DİĞER KATEGORİLER

KOPSUN KIYAMET…

KOPSUN KIYAMET…- Muhammet GÜMÜŞ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Öyle bir zaman içinde yaşıyoruz ki kimi zaman anlamlandırmak veya yorumlamak pek mümkün olmuyor.
Gece ile gündüz arasında dahi o kadar çok gelişme oluyor ki sabah gözümüzü açtığımız dünya, gece bıraktığımız dünya mı diye sorguluyoruz.
Yaşadığımız coğrafyada birçok olay, hadise zuhur ediyor. Neler neler duyuyor ve görüyoruz.
Bırakın yaşanmışlığı düşüncesine dahi akıl sır ermeyen olayları toplumda icra olarak görmek adeta insanlığı sorgulatacak türden oluyor.
Biliyorsunuz, Diyarbakır’da yaşanan Narin olayına hepiniz şahitsiniz. Sosyal medya, televizyon programları, gazeteler, haberler derken oturmaların konusu dahi olayın iç yüzü, nasıl oldu, kim yaptı, katili kim çıkacak vs. vs.…
Daha Narin olayının şokunu yaşarken bir kahreden haberde Tekirdağ’da cinsel istismara maruz bırakılan 2 yaşındaki bebekten geldi. Anne, üvey baba ve iki komşu çocuğunun da aralarında bulunduğu 5 şüphelinin tutuklandığı bu olayın içeriği de “Allah kahretsin, belanızı versin” bedduasını yüksek sesle söyletecek türden oldu.
Tıpkı Narin olayındaki gibi…
Güncelde bu iki konu sıcaklığını korurken geçmişte de böyle olayların haberlerini okumuş ve o dönem de kahırlar, lanetler söylemişsinizdir.
Ancak zaman içinde suçlular cezasını alırken kurban edilenler ahirete uçtu ve unutuldu.
Ben gündemdeki olayların magazin boyutunda olmayacağım. Kim yaptı, nasıl yaptı, neden yaptı vs. vs. gibi detayları zaten güvenlik güçleri en titiz şekilde ince eleyip sıkı dokuyarak araştırıp yargının önüne sunacak. Elbette cani suçlular cezalarına alacak. Bu her kim olursa olsun acınmayacak.
Burada benim altını çizmek istediğim konu bu olayların artması ve insanların hayatlarından bıkarak ölülere gıpta etmesi boyutudur.
Yani bu tür olayları gördükçe insanın yerin altına giresi geliyor.
Kıyamet alametlerinden biri de bu değil midir zaten?
İnsanlar yer üzerinde yürürken yaşanan olaylar ve hayatlarındaki yaşam sevinçlerini yitirmelerinden dolayı toprağın altında yatanlara gıpta edip oraya girmek istemeleri günümüzde çok duyduğumuz söylemlerden biri haline gelmiştir.
İncelediğim kaynaklardan yola çıkarak Hadis şerhleriyle “fiten” ve “melâhim” türü kitaplarda kıyamet alâmetleri hakkında çeşitli rivayetler Peygamberimize atfedilir. Bu rivayetlerde ahlâkî bozuluşa, dinî-içtimaî hadiselere ve tabiat olaylarına ilişkin oldukça ayrıntılı bilgilere yer verilir.
Bunların içinde konuyla alakalı bölümleri görmek mümkün zaten. Dolayısıyla buradan yola çıkarak toplumsal ahlaki değerlerimizi yeniden sorgulamamız ve doğrusuna ulaşarak buna göre yaşamamız gerekiyor.
Jenerasyon değişimleri artık o aşamaya gelmiş ki ahlaki dejenerasyon da beraberinde gelmiş. Geçmiş dönemlerde insanlar çocuğunu mahallenin ucunda yer alan komşuya güvenle emanet edip işine gücüne giderken günümüzde artık bırakın komşuyu, akrabaya dahi emanet edilemez hale geldi. Hatta akrabayı da geçtim anne babaya, baba ise anneye dahi güven duygusunu yitirir hale geldi.
Bakın Narin olayına, bakın Tekirdağ’daki 2 yaşındaki bebek olayına ve geçmişte yaşanan minik bedenler üzerindeki olaylara başrollerde anne, baba, üvey baba, abi, kardeş, amca vs.
Yazıklar olsun bizlere, yazıklar olsun insanlığımıza. Bu olayları gerçekleştirenlere lanetler olurken bize de yazıklar oluyor.
Minicik bedenlerin maruz kaldığı bu olaylar da hala bizi bize getirmiyorsa hala bu olaylar yaşanıyorsa yazıklar olsun bizlere.
O minik bedenler, büyüklüğü yaşamayı öğrenemedi ancak biz de öğrenemedik insan olmayı.
İnsan, ailesine güvenmez ise kime güvenecek Allah aşkına...
Oysa yabancılara güvenmeyin, diyen anne babalarımız değil miydi, şimdi minik bedenler nasıl güvenecek annesine babasına, amcasına, abisine kardeşine?…
Nasıl bir toplum olduk, minicik çocuklara nefes aldırmıyoruz. Nasıl insanlar olduk da minik bedenlerin canına, namusuna göz uzatır olduk.
Gelemiyorsak bu kadar rezilliğin kepazeliğin caniliğin üzerinden o zaman “KOPSUN KIYAMET” demekten başka bir şey kalmıyor zaten.