DİĞER KATEGORİLER

Kur’an’dan Rahmet Esintileri: Yirmi Dördüncü Cüz (1)

Kur’an’dan Rahmet Esintileri: Yirmi Dördüncü Cüz (1)- Hüseyin TOPTAŞ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6
“Sizler kitabı okuduğunuz halde insanlara iyiliği emredip kendinizi unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?” (Bakara 44) Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur “(Ey Muhammed!) Biz sana Kitab’ı (Kur’an’ı) insanlar için, hak olarak indirdik. Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de saparsa, ancak kendi aleyhine sapar. Sen onlara vekil değilsin.” (1) İnsanların ecellerini belirleyen Allah’tır “Allah, (ölen) insanların ruhlarını öldüklerinde, ölmeyenlerinkini de uykularında alır. Ölümüne hükmettiklerinin ruhlarını tutar, diğerlerini belli bir süreye (ömürlerinin sonuna) kadar bırakır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (2) İnsanların ecellerini belirleyen Allah'tır. Uyuyan insanları belli bir zaman kadar tutan da insanlara, uyurken, ölmemekle beraber bir tür ölüm hali yaşatan da O'dur. Uyku halindeki insanın eceli gelmişse, onun canını alır; O da bir daha uyanamaz. Eceli gelmeyen insanın canını ise serbest bırakır: o da yeniden uyanır. Yani bütün insanların canları hem uyanıklık hem de uyku halinde O'nun elindedir. Şefaat tamamen Allah'ın elindedir “Yoksa Allah’tan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki: “Hiçbir şeye güçleri yetmese ve düşünemiyor olsalar da mı?” De ki: “Şefaat tümüyle Allah’a aittir. Göklerin ve yerin hükümranlığı O’nundur. Sonra yalnız O’na döndürüleceksiniz.” “ (3) Şefaat tamamen Allah'ın elindedir. Dilediği kimse için "yine kendisinin" dilediği kimseye şefaat izni verecek olan da O'dur. Ölmüş veya yaşamakta olan şahsiyetleri ki onların kendilerini kurtarıp kurtaramayacakları da meçhuldür, şefaatçi olarak görüp onlara bağlanmak, onlar vasıtası ile günahlardan kurtulup cennete girme garantisi almak saçmalıktan başka bir şey değildir. Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin “De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (4) Keşke dünyaya bir dönüş daha olsa dememek için “Azap size gelmeden önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun. Sonra size yardım edilmez. Farkında olmadan azap size ansızın gelmeden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun ki, kişi, “Allah’ın yanında, işlediğim kusurlardan dolayı vay hâlime! Gerçekten ben alay edenlerden idim” demesin. Yahut, “Allah beni doğru yola iletseydi, elbette O’na karşı gelmekten sakınanlardan olurdum” demesin. Yahut azabı gördüğünde, “Keşke benim için dünyaya bir dönüş daha olsa da iyilik yapanlardan olsam” demesin. (Allah, şöyle diyecek:) “Hayır, öyle değil! Âyetlerim sana geldi de sen onları yalanladın, büyüklük tasladın ve inkârcılardan oldun.” Kıyamet günü Allah’a karşı yalan söyleyenleri görürsün, yüzleri kapkara kesilmiştir. Büyüklük taslayanlar için cehennemde bir yer mi yok!? Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları başarıları sebebiyle kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz. Onlar üzülmezler de.” (5) Sûr’a üflendiği zaman Mümin ve inkar edenlerin durumu “Sûr’a üflenir ve Allah’ın dilediği kimseler dışında göklerdeki herkes ve yerdeki herkes ölür. Sonra ona bir daha üflenir, bir de bakarsın onlar kalkmış bekliyorlar. Yeryüzü, Rabbinin nuruyla aydınlanır. Kitap (amel defterleri) ortaya konur. Peygamberler ve şahitler getirilir ve haksızlığa uğratılmaksızın aralarında adaletle hüküm verilir. Herkese yaptığının karşılığı tam olarak verilir. Allah, onların yaptıklarını en iyi bilendir. İnkâr edenler grup grup cehenneme sevk edilirler. Cehenneme vardıklarında oranın kapıları açılır ve cehennem bekçileri onlara şöyle derler: “Size içinizden, Rabbinizin âyetlerini size okuyan ve bu gününüze kavuşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?” Onlar da, “Evet geldi” derler. Fakat inkârcılar hakkında azap sözü gerçekleşmiştir. Onlara şöyle denir: “İçinde ebedî kalmak üzere cehennemin kapılarından girin. Büyüklük taslayanların kalacağı yer ne kötüdür!” Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler. Cennete vardıklarında oranın kapıları açılır ve cennet bekçileri onlara şöyle der: “Size selâm olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi ebedî kalmak üzere buraya girin.” Onlar şöyle derler: “Hamd, bize olan vaadini gerçekleştiren ve bizi cennetten dilediğimiz yere konmak üzere bu yurda varis kılan Allah’a mahsustur. Salih amel işleyenlerin mükâfatı ne güzelmiş!”” (6) Cehennem bekçilerinin, oraya getirilenlere soracakları soruya dair kınama mahiyetindeki ifadeler, aslında bu dünyada henüz ellerinde fırsat bulunanlar için dolaylı bir uyarı maksadı taşımaktadır. Buna karşılık cennet bekçilerinin oraya gelenlere söyleyecekleri güzel sözler ve iltifatlar ile bunun ardından cennete girenlerin, rablerine karşı minnetlerini dile getiren mutluluk dolu sözleri de aslında yine bu dünyada yaşayanları imana ve takvâ çizgisinde bulunmaya, Allah’ın rızasına uygun işler yapmaya teşvik etmektedir. Allah'a, dindar ve ihlâslı olarak dua edin “Haydi, kâfirlerin hoşuna gitmese de Allah'a, Allah için dindar ve ihlâslı olarak dua edin!” (7) “Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir. Allah, hak ve adâletle hükmeder. Allah’tan başka taptıkları ise hiçbir hükümde bulunamazlar. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. Onlar yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar, kendilerinden daha güçlü ve yeryüzündeki eserleri daha üstündü. Böyle iken Allah, günahları sebebiyle onları yakaladı. Onları Allah’ın azabından koruyacak hiç kimse olmadı. Bunun sebebi şu idi: Peygamberleri onlara apaçık mucizeler getiriyorlardı da onlar inkâr ediyorlardı. Bu yüzden Allah da onları yakalayıverdi. Şüphesiz O, güçlüdür, cezası da çok şiddetlidir.” (8) Büyüklük taslayanın kalbi mühürlenir “Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı halde Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenler gerek Allah yanında, gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır. Allah, büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler.” (9) Kur’an’ı anlamak ve onunla amel etmek temennisi ile… ----- 1) Zümer 41 2) Zümer 42 3) Zümer 43-44 4) Zümer 53 5) Zümer 54-61 6) Zümer 68-74 7) Mü’min 14 8) Mü’min 19-22 9) Mü’min 35