DİĞER KATEGORİLER

MESELE HAYVAN HAKLARI MI? KÖPEKLERİN- ÜREMESİNİN TEŞVİK EDİLİP EDİLMEMESİ Mİ? (2)

MESELE HAYVAN HAKLARI MI? KÖPEKLERİN- ÜREMESİNİN TEŞVİK EDİLİP EDİLMEMESİ Mİ? (2)-Adem ESEN-Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Şehirleşme ile birlikte insan-hayvan ilişkisi de değişmiştir. Bazı hayvanlar şehir hayatına uyum sağlarken bazıları şehirleri terk etmiştir. Ülkemizde sorun olan konu, bu tür hayvanlarla ilgili olmayıp daha çok köpeklerin ve kedilerin aşırı çoğalması sorunudur. Köpekler ve kediler insanlarla beraber yaşamaktadır. Ama bu birliktelik evin, sitenin içinde mi olacak? Sokak ve parklarda birliktelik nasıl sağlanacak? İstanbul’un ultra lüks semtlerinde evlerinde köpek besleyenlerden bazılarının hayvanlarını gezdirirken dışkılarını torbalara doldururken görebilirsiniz. Ama bu semtlerde kaldırımların dışkılarla dolu olduğunu görüp ayakkabınıza, pantolonunuza pislik bulaşmadan nasıl zor yürüdüğünüzü de fark edeceksiniz. Demek ki köpek besledikleri halde sokaklarda bunları gezdirirken dışkılarını buralara bırakanların sayısı diğerlerinden bir hayli fazla… Yine parkta gezinirken bir anda karşınıza tehlikeli cinsten bazı köpeklerin başıboş gezdiklerini rahatlıkla görebilirsiniz. Biraz sonra arkasından sahibinin “korkma bir şey olmaz” diye öğütlerini duyarsınız. Bunlar sahipli hayvanlar… Bir de grup gurup gezen başıboş köpekler var. Bunlar neredeyse tüm şehir merkezleri ve hatta köylerde bir hayli arttı. Mülki idare amirlerinden şikayetler çok fazla, belediyelerin şikayetleri basına yansımıyor. Sadece . Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının sosyal medyaya yansıyan ifadeleri mevcut sistemde başıboş hayvan sayısının ne kadar olduğunun bilinmediği ve çözüm getirilemediğidir. Mevcut haliyle başıboş hayvanlar hem şehirlerde hem de kırsal kesimde toplum ve birey sağılığını tehdit etiği açıktır, ölümle ve yaralanmalarla sonuçlanan örnekleri her gün yaşanmaktadır.

Köpekler konusu medeniyet anlayışını da ifade eder. Bizim medeniyetimizde hayvanın yeri doğada olması gereken konumdur. Dolayısıyla hayvan kendi doğası içinde yaşaması sağlanır. Topyekun itlafı söz konusu olamaz. Ancak odada birlikte yaşama bizim medeniyetimizde benimsenmez. Avrupa’da ise anlayış daha değişiktir. Bu anlayışta olanların zorlamaları toplum ve fert sağlığını tehdit etmektedir. Toplu yaşamanın kuralları vardır. Bu kurallara uyulduğu zaman toplumsal huzur ve refah sağlanır. Şehirlerin sokaklarında ve dağlarda, ovalarda sayılarının ne olduğu bilinmeyen başıboş köpeklere kabaca bakıldığı zaman bile, bunların süs köpeklerinden tutun, pitbul türlerine kadar çok değiştiğini görürsünüz. Bunun sebebi, geçici bir hevesle alınan köpeklerin bir süre sonra halk tabiriyle “azıtılmasıdır”.

Tabii burada hatırlatmak gereken bir husus kanun yapma tekniği ile ilgilidir. Zira kanunlar toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilmeli ve toplumu ortak yararlarda birleştirmelidir. Mecliste konu ile tartışmalar siyasi kültürün geldiği seviyesi de gösteriyor. Hatta denilebilir ki bazı siyasi partilere aşırı politize olmuş fanatik gruplar daha fazla etki yaparak konuyu ifrat ve tefrit noktalarına götürerek tam bir kutuplaşma doğurabilmektedir. Bazı kişi ve kesimlerde hayvan savunuculuğu adı altında itibar kazanma çabaları gözlemlenmektedir.

O halde sorun hayvan hakları olmayıp, köpeklerin doğal seleksiyon dışında muamele görmesidir. Bir paket hayvan yemi alıp sokağın köşesine koymak hayvan hakları savunuculuğu için yeterli değildir. İsteyen hayvanları sahiplenmeli, ancak apartman ve sitelerde kimseye zarar vermemelidir. Yakın zamanlara kadar sokakta acımasızca itlaf ne kadar yanlış ise sokak hayvanları konusunun yönetilemez hale gelmesi de o kadar yanlıştır.

Sokak hayvanları konusunun bu kadar sorunlu hale gelmesinde basın organlarında çıkan abartılı haberlerin de ciddi etkisi olmuştur. Bir kedi veya köpeğe yapılan kötü muamele sanki tüm ülkede yaşanan büyük bir problem gibi algılanınca ifrat ile tefrit arasında savrulmuştur.

Yerel yönetimler yani belediyeler mahalli müşterek hizmetleri yerine getirmekle sorumludur. Bu konu her ne kadar tüm ülkenin kırsal ve kentsel hayatını ilgilendiriyorsa da genel ilkeler dahilinde çözümü yerel yönetimler tarafından yerine getirilecektir. Meclis kanuni esasları tespit edecek, belediyeler uygulayacak ve ilgili bakanlıklar da denetim yapacaktır. Bu, idari vesayetin gereğidir. Bazı cin fikirliler(!) muhalefet partili belediye başkanlarının çıkacak yasayı uygulamakta tereddüt gösterecekleri gibi düşünceleri ortaya atıyorlar. Bir defa bu konuda bir referandum olsa, büyük oranda hem şehirlerde hem de köylerde ciddi şikayetler olduğundan halkın düzenlemeler taraftar olduğu ortaya çıkacaktır. Belediyeler her ne kadar başkanların seçildikleri partilerle anılıyorsa da, kanunlara göre yönetilir, partilerinin kararlarına göre değil… İdari vesayet yani merkezi idarenin yerel idareler ve kamu kurumu niteliğindeki meslek teşkilatları üzerindeki kontrol ve denetim yetkileri kaçınılmazdır. Mahalli idare birliklerinin, belediye birliklerinin de belediyeler kadar sorumluluk üstlenmeleri beklenir.

Hayvanlarla dünyayı ortak olarak paylaşıyoruz. Onların haklarını da gözetmek akıl ve bilgi sahibi insanın görevidir. Sokak hayvanları fert ve toplum sağlığını ciddi olarak tehdit etmektedir. Buna karşı önlem almak gerekir. Bu hususu ideolojik saplantı haline getirmek asla doğru olamaz.