DİĞER KATEGORİLER

KİTAP TANITIMI: “ÇİN KUŞAK YOL İNİSİYATİFİ TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI TİCARETİNE ETKİSİ”

KİTAP TANITIMI: “ÇİN KUŞAK YOL İNİSİYATİFİ TÜRKİYE’NİN ULUSLARARASI TİCARETİNE ETKİSİ”- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6
Tarihte en uzun ve en eski ticaret yolu özelliğine sahip olan “İpek Yolu” günümüzde Çin tarafından Kuşak Yol İnisiyatifi ile proje haline getirildi. Kuşak Yol İnisiyatifi adlı projeyi, Çin devlet başkanı 2013 yılında ilan etti. Yukarıdaki başlığı taşıyan çalışmanın editörlüğünü Dr. Tuğçenur E. Furtana’nın yapmıştır. Her biri farklı yazar tarafından kaleme alınan 9 bölümden oluşan 176 sayfalık bu kitap Avrasya Stratejik Araştırma Merkezi yayınları arasında geçtiğimiz hafta yayınlanmıştır. Emeği geçenleri tebrik ederim. Kitapta dikkati çeken hususları şöyle sıralayabiliriz: Kuşak Yol İnisiyatifi iki kısımdan oluşuyor: 1- Karayolu ve demiryolundan oluşan İpek Yolu Ekonomik Kuşağı. 2-Deniz İpek Yolu. Bu proje dünya nüfusunun %60’sını kapsamakta ve 65 ülkeyi içine almaktadır. Başlangıçta Uygur Türk bölgesi ile Avrupa-Asya geçişindeki Türkiye projenin en stratejik kısmıdır. Böylece Çin’de düzenlenen tek ihracat belgesi ile konteynır açılmadan hedef limana veya piyasaya nakledilebilecektir. Çin malları kısa sürede daha ucuz biçimde piyasalara giriş yapacaktır. Deniz İpek Yolu Çin’in doğusunda başlıyor: Singapur, Myanmar, Sri Lanka, Bangladeş Pakistan, Süveyş kanalıyla Akdeniz’e, diğer yandan Kenya ve diğer Afrika ülkelerine uzanıyor. Bu hatta pek çok limanda ve geçitte düzenleme projeleri yapılmaktadır. Avrupa’da her on limandan birinin Çin tarafından kontrol edildiği ifade edilmektedir. (s.49) Pakistan’ın Gwadar, Sri Lanka’nın Yunanistan’ın Pire limanları Çinlileri tarafından işletilmekte, Türkiye’de Pendik Kumport limanı üzerinde Çinliler çalışmaktadırlar. Bir yazar bu projeyi, Washinton’un Büyük Ortadoğu Projesine karşılık Çin ve Rusya’nın önderliğinde Büyük Asya Projesi olarak tanımlamaktadır. (s.70) İkinci dünya savaşından sonra ABD, Marshall yardımlarıyla Avrupa’yı ayağa kaldırılmışken, Çin “bir kuşak bir yol projesi” ile ülkelere kredi vermektedir. Bu sebeple “Çin rüyası Çin ırkının büyük dirilişi” şeklinde ifade edilmektedir. (s.117) Demir İpek yolunun bir kısmı kuzeyde Moskova üzerinden (Şiyan’dan Duisburg’a tren 12-13 günde gidiyor), ortada ise Orta Asya ülkeleri ile Hazar Denizi geçişi, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye’den Avrupa’ya uzanmaktadır. Bu hat toplam 12.251 km olup ulaşım 10 günde tamamlanmakta ve tek irsaliye kullanılmaktadır. Çin, önceliği bu hatta vermiştir. Toplam ticaretinin beşte biri bu hatta yapılmaktadır. Altyapının tamamlanmasıyla bu hatta yıllık 1000 tren geçişi (bir tren katarında 42 tırın taşıyacağı 850 m. uzunluğunda yük var) planlanmaktadır. Zira tren yolu karayoluna göre on kat daha yük taşımaya elverişlidir. Deniz yolu ise tren yoluna göre 83 kat daha fazla avantajlıdır. Yazarlar, projenin olumlu yönleri şöyle belirtirler: yüksek teknolojili üretim politikası Türkiye’nin yatırım cazibesini artıracak, Çin’le birlikte Türkiye’de teknolojik gelişme artacak, Türkiye’nin lojistik merkez olması yeni bakış