DİĞER KATEGORİLER

KUANTUM SIÇRAMA/PERDE 3

KUANTUM SIÇRAMA/PERDE 3- Behçet BÜYÜKGÖKMEN- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Risk ve fırsat sözcüklerini eş anlamlı kullansak acaba dilbilimciler ne derler. Muhtemelen olmaz öyle şey icad çıkarma diye uyarırlar diye düşünüyorum. Ama ben dilbilimcilerin hoşgörüsüne sığınarak bu iki sözcüğü eşanlamlı kullanmak istiyorum. Zira tarihin acayip akışı içinde yaşamakta olduğumuz günler böyle düşünmemi zorunlu kılıyor.

Bu köşede üç haftadır jeopolitik riskler ve küresel oyun hakkında Suriye sahnesinde perdelenen oyunu yazmaya çalışıyorum.
Olanı biteni medya organlarından an be an takip ediyorsunuz. (takip edemiyorsunuz mu demeliydim. Olağanüstü hızlı çünkü)
Geçen hafta burada yayınlanan "Sahne Suriye/perde 2" başlıklı yazıda daha ziyade kaybedenleri ele almıştım. Bir duyarlı okur, neden kendi devletimizin neler yaptığını görmezden geldiğimi şikayet etmiş. İlgisi için teşekkür ederim. Bu yazıda elimden gediğince Türk devlet aklının, Türk devlet sistematiğinin neyin peşinde olduğunu sahadaki gelişmelere bakarak, olan biteni, olmakta olanı, olası oluşları gözlemeye çalışarak ele almaya çalışacağım.
Hemen başta belirteyim ki, benim hiç kimsenin ayranını kabartmaya, mehter marşı ile coşku vermeye niyetim yok. Öyle bir derdim de yok. Buna karşılık şu güzel memlekete, gariban millete tırnak ucu kadar bir iyilik dokunma ihtimali karşısında bile gavurlar gibi üzülen, temennilerini analiz adı altında rezil felaket senaryolarına dönüştürerek anlatmaya çalışan mübtezellere de yazıklar olsun diyorum. Geçtik.
Bugün "perde 3" anlatmaya çalışırken dikkatinizi birkaç hususa çekmek istiyorum.
15 Temmuz melun darbe teşebbüsünün bertaraf edilmesinden çok kısa bir süre sonra Suriye'nin kuzeyinde kısa aralıklarla peş peşe icra edilen üç harekata bakınız. Seçilen harekat bölgeleri ve her bir harekata verilen isimler. İlginçtir.
İlk harekat, "Fırat kalkanı" bu çok açık Nil'den Fırat'a arz-ı mev'ud hayali kuranlara karşı bir kalkandır. Nitekim o günlerde yazdığım bir yazıda bu harekat ile ütopik/hayalci siyonistlerin arz-ı mev'ud hayallerine tarihi bir darbenin indirildiğini ve orta vadede bizzat siyonist olmayan Yahudiler tarafından siyonist rejimin alaşağı edileceğini ifade etmiştim. Hala aynı fikirdeyim.
İkinci harekat, "Barış Pınarı"dır. Bu barış ve kardeşlik temelli yeni bir dünya arzusunun ete kemiğe bürünme adımıdır.
Üçüncü harekat, "Zeytin Dalı" barış ve kardeşlik temelli yeni dünya için herkese uzatılan bir barış elidir. Sahada kendini kanıtlamış, güçlü bir barış eli.
İşte Türk devlet aklının bugün yaptıklarını anlamak için dün ne yaptığına bakmak lazım. Elbette şunu vurgulamam gerekiyor. Bu kadar anlam yüklediğim bu harekatlar neden 15 Temmuz dan sonra yapılabildi? Bunun net cevabı iç cephede Atlantikçi hainlerin tepelenmiş/temizlenmiş olmasıdır.
Hem meramımı anlatmak hem de sözü çok uzatmamak adına bu köşede yaklaşık 18 ay önce yayınlanan bir yazımdan küçük alıntı yapacağım.
***
13 Haziran 2023 tarihli TURKLER GELİYOR başlıklı yazıdan.
"Türk devlet aklı etki ve nüfuz alanını yakın coğrafyasından başlayarak sistematik bir şekilde genişletmeye başladı. Bunun jeopolitik ve bir cihetten teopolitik imkanları zaten mevcut bulunuyor. Son hegomon ABD’nin bir şekilde boşaltmak zorunda kaldığı coğrafi alanlar bize tarihi bir fırsat sunuyor diyebiliriz. Yani bu açıdan bakıldığında da konjonktür oldukça elverişli görünüyor.

Amerika'nın başını çektiği Atlantik sistemi bir başka deyişle Anglo-Sakson uygarlık elindeki kan, bütün bedenini kaplamış necaset (pislik) ile yorgun ve bitap düşmüş durumdadır ve kaçınılmaz akıbetine doğru sürüklenmektedir.
İşte bu nedenlerle Türkler'in temsil edebileceği değerler sistemi önümüzdeki yüzyılda büyük bir medeniyet yürüyüşüne çıkabilir. Yeni yüzyılın paradigması insani erdemler ve merhamet üzerine inşa edilecek. Bence bunun bütün işaretleri mevcuttur.(bir hususu önemine binaen tekrar belirtmem gerekiyor. Ben Türkler derken bir ırktan, etnisiteden söz etmiyorum. Bir misyondan söz ediyorum)
Horasan (güneşin yükseldiği yer) yeniden tarih sahnesine çıkacak. En azından ben öyle umuyorum.
Yeni hükümete, özellikle savunma, dışişleri ve istihbarat kadrolarına bir de bu gözle bakmak gerekir diye düşünüyorum."
***
Bitirirken, yazının başlığı neden "Kuantum Sıçrama " hususuna da açıklık getirmeye çalışayım.
Tarihin akışı içinde öyle bir an geldi ki, risk ve fırsat sözcükleri hiç bu kadar eşanlamlı olmadı.
Türkiye Yüzyılı için gereken kuantum sıçramanın ihtimal/fırsat/imkan denklemi büyük bir risk le birlikte ortaya çıktı. Suriye de baş döndürücü hızla gelişmeler yaşanırken gecenin ilerleyen saatlerinde haber kanalları yayın akışını keserek canlı bağlantı ile bir başka gelişmeyi duyurmaya başladılar.
Anadolu Ajansı nın geçtiği haber şuydu.

Etiyopya-Somali Ankara bildirisinde taraflar, görüş ayrılıkları ve tartışmalı meselelerden vazgeçip geride bırakma ve ortak refah doğrultusunda işbirliği içerisinde kararlılıkla ilerleme konusunda mutabık kaldığını duyurdu.

Başbakan Ahmed, Somali Cumhurbaşkanı Mahmud'a da toplantıyı "kazan kazan yaklaşımıyla sonlandırdığı için" teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iki ülke liderini iki yanına alarak yaptığı basın toplantısında Etyiopya Başbakanın samimi olarak kurduğu bu cümle benim anlatmaya çalıştığım şeyin özeti gibidir. Kazan/kazan…

Bu bir hakimiyet/fetih/ hegomonya/sömürme/ülkeleri ve servetleri ele geçirme arzusu/ideali/hayali değil, bilakis adil ve özgür bir dünya önerisidir.