İSTANBUL HAVAALANI’NIN KAR İLE İMTİHANI- Abdurrahman KUTLU- Yeni Meram Gazetesi
Yurdun genelinde kar yağması herkesi sevindirmiştir. Ülkemizde bir süreden beri devam eden kuraklık sebebiyle; yer altı su seviyeleri düşmüş, barajlarda, göllerde ve nehirlerde sular azalmış, ırmaklar kurumuştur. Barajlarda su seviyelerinin düşmesine bağlı olarak, elektrik üretiminde ciddi azalmalar olmuştur. Yağan kar yollarda ve şehirlerde bazı sıkıntılara sebep oluyorsa da, bunların çoğunluğunun, önceden alınması gereken tedbirlerle ilgili olduğu ve dikkatli olmayı gerektirdiği herkesin bildiği bir husustur. Beklenmeyen sıkıntılara da katlanılacak artık. Her nimetin biraz külfeti olacak.
Yağan karın çıkardığı sıkıntıların en dikkat çekici olanı, İstanbul Havaalanı’nda (İHA) yaşanmıştır. İHA hizmete girdiği tarihten bu yana herhalde ilk defa, son yağan karla ciddi bir imtihan geçirdi. Ancak ne yazık ki bu imtihanda başarılı olamadı. Başarılı olamayan elbette havaalanı değildi; Havaalanı Yönetimi. Bu durum İHA’nın beklenmeyen hadiseler bir yana, normal beklenenlere bile hazırlıklı olmadığını ortaya koydu. Çünkü kar, yağmur, rüzgâr beklenmeyen olaylar değildir elbette.
Yağan kar sonucu 24 Ocak 2022 tarihinde İHA’da; pistler temizlenememiş, uçuşlar iptal edilmiş, yollar kapanmış, havaalanı içinde Kargo Binasının çatısı çökmüş, havaalanı içinde yolcular tahliye edilememiştir. Uçuşları iptal edilen yerli ve yabancı yolcular otellerde misafir edilememiştir. Tahliye edilemeyen ve bir yerde misafir edilemeyen yolcuların protestolarına karşılık çevik kuvvetten yardım istenmiş ki, bu son derece yanlış olmuş, buna ihtiyaç duymadan, başka şekilde çözüm bulunabilseydi daha iyi olurdu. Bu bilgilerin ve görüntülerin bütün dünyada yazılı ve görsel medyada yer alması, ülkemiz ve İHA’nı için olumlu bir haber olmadığı kesin.
Büyük bir heyecan ve büyük yatırımla yapılan İstanbul Havaalanı’nın, daha başlangıç yıllarında bu aksamaların ortaya çıkması üzücü olmuştur. Kar bahane olmaz. Kuzey Avrupa ve Rusya şehirlerine bizdekinden çok daha fazla kar yağdığını herkes bilir. Karın, yağmurun yağması beklenmeyen olaylar da olmadığına ve günümüzde artık bu hadiselerin olacağı önceden bilinebilindiğine ve gerekli uyarılar yapıldığına göre!
İHA Adalet ve Kalkınma Parti’si hükümetlerinin, yap-işlet-devret (YİD) modeli ile ülkemizde yaptırdıkları en büyük ve en pahalı yatırımlardan biridir. Sayın Cumhurbaşkanının bizzat yakından takip ettiği ve yapımına bütün devlet kurumlarının yardımcı olduğu bir projedir. İHA sıradan bir tesis değil, içeriye ve dışarıya karşı prestij özelliği olan bir tesistir. Bu sebeple karın yağmasıyla, İHA da ortaya çıkan hizmet aksamasının sebepleri devletin ilgili birimleri tarafından mutlaka detaylı olarak araştırılacaktır, araştırılmalıdır da. Bunlar yapılmazsa, bir daha ki sefere daha büyük, üzücü hadiselere zemin hazırlanmış olur. Havaalanı YİD modeli ile yapıldığına göre sözleşmede yer alan şartların yerine getirilip getirilmediğinin takibi ve kontrolü devlete aittir. Çünkü İHA’nın sahibi devlettir ve verilen hizmetlerin kalitesinden devlet sorumludur. Ayrıca mağdur olan yolcuların haklarında da, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünün belirlediği prensiplerin dikkate alınması beklenir. Ancak yolculardan bir mektupla özür dilenmesi de, medeni bir ülkeye yakışan bir davranış olacaktır.
Kar sebebiyle İHA’da ortaya çıkan hizmet aksaması ve kargaşa önemli bir gerçeği de ortaya koydu. O da: Atatürk Hava Alanı’nın gözden çıkarılamayacağı, çıkarılmaması gerektiğidir. İHA’da kar sebebi ile karşılaşılan hadiseler ve yaşananlar; yeni büyük bir havaalanı inşa edilmesiyle, Atatürk Havaalanı’na ihtiyaç kalmadı diye düşünenleri haklı çıkarmamıştır. Bundan sonra eksikleri giderilerek Atatürk Hava Alanı’nın olanca kapasitesi ile hizmete devam etmesi beklenir. Böyle bir kararın halkımızı da memnun edeceğine kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü halkımız israfı sevmez. Yirmi milyonluk nüfusuyla; dünyanın hava, deniz ve kara yollarının kesiştiği, dünyanın en büyük metropollerinden biri olan İstanbul’da, iki havaalanı yeterli diye düşünmek hatalı olur. Aksine üç havaalanını İstanbul’a yakışan bir zenginlik ve güzellik olarak değerlendirmek daha gerçekçi olur. Bu havaalanları dünya ile ilişkilerimizi sağlayan, geliştiren ve dünyanın yüzünü bize çeