KADERİN OYUNU SINAVLAR!- Medine EKMEKCİ- Yeni Meram Gazetesi
Kıymetli dostlar, yaşamak, bir sınav mıdır yoksa bir yolculuk mu? Bu soruyu kendimize sık sık sorarız. Özellikle de hayat bizi zorladığında, beklenmedik sınavlarla karşılaştığımızda.. Peki, inanmadığımız sınavlara tutunmak zorunda mıyız? Bu sınavların bizi nereye götürdüğü, ne anlama geldiği sorularının peşine düştüğümüzde, felsefenin derinliklerine, tasavvufun manevi yolculuğuna ve İslam’ın hakikatine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Bu yazımda, sınavların anlamını yeniden sorgulayacak, felsefe, tasavvuf ve İslam’ın bu konudaki bakış açılarını bir araya getirerek, hayatın sınavlarına farklı bir pencereden bakmaya çalışacağız..
Yaşamak bir sınav mı yoksa bir yolculuk mu sorusu, insanlık tarihi boyunca filozofları, mutasavvıfları ve din adamlarını düşündürmüştür. Felsefe, bu sınavların anlamını akıl yoluyla sorgularken, tasavvuf, sınavları manevi bir olgunlaşma süreci olarak görür. İslam ise imtihan kavramıyla sınavların dünya hayatındaki yerini ve ahiretteki karşılığını açıklar.. Bu üç farklı perspektif bir araya geldiğinde, sınavların sadece bir zorluk değil, aynı zamanda bir fırsat olduğu ortaya çıkar. Hayatın her anında karşılaştığımız zorluklar, bizi kendimizle yüzleştirerek, güçlü yönlerimizi keşfetmemizi ve zayıflıklarımızı aşmamızı sağlar..
Felsefe, hayatı uzun zamandır bir sınav olarak ele alır. Her ne kadar “sınav” kelimesi insanın kulağına soğuk geliyor olsa da, ömür boyu öğrenci olduğunu unutturmuyor. Antik Yunan filozoflarından günümüz düşünürlerine kadar pek çok filozof, hayatın anlamını ve amacını sorgularken sınav metaforunu kullanmıştır. Özellikle Stoacılar, hayatın dış güçlerin kontrolünde olduğu ve insanın bu güçlere karşı tutumunun önemli olduğu görüşünü savunarak, hayatı bir sınav olarak değerlendirmişlerdir.
Tasavvufta sınav, kişinin kendini tanıması, nefsi terbiye etmesi ve Hakk’a yaklaşması için bir fırsattır. Mevlana’nın “Gel, ne olursan ol yine gel” sözü, insanın hatalarına rağmen her zaman dönüş yapabileceğini vurgular. Tasavvufa göre, sınavlar insanı olgunlaştıran ve Allah’a yaklaştıran bir merdiven görevi görür. Hatta sahabelerin bir günü imtihansız geçirdiklerinde, “Allah beni sevmiyor mu, bugün bana kendisini hatırlatacak bir sınav göndermedi” dedikleri rivayet olunur..
İslam dininde imtihan, insanın dünya hayatındaki sınavıdır ve ahiretteki karşılığını belirler. Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette imtihanın önemi vurgulanır ve müminlerin sabırla karşı koymaları istenir. Peygamber Efendimizin hayatı, imtihanlara nasıl sabırla göğüs gerdiğine dair en güzel örnektir.
Felsefe, tasavvuf ve İslam gibi farklı disiplinlerin sınavlar hakkındaki görüşlerini incelediğimizde, ortak bir noktada buluştuğumuzu görürüz. Hepsi de sınavları, “insanın gelişimine katkı sağlayan bir süreç” olarak değerlendirir. Ancak bu sürecin nasıl yorumlandığı ve hangi sonuçlara varıldığı, her bir disiplinin kendi özgün bakış açısına göre farklılık gösterir. Peki, siz bir sınavla karşılaştığınızda nasıl bir tutum sergiliyorsunuz?