DİĞER KATEGORİLER

Mimarlık, Kutsallık ve Kudüs

Mimarlık, Kutsallık ve Kudüs- Armağan GÜLEÇ KORUMAZ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Mimarlık ve Kutsallık


Mitolojinin, dinler tarihinin ve felsefe tarihinin merkezinde yer alan “kutsal”, aynı zamanda mimarlık tarihiyle ilgili çalışmaların da merkezinde yer alıyor. Kutsalın cisimleşmesi, belki de en iyi mimarlık pratiği üzerinden gerçekleşiyor. Kutsal ve mimari arasındaki ilişki ve geçişi, “kutsal” kavramının düşünce dünyasından çıkarak cisimler dünyasında kendini mimarlıkla göstermesiyle anlayabilir ve açıklayabiliriz. Çünkü mimarlık, kutsalın dünya ile temasının en güçlü aktörüdür. Mimarlığın “Kutsal” ı inşa etmesi ve organizasyonu onu bu alanda referans bir disiplin haline getiriyor. Kutsal mimari, insanlık tarihinin okunmasına ve medeniyetlerin oluşmasına dair işaretleri en güçlü şekilde sunma yeteneğine sahip. Çünkü medeniyetlerin asıl mimari eserleri ve mimarlık anlayışları çoğu kez ibadet yapıları üzerinden okunuyor.

Kutsalın mimarisi zamansızdır; kutsal toplumsal bellektir, derin bir temsiliyettir.


Tarih boyunca insanoğlu kutsallığa çok önem vermiştir. Çok yakın zamanda keşfedilen oniki bin yıllık geçmişe sahip olduğu varsayılan Göbeklitepe’nin insanoğlunun ilk tapınağı olduğu yönünde kabuller tartışılıyor ve araştırılıyor. Ama elbette kutsallık zaman içinde coğrafyaya, etnik yapıya ve doğaya göre değişti. İnsanlık kutsallığı bulunduğu çevreye göre yeniden yorumladı öyle ki bu yorumlar zaman içinde din ve mezhep savaşlarının çıkmasına neden oldu.
Kutsallık mekana indirgenebilir mi tartışılır ama belli bir formu olmadığı kesin. Kutsallığın mekana yansıması ritüellerle, önemli kişilerle, hikayelerle özdeşleştirilse de aslında insanoğlunun mekana atfettiği bir değerdir. Peki aslolan mekanın kutsallığı mı yoksa kendi kutsalımız mı?

İslami kentlerde örgütlenme


İslami kentlerin örgütlenmelerinde İslami değerler ve kuralların kentin fiziki ve sosyal yapısında da var olduğu görülür. Çükü İslam dini Müslümanların yaşamını kontrol etmeyi amaçlayan bir dindir. Bu kapsamda İslam kentlerinde yerleşimlerde dini kurallar ve değerlerin önemi göze çarpar. Topoğrafya, iklim, farklı kültürel değerlere rağmen İslam kentlerinin çoğunda benzer bir fiziki yapılaşma ve karakter hakimdir. Kentlerin örgütlenmesinde temel unsurlar olarak cami, Pazar, kale, medrese, kervansaray ve surlar oluşturur. Geleneksel İsalmi kentte toplumsal yaşamın ve kentin odak noktası Camii ve ona yakın olan koğuşlanmış hayatın merkezi pazar yeridir. Kale ve saraylarda da kentin diğer yönetim birimleri ikamet eder.


İslam mimarisinin aynı zamanda taşıdığı sembolik değeri Emeviler dönemine kadar görmek zordur. Hz. Peygamberimizin ve ardından gelen dört halife dönemindeki inşa faaliyetleri sembolik arzular bakımından daha gösterisiz ve mütevazi kalmıştır. İslam mimarisinde görkem ve anıtsallık arayışının bilinçli ilk isteği Emeviler hakimiyetinde erken yedinci ve geç sekizinci yüzyılda yapılmış Kubbetu’s –Sahra ve Aksa Cami ve Şam’daki Emevi Camii sayılabilir.

Coğrafya kaderdir


Bugünkü İslam kentlerine bakıldığında geçmişteki kentleri, temel özellikleri ve dinamikleri görmemiz neredeyse imkansızdır. Mekke ve Medine’de tarih adına ne varsa yerini yeni yapılan gökdelenler almakta. Kahire’de nüfusun üçte biri gecekondularda ve tarihi mezarlarda yaşıyor. Bomba ve füzelerle harabeye dönen bir diğer kent Bağdat da aynı kaderi paylaşıyor.


Ve Kutsal kent Kudüs…Yıllardır süren savaşlar nedeniyle harabe kent haline geldi. Tarih boyunca birçok kutsal yapıya ev sahipliği yapmasından dolayı çok sayıda savaşa sahne oldu, defalarca yıkıldı ve yeniden inşa edildi.
Yavuz Sultan Selim’in 1517 yılında Osmanlı topraklarına bu kutsal şehri dahil ettikten kısa bir süre (1520) sonra Kanuni Sultan Süleyman’ın bu kentte esaslı onarım süreçlerini başlattığını ve bunlar arasında Kubbetü’s-Sahra, Mescid-i Aksânın da yer aldığı bir çok su kaynakları, çeşmeler, sebiller gibi eserler yer almıştır. 1850 tarihinde Kütahya’dan usta gönderilerek yerinde tespit ve yeni çinilerin imalatının yapıldı bilinmektedir. Müslümanlar için 3.kutsal şehir ve M.S.. 610 yılında ilk kıble olmuş bu dünya güzelliği ve Doğu Kudüs 50 yıldır işgal altında ve Orta Doğu’daki sorunların merkezinde varlık mücadelesi veriyor. Binlerce yıllık tarihi barındıran dar sokaklarla dolu Eski Kentin, Müslüman, Yahudi, Hristiyan ve Ermeni mahallelerinde kent tozla dumandan görünmüyor. Bu sokaklarda masum insanların ve sabi bebeklerin çığlıklarıyla çınlıyor.

Bugün İslami kentlerin bu durumu yürekleri derinden sızlatıyor ve İbn Haldun’un “Coğrafya Kaderdir” sözünün kentler için de geçerliliğini maalesef ki doğruluyor.