açısı getirecek, Pazar güçleri birleşecek vs. (s.78) Buna karşılık projenin Türkiye açısından olumsuz yanlarına da dikkat çekilmektedir. (s.28) Küresel güç olmak isteyen Çin, Türkiye’de yasal yollarla vatandaşlık alarak gelecekte bir tehdit oluşturma ihtimali ortaya çıkacaktır. Çin elindeki devasa dolar rezervlerini, bu projenin altyapısını yapmak için ülkeler kredi olarak vermektedir. Bu krediler, IMF gibi usul bakımından şartları fazla olmadığından ülkelere borçlanma kolaylığı sağlamaktadır. Buna yeni Çin tipi sömürgecilik denilmektedir. Bu projenin Çin’e finansman bağımlılığını artıracak ve küresel güç haline gelecek bu ülkenin hegemonya potansiyelini taşıdığı belirtilmektedir. Borçlanan ülkelerin Çin’in boyunduruğuna girme ihtimalini de artırmaktadır. Nitekim bunun açık örneği 200’den fazla proje uygulayan Pakistan’da görülmüştür. (s.87) Dolayısıyla projeye sadece iktisadi açıdan yaklaşmak doğru olmayıp siyasi ve kültürel açıdan da yaklaşmak gerekir. Üstelik Uygur Türklerinin içinde bulundukları çok zor şartlar ve burada Çin devletinin uyguladığı baskıcı politikalara da dikkat çekilmektedir. Sakıncaları yüzünden Malezya projeyi iptal etmiştir. (s.93) Böylece bazı yazarlar, Türkiye’nin Çin lehine gelişen ticaret savaşından zararla çıkması ve bu ülkeye artan borç bağımlılığı oluşması üzerinde durmaktadırlar. Türkiye Çin iktisadi ilişkilerine bakıldığında; son on yılda Türkiye’nin 19,5 milyar (ABD Doları) ihracatına karşılık bu ülkeden 195,5 Dolarlık ithalatı olmuştur. Yani her yıl yaklaşık 20-25 milyar Dolarlık dış ticaret açığı verilmektedir. Burada bir tespit de yapılmıştır: “Maalesef işadamlarımız Çin’e ne satabiliriz? Yerine “Çin’den ucuza alıp, Türkiye’de ne satabiliriz?” diyerek hareket etmektedirler.” (s.114) Bu da yerli üretimi kısıtlayan ve ülke içinde üretilebilecek ürünleri bile ucuza alma bahanesiyle ithalatı artıran, sonuçta ekonomimize ciddi darbe vuran bir zihniyettir. Bunun yerine, “nasıl rekabet edelim de, gelirimizi artıralım” olmalıdır. Ülkemizdeki küçük üreticiler bu projeden ciddi olarak etkilenecektir. Çin yönetimi, kendi projelerinde Çinli işçi çalıştırılması ve kendi malzemelerinin kullanılmasında ısrar etmektedir. Çin projeyi gerçekleştirmek için Asya Kalkınma Bankasını da kurmuştur. Çin ekonomisinin bu yıl küçülmesi ancak gelecek yıllarda %6-7 oranında büyümesi tahmin edilmektedir. ABD ve Almanya’nın %20’ler civarında küçüleceği göz önüne alındığında Çin’in avantajı açıkça gözükmektedir. Çin’in önder olduğu Şanghay beşlisi ile Orta Asya ülkeleri ve Rusya ile işbirliği geliştirilmesi yönünde adımlar atılmıştır. Beşli; Çin, Rusya, Kırgızistan, Tacikistan ve Kazakistan olup, daha sonra Özbekistan, Pakistan ve Hindistan da katılmıştır. Ülkemizde Kuşak Yol İnisiyatifi siyasi alanda bir trenin Halkalı istasyonundan ne zaman kalktığı gibi basit polemikler arasında kayboluyor. Oysa dünyada hem Doğu’da hem Batı’da ciddi arayışlar var. “Biz ne yapıyoruz, ne yapmalıyız ve nasıl yapmalıyız?” sorularına cevap veren akademik, resmi ve sektörel çalışmalar ve araştırmalarla bu arayışlar rasyonel temellere oturabilir. Yukarıdaki çalışma bu açıdan zamanlama bakımından da uygun olmuş, emeği geçenlere tekrar teşekkür ederim.