüye karşı çıkan dirayetli bir siyaset adamı; adımlarını korkusuzca atan, gerektiğinde risk almaktan çekinmeyen bir devlet adamı ve Siyonistlere, Doğulu ve Batılı sömürgecilere karşı İslam’ı savunan bir dava adamıdır. Allah rahmet eylesin…
İki gün süren böyle bir programı düzenleyen Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cem Zorlu, KOP Başkanı Dr. Murat Karakoyunlu, Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Arslan ve tüm emeği geçenleri tebrik/teşekkür ederiz. Erbakan Hoca’ya kucağını açan Konya ve Konyalıları da…