DİĞER KATEGORİLER

KAPIMIZDAKİ TEHLİKE

KAPIMIZDAKİ TEHLİKE- Adnan YILDIRIM- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Değerli okurlar; hatırlarsınız, bundan birkaç sene önce yaşadığımız o kışları. Eylül, ekim kasım aylarında kış mevsimini iliklerimize kadar hissederdik. Hatta ekim ve kasım aylarında karla karşılaştığımız mevsimler bile vardı. Yaşı daha iyi el verenler bu kışları çok iyi hatırlar.
Ancak son birkaç senedir, gerek iklim değişikliğinden gerekse de küresel ısınmadan kaynaklı mevsimlerin karakteri değişti. Mevsimden ziyade artık yaşamamız gereken kış mevsimini daha ileriki aylarda yaşar olduk. Ama o da eskisi gibi yaşadığımız kış aylarından çok daha az şiddetli ve az yağışlı geçer oldu.
Kurak geçen sonbahar ve kış ayları insan hayatında birçok olumsuzluğu da beraberinde getirir oldu. Özellikle tarım alanında bir hayli etkisini gösteren kuraklık başta rekolteyi olumsuz etkilemekle kalmadı aynı zamanda ekim ve biçim aylarını da değiştirdi.
Rekoltedeki bu düşüş haliyle hububat fiyatlarına ve akabinde ekonomide birçok alana yansıdı ve yansımaya devam ediyor.
Kuraklık en çok tarım sektörünü etkilemekle beraber barajlardaki su seviyelerini de her geçen sene düşürdü ve halada düşürmeye devam ediyor. Kuraklıktan her alanda en çok etkilenen il olan başta Konya olmak üzere bu olumsuzluklar tüm Türkiye ve dünyayı da etkisi altına aldı.
Konya barajlarının son zamanlardaki su seviyesindeki düşüş herkesin malumu. Bu düşüş evlerimizdeki içme suyuna yansımakla beraber ki şu anda herhangi bir olumsuzluk yaşanmadı ancak yaşanmayacağı da söylenemez, tarım alanlarının ihtiyaçtan daha az sulanmasına neden oldu.
Tarımla ilgilenen vatandaşlar bu olumsuzluğun önüne geçebilmek için yeraltı su seviyelerine başvurdu. Bu da beraberinde birçok jeolojik olumsuzluğu getirdi.
Yer altı su sevileri son 40-50 yılın en düşük seviyesine geriledi. Aşırı yer altı suyu kullanımı beraberinde Konya Havzasında obruk oluşumunu da artıdır. Geçtiğimiz senelerde daha çok Karapınar bölgesinde meydana gelen obruklar kuraklıkla beraber son yıllarda artık merkez ilçelerin yanı başına kadar ilerledi. Tehlike devam ediyor.
Sevgili okurlar; kuraklıktaki felaket zinciri bu şekilde artarak devam ediyor. Yetkileri bu konuda ellerinde geleni yapmaya çalışıyor. Ancak tabiatla savaşılmaz. Yetkili yetkisiz bütün vatandaşlar bu konuda üzerine düşeni yapmak zorunda. Yapmak zorunda çünkü önümüzdeki senelerin neler getireceğini kimse bilemez. Bu gidişle durum daha da vahim olacak.
Belediyeler su tasarrufu konusunda bas bas bağırıyor. Gerekli önlemler hakkında her fırsatta bilgilendiriyor. Ancak bu bir insanlık sorumluluğudur. Bireysel olarak elimizden gelenin en iyisini yapmaz isek gelecekteki nesillere cennet bir vatan değil kurak bir çöl bırakmış olacağız. Bir damladan ne olur demeyeceğiz. Evimizdeki bozuk olan o musluğu tamir ettireceğiz. Evimizde kullandığımız suyla ilgili teknolojik aletleri gerektiği gibi tam tasarruf modunda kullanacağız. Çocuklarımıza suyun kutsallığını anlatacağız. Su tasarruf bilincini onlara kazandırmak gelecek için boynumuzun borcu. Zira her şey için çok geç olabilir.