DİĞER KATEGORİLER

Müslümanların Uyanma Zamanı Gelmedi mi?

Müslümanların Uyanma Zamanı Gelmedi mi?- Hüseyin TOPTAŞ-Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

1948 yılından bu tarafa İsrail’in yayılmacı ve işgalci politikaları karşısında devamlı toprak kaybeden, dünyanın gözü önünde açıkhava hapishanesinde tutulan Filistinliler topraklarını işgalden kurtarmak, Filistin davasını zaferle taçlandırmak için mücadele veriyorlar.

7 Ekim sabahı Filistinliler adına Hamas İsrail’e karşı başlattığı hareketle Filistin davasını başka bir noktaya getirdi. Yayılmacı ve işgalci İsrail’e karşı Hamas tarafından gerçekleştirilen bu saldırı Filistin sorununu çözebilir mi yoksa Filistin sorununu içinden çıkılmaz bir duruma mı sokar?

İşgalci İsrail’in Filistin bölgesinde yaptığı gayri insani ve ahlak dışı davranışlarını, askeri ve politik operasyonlarını kabul etmek mümkün değildir. Filistin davası Müslümanların kırmızı çizgisidir ve haklı davasıdır. Haklı olan bir davada haksız konuma düşecek karar ve eylemlerden uzak durulmalıdır. Haklı davayı haksız konuma düşürmemek gerekir. Bu davanın sözde savunucuları gerçekten yaptıkları eylemler ve izledikleri politikalarla bu kırmızı çizgiye ne kadar hizmet etmektedirler sorgulamak gerekir.

Filistin üzerinde kurulan Yahudi devletine karşı zamanında gerekli tepkileri ve siyasi mücadeleleri yapmayanlar, Yahudi yayılmacılığı karşısında teşkilatsız ve ferdi tepkilerle karşı koymaya çalışmışlardır. Teşkilatlı olan azınlık güçler teşkilatsız olan kalabalıklara her zaman galip geleceğinden maalesef Müslümanların haklı davası olan Filistin, haktan ve hukuktan uzak, basiretsiz ve liyakatsiz liderlerin sayesinde gönül coğrafyamızın kanayan yarası olmuştur. 

İslam ülkeleri İsrail’e karşı birlik olamadıkları gibi kendi aralarında yıllar süren savaşlar ve BOP sonrası Arap baharı ile gelişen olaylar birçok ülkede iç savaş ve iktidar değişikliklerine sahne olmuştur. Bilerek veya bilmeyerek İslam ülkelerinde emperyalizmin hedefleri doğrultusunda hareket edenler Müslümanların yaşadıkları coğrafyaya ihanet etmişlerdir. Emperyalist ülkelerin Ortadoğu coğrafyasına asker ve silahları ile yerleşmelerinin zeminini hazırlamışlardır.  

İslam ülkelerinin başında olanlar emperyalistlerin dümen suyunda oldukları müddetçe bırakın Kudüs’ü kendi başkentlerini koruyamazlar. Koltuklarını korumak için batıdan icazet alanlar, düşmanın siyasi desteğine ihtiyaç duyanlar, ülkelerini korumak için İslam düşmanlarından silah alanlar, aldıkları silahları düşman olarak gördükleri Müslüman kardeşlerine karşı kullananlar, gerçek düşmanı unutup birbirleriyle uğraşanlar, İslam coğrafyasını kan ve gözyaşına boğan sözde Müslümanlar mukaddes olarak bildiğimiz hangi davayı savunabilirler?

Müslümanlar uyanmalı, dostunu düşmanını iyi tanımalıdır.