KUŞATMA YA DA ATEŞ ÇEMBERİ İÇİNDE SEÇİM- Behçet BÜYÜKGÖKMEN- Yeni Meram Gazetesi
Doludizgin seçime giderken kimsenin gözü küresel düzeyde yaşanan jeopolitik gelişmeleri görmüyor. Oysa SSCB’nin sahneden çekilip çift kutuplu dünya düzeninin ortadan kalkması ile başlayan küresel belirsizlik azgın ve arsız hegomon ABD’nin hoyrat ve haydutça davranışları sonucu büyük bir savaş veya kapışmayı kapının önüne kadar getirdi. Yani savaşın kapıdan içeri girmesi hiç olmadığı kadar yakın görünüyor.
Bugün bölgesel kimi kapışmalarla birlikte özellikle Ukrayna/Rusya savaşını ele alırsak bir büyük kapışmanın adeta demosunun oynatıldığını görürüz. Rus liderliğinin Ukrayna'daki savaşa işaretle "bu bir Rus/Ukrayna savaşı değildir, biz NATO ile savaşıyoruz " şeklinde açıklamalar yapması büyük kapışmaya çok yakın olduğumuz savını güçlendirici bir gelişme olarak okunmalıdır.
Burada yeri gelmişken bir gerçeğin altını çizmemiz gerekiyor. Herkes bilir ki NATO demek ABD demektir. ABD NATO üzerinden bütün savaşları kendi coğrafyasından uzak tutmayı hedefler ve bugüne kadar bunu büyük ölçüde başarmıştır.
O zaman Finlandiya'nın üyeliği ile durmadan genişleyen /NATO/ ABD çıkarlarına uygun olarak büyük bir kuşatmayı tamamlamak üzeredir.
Baltık'tan başlayıp Dedeağaç ve Girit'e kadar oluşturulan üsleri ve buradaki askeri varlığı dikkate alırsanız bir büyük hattın çekilmiş olduğunu görürsünüz.
Bahsettiğimiz kuşatmanın özellikle ülkemiz açısından oluşturduğu jeopolitik risk bizim için bir alarm seviyesini işaret etmektedir.
Son zamanlarda Pentagon'un Güney Kıbrıs'ta sergilediği kışkırtıcı askeri destek tavırları ve daha vahim ve endişe verici olarak Suriye'nin kuzeyinde namlusu Türkiye'ye çevrilmiş büyük bir terörist unsurun bizzat ABD Genel Kurmay Başkanı ve CENTCOM komutanı tarafından ziyaret edilip yüreklendirilmeye çalışılması karşı karşıya olduğumuz tehdidi gün gibi açık etmektedir.
Andığım kuşatmayı ifade etmek anlamında daha fazla gösterge sunmak mümkün olmakla birlikte ben yazının hacmini büyütmemek için bundan vazgeçiyorum. Buna rağmen ifade etmek zorunda olduğum şey, haydut hegomon ABD'nin böyle bir kapışmaya ve buna bağlı olarak böyle bir kuşatmaya neden ihtiyaç duyduğudur.
Jeopoşitik güç dengelerini iyi izleyen uzmanlar küresel güç dengesinin hızla Atlantik ittifakının aleyhine Avrasyan lehine değişmekte olduğu konusunda neredeyse fikir birliği içindedirler. (Çin/ Hindistan/ Rusya diye okuyun)
Bu aynı zamanda ABD ve Atlantik ittifakı için kabus senaryosu yazmak anlamına gelmektedir. ABD NATO üzerinden Avrupa'daki gücünü tahkim etmiş olmasına rağmen Asya/Pasifik bölgesinde olası bir kapışmada küresel hegomon olma vasfını yitirme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Hatta biraz abartılı ifade ile bir kapışmada neredeyse hiç şansı yoktur.
Bütün göstergeler ABD'nin küresel hegomonyasını /ki bu onun için bir tür beka sorunudur/ sürdürebilmesi için Avrasya güçleri ile kapışmasının kaçınılmaz olduğunu işaret ediyor. Zaten Pentagon'un attığı akıldışı adımlar /Rusya'ya verilen sözlere rağmen NATO’nun bu ülkeyi kuşatacak şekilde pervasızca genişlemesi. Türkiye gibi bir müttefiğe rağmen Suriye'nin kuzeyinde terör gruplarını silahlandırıp eğitmesi kol kanat germesi, Yunanistan'ı üslerle doldurup bir cephe ülke haline getirmesi gibi/ bu zorunluluğun yansıması olarak görülmelidir.
Daha fazla uzatmamak ve sabrınızı zorlamamak için sonuç yerine bir kaç cümle kurmak istiyorum.
Küresel konjonktür (özellikle Atlantik ittifakı daha doğrusu ABD) için ikinci dünya savaşı öncesi durumu hatırlatmaktadır. Büyük bir savaş olmadan yeni bir uluslararası sistemin ve güç dengesinin kurulması ihtimali her geçen gün azalmaktadır. Jeostratejik konumu nedeniyle Türkiye risklerin ve tehditlerin merkezinde bulunuyor. Ve ne yazık ki, gözü dönmüş küresel haydut ABD tarafından kuşatılıyor. (bu bir şaka değil, komplo teorisi hiç değil) kontrolünden çıkmış veya yeteri kadar istenileni yapmayan bir Türkiye ABD açısından katlanılamazdır. Dünyanın en kritik coğrafyasını tutmuş bu ülke mutlaka hizaya getirilmeli ve terbiye edilmelidir. 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü tam olarak bu amaca yönelikti ve ABD büyük bir hezimete uğradı. Ama onlar asla vazgeçmek niyetinde değildirler. Hala elleri Türkiye'nin içindedir.
İşte yüzyıllık tarihimizin en önemli seçimine bu koşullarda gidiyoruz.
Varın ne yapacağınıza neyi seçeceğinize siz karar verin.
**
BİRAZ GÜLÜMSEYİN DİYE BİR KILIÇDAROĞLU KLASİĞİ İLE yazıyı bitiriyorum.
EVLİ MİSİN? BEKAR MISIN? AÇIK MISIN? KAPALI MISIN? ÇOCUK YAPACAK MISIN? YAPMAYACAK MISIN? İKİZLER BURCU MUSUN?
14 Mayıs'tan sonra bu sorular tarihe karışacak. Bay Kemal SORULMAYACAK SORULAR KANUNU ÇIKARTACAK, HERKESİN CUMHURBAŞKANI OLACAK..
Evet bu da şaka değil, Kılıçdaroğlu'nun kendi twitter hesabından kendi sesi ile yaptığı paylaşım.