Mahalli İdareler Kamu Denetçiliği (Ombudsmanlığı)- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi
Kamu denetçiliğinin (ombudsmanlık) ilk olarak 18’nci yüzyılda İsveç’te kurulduğu kabul edilmektedir. Bunlar da örneği Osmanlıdaki Şeyhülislamlık kurumundan almışlardır. Türkiye’de mahalli idarelerde “halk denetçiliği” 2004 yılında öngörülmüş olmasına rağmen bu düzenleme uygulamaya geçememiş, ulusal düzeyde 2102 yılında 6328 sayılı Kanunla “Kamu Denetçiliği Kurumu” kurulmuştur. Bu kurumuna görevi idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarına karşı inceleme, araştırma ve öneride bulunma olup, kurum hiçbir organ, makam veya kişi, kurum ve görevlilerine emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz yani tarafsızlık ve bağımsızlık ilkesine göre çalışır. Buna göre kamu denetçiliği, vatandaşı idarenin olumsuz nitelikli yönetiminden koruyan bir kurumdur. Kişinin idare ile arasındaki anlaşmazlıklarda yargıya başvurma hakkı olmakla beraber bu süreç, zaman ve masraf açısından külfetlidir. Bu sebeple kamu denetçiliği de vardır.
2004 yılında TBMM tarafından kabul edilen, 5227 sayılı “Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri Ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında Kanun”un 42’nci maddesi “Mahallî idareler halk denetçisi” konusunu düzenlemiştir. Ancak bu yasa o dönemde, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmadığından yürürlüğe girmemiştir. Aynı dönemde çıkan belediye kanununda da yer almamış ve bu konuda ayrı bir düzenleme de yapılmamıştır. Mahalli idareler de 6328 sayılı yasanın kapsamına alınmıştır. İki kanunda halk ve kamu kelimeleri kullanılmakla beraber, amaç aynıdır.
Mahalli denetçi, şehirdeki yerel yönetim kurumları ile ilgili yaşadıkları sorunları çözümlemek, kentlilerin haklarını korumak ve sürdürülebilir bir kent yönetimine faydalı olmak adına yerel yönetimin aksaklıklarının düzeltilmesini sağlamak amacıyla oluşturulan bir çözüm yeridir. Burası bir yargı değil, denetim merciidir. Böylece idarenin işlemlerinde alenilik, şeffaflık ve hesap verebilirlik gerçekleşerek masraf ve zaman kaybı yaşanmadan mahalli düzeydeki problemler çözülmektedir.
Bu kurum İngiltere’de 1974 yılından beri görev yapmaktadır. İngilizlerin mahalli idarelerinin emsal gösterilmesi demek ki boşuna değildir.
Ülkemizde merkezi yönetimde kamu denetçiliği olması, mahalli idareler için de yeterli görülmemelidir. Nitekim, kamu denetçiliği kurumuna yapılan başvurularda yerel yönetimlerin en fazla olması bunu göstermektedir. Ayrıca hem bazı resmi raporlar hem de kamuoyu anketlerinde mahalli idarelerin imar, ihale gibi konularda şikayetlerin fazla olduğu görülmektedir. 2019 yılında en fazla şikâyet başvurusu yapılan ilk on kentten dokuzu büyükşehir belediyeleri olup, bu ilk on kentin tüm kentlerin başvurularına oranı %51,64’tür. Bu veriler de büyükşehir olan kentlerin ombudsmanlık kurumuna daha çok ihtiyaç duyduğu ve ilk aşamada bu kentlere öncelik verilmesi gerektiği görüşünü destekler niteliktedir. Mahalli kamu denetçiliği oluşturulduğunda insanlar kuruma kolay ulaşabilecekleri için bu oran daha da artabilir. Aynı zamanda ulusal Kamu Denetçiliği Kurumu’nun iş yükü de azalır.
Kamu idaresinde bazı şikâyetlerin yargı yoluyla ve belli prosedürlerle yapılıyor olması hem maliyeti artırmakta hem de süreyi uzatmaktadır. Ayrınca bu uzun süreç, insanların sorunları görmemezlikten gelmesine veya olumsuz algıların meydana gelmesine yol açmaktadır. Oysa böyle bir kurum sayesinde idarenin işlemlerinde aleniyet, şeffaflık sağlanması yanında önemli bir kontrol mekanizması da gelmiş olacaktır.