KAYBOLAN RUHUMUZU NEREDE BULURUZ?- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi
Kıymetli dostlar, dijital çağa girdiğimiz andan itibaren gerçekten hayatımızın konfor alanı çoğalacak ve mutlu olacağımızı sanıyorduk.
Enteresan olan o ki;
-Eşyalar çoğalıyor ama ihtiyaçlarımız bitmiyor.
-Ulaşım hızlanıyor ama hiç bir yere yetişemiyoruz.
-Hastaneler artıyor ama hastalıklardan kurtulamıyoruz.
-Adalet sarayları yapılıyor ama adalete hasret kalıyoruz.
Bu denklemde bir yanlışlık yok mu? Evde otursanız da dışarıda çalışsanız da zaman hiçbirimize yetmiyor, yetmeyecek de! Çünkü ruhumuzu kaybettik...
Peki ruhu kaybetmek ne demek? Aslında ruhu kaybetmek; Kur’an’ı ifade ile “ Biz insanı yaratırken ruhumuzdan üfledik” diyor Rabb’imiz. Yani insan formunda olan herkes Allah’ın ruhundan bir parça taşıyor. Hani son zamanlarda sıkça duyduğunuz Allah’a ulaşmak öze ulaşmak deyimleri vardır ya.
Asıl önemli soru biz neyi ne zaman kaybettik ki şimdi onu arayıp bulmak için gayret edelim. Tekrar ayete dönecek olursak Allah’ın ruhundan bir parça taşıyan insan aslında bu materyal dünyanın meşakkati ile kendinde olan Cevheri hazineyi özü yani ruhla Allah’la olan bağlantısını unuttu, kaybetti. Ruhu kaybetmek demek; Allah ile olan bağlantıyı kaybetmek demek..
Peki bu bağlantıyı yeniden bismillah deyip niyet edip nereden başlayacağız? diye sorarsanız, yine Kur’ani bir ifade ile “Namaz ve sabırla Allah’tan yardım dileyin” der..
E canım bu devirde de namaz kılmak hele beş vakit kılmak mümkün diyebilirsiniz. Ya da birini kılıyorsak üçünü kılmıyoruz kılamıyoruz da diyebilirsiniz. Ya da cumadan cumaya bayramdan bayrama ancak yolum camiye düşüyor da diyebilirsiniz. İnsan tat almadığı şeyden uzaklaşır.
Uzun süredir namazlarınızdan tat alamıyorsanız, okuduğunuz Kur’an kalbinize etki etmiyorsa, şöyle gönülden bir dua yapamıyorsanız, dinlediğiniz sohbetler ve nasihatler kulaklarınızı aşıp da bir türlü kalbinize ulaşamıyorsa ya ruhunuzu ihmal ediyorsunuz ya da ibadetin ruhunu kaybetmişsiniz demektir.
Hasan el-Basri diyor ki; “Üç şeyde tadı kaybedene kapı kapalıdır: zikirde, namazda ve Kur’an tilavetinde.” O halde kapıyı açmak için çabalayın! Kapıyı açacak olan samimiyettir. Önce rabbinize karşı samimi olun ki, tüm kapılar ardına kadar açılsın.
Eğer evinizde huzur kalmadıysa, rızkınızın bereketi azaldıysa, çocuklarınıza sözünüz geçmiyorsa, dertler üst üste gelmeye başlaydıysa, acil yardıma ve desteğe ihtiyacınız varsa; Allah’a yönelin!
Çünkü Rabbimiz Kur’an’da “Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne de bir yardımcı vardır” (Bakara 107) diyor.
Allah’a yönelmeyi; namaz, niyaz, boğazdan ibaret sanıyor insanlar..
15-20 yıldır namaz kılmasına rağmen;
*Halen neden namaza tekbir ile başladığını, *Halen neden her seferinde Fatiha okuduğunu,*Halen neden her oturduğunda Tahiyyat okuduğunu, *Halen neden sağa-sola selam verdiğini ve kime selam verdiğini bilmeyen namazını nasıl huşu ile kılsın? Allah’a nasıl yönelsin?
Rabbim kalplerimizi ruhlarımızı diriltsin inşallah.. Vesselam..