NATO

Hepimizin takip ettiği üzere geçtiğimiz günlerde Litvanya da gerçekleşen NATO devlet ve hükümet başkanları zirvesi birbirinden önemli görüşmelere, siyasi ve diplomatik hamlelere şahit oldu.
Olaylara yalnızca bizim penceremizden değil Avrupa ve Dünya perspektifinden de bakmak gerek… Avrupa ve Dünya basını Türkiye’nin diplomatik zaferini kutluyor, taktir ediyor, fakat neden? Rahmetli Necmettin Erbakan Hoca; “Bir şey yapacağınızı açıkladığınız zaman; Eğer ki mevcut sol partiler itiraz ediyorsa bu iş yapılmalı, eğer ki Avrupa karşı geliyorsa kesinlikle yapılmalı, eğer bu fikre tüm dünya karşı geliyorsa, tüm olumsuzluklar göze alınıp yapılmalı” derdi. Avrupa’nın ya da Dünya’nın bizi övmesi bu perspektiften bakıldığında, üstüne düşünülmesi gereken bir mevzu haline geliyor. Ama yapılan haberlere yada devlet başkanlarının açıklamalarına bakacak olursak, övmekten çok bir kıskançlık duygusu hakim… Türkiye her zaman için; özellikle iki yıldır ekonomik anlamda ki darboğazı hariç, Dünya’nın göz bebeği olmuştur. Elbette ki yazmakta ki mahiyetim, “Almanya bizi kıskanıyor, Yok arkamızdan konuşuyorlar” falan değil elbette. Fakat Türkiye’nin Diplomaside, Dış Siyasette, Orta Doğu Politikalarında ki sözlerinin geçerliliği, son derece kuvvetli olduğunu da kabul etmek gerekiyor.
İsveç’in NATO üyeliği bence hala bir soru işareti… Her ne kadar meclise taşınılacağı ifade edilse de, karşılıklı imzalanan mutabakat metinlerine dikkat edilmediği sürece Sayın Erdoğan sözünden dönebilir ve İsveç’e karşı bir hamle daha yapabilir. Sayın Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliğine alınmasına karşı koymuş olduğu maddelerin arasına Türkiye’nin Avrupa Birliği Üyeliği de eklenmiş gibi… Bu konuda hem NATO Genel Sekreterliğinin hem Avrupa Birliğine üye Devlet Başkanlarını hem de Beyaz Sarayın NATO toplantısı öncesi açıklamalarda bulunması konuyu daha da önemli hale getiriyor. Asıl önemli olan konu ise; ABD’nin ve Avrupa’nın sözünde ne kadar duracağı… Ama şu şüphesiz ki Sayın Erdoğan Milletin iradesini yanına alarak gerekleşmeyen sözlere sirayet etmeyip, verilen sözlerin tutulmasını bekleyerek, İsveç’e yeşil ışık yakacaktır. Her ne olursa olsun, Türkiye Diplomasisi masada kazanmalı; millettin bekasını, geleceğini teminat altına almalıdır.
Kalın Selametle…