KALBİMİZDEN SIZANLAR, SIZLATANLAR...- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi
Günümüzde hızla değişen dünya; aile, kültür ve din gibi değerlerimizi etkileyen değişimlere yol açmış durumda. Bu değerler, toplumsal kimliğimizi şekillendiren temel taşlardır. Ancak modern yaşamın getirdiği koşullar, bu bağları zayıflatmış gibi görünüyor.
Aile, insanların ilk değerlerle tanıştığı yerdir. Eskiden aile üyeleri daha sık bir araya gelir, birbirleriyle vakit geçirirdi. Ancak bugünün hızlı tempolu dünyasında, aile üyeleri iş ve dijital bağlantılar arasında bölünebiliyor. Bayramlarda bile insanlar artık görüntülü konuşarak bayramlaşıyorlar. Fiziksel birliktelik yerine sanal iletişim öne çıkıyor. Bu da aile içi bağları zayıflatıyor ve değerlerin kuşaktan kuşağa geçişini zorlaştırıyor..
İnsan sosyal bir varlıktır. Toplumla iletişim halinde olup, gülecek ağlayacak kahkaha atacak.. Yani duyguları derinlemesine yaşayacak. Aksine günümüzde insanlar birbirlerini yolda görseler selam vermekten bile imtina ediyorlar. Tehlikenin farkında mısınız? İnsanın fıtratında bağlanma duygusu vardır. Günümüzde ise, bunu tamamen yok edip tüm yaşamı “bireyselciliğe” yönelik projelerle destekliyorlar. Yani demem o ki, yalnız kalan yalnızlaştırılan insan vesveseden kendini alamaz ve bu fıtrata uygun bir durum değildir. Çünkü insanın fıtratında sosyallik vardır.
Konumuza geri dönecek olursak, kültürümüz ve geleneklerimiz, kimliğimizin bir yansımasıdır. Ancak küreselleşme ve teknolojinin etkisiyle, geleneksel değerlerimiz giderek kayboluyor. Genç nesiller, yerel gelenekleri yaşatmak yerine global eğilimlere daha yakın durabiliyor. Bu durum, kültürel çeşitliliğin azalmasına neden oluyor. Ayrıca globalleşmenin etkisiyle tek dünya devletine yol alırken insanlar sanki tek kalıptan çıkmış gibiler. Televizyon kültürü sosyal medya kültürünün bu konuda etkisi tartışmasız çok büyük..
Haberlerde görmüşsünüzdür; yaklaşık 11 tane doktorun 18 yaş altındaki çocukların “belirli miktarda parayla” cinsiyetlerini değiştirdiklerini duyunca şoke oldum. Birincisi bu çocuklar cinsiyetlerini değiştirmeyi talep edecek kadar ne yaşamışlar? Uzmanlar hep anne babalara suç buluyorlar. Haksızlık ettiklerini düşünüyorum bazen. Çünkü şimdiki çocuklar normal çocuklar değiller ki. Doyumsuz fütursuz hadsiz sorumluluk almaktan kaçınan ukala ve tipleri tuhaf çocuklar da az değil. Ayrıca bizim çocuk zannettiklerimizi, Rabbimiz buluğ çağına eren gençleri artık “birey” olarak sayıyor ve dinin tüm sorumluluklarına tabi tutuyor. Şimdi bu gençlerin akıl tutulması kısmına pek girmeyeceğim..
İkincisi ise, doyumsuz vicdansız doktor kisvesi adı altında her türlü pisliği yapan insan müsveddelerini nereye koyacaksınız?
İnsanların fıtratları gerçekten çok bozuldu. Yani şu konunun neresinden tutarsanız yarım kalıyor. Kaybolan sadece değerlerimiz değil insanlık kişilik kimlik her şeyimiz diyebiliriz..
Bu arada İslam dinimiz de değerlerimizin bir parçasıdır. Ancak modern yaşamın getirdiği iş yükü ve yoğunluk, dinî görevlerimizi aksatabiliyor. Manevi ihtiyaçlarımızı ihmal etmek, içsel huzurumuzu olumsuz etkiliyor .Din, dengeyi sağlamamıza yardımcı olabilecek önemli bir araçtır.
Sonuç olarak, değişen dünyada aile, kültür ve din gibi değerlerimiz zorlu bir sınavdan geçiyor gibi görünüyor. Ancak unutmayalım ki, bu değerleri canlı tutmak ve korumak elimizdedir. Aile içi iletişimi güçlendirerek, kültürel etkinliklere katılarak ve manevi dengeyi sağlayarak, değerlerimizi gelecek kuşaklara aktarabiliriz. Bu çabalarımız, toplumsal kimliğimizi ve insanlığın köklerini yeniden güçlendirecektir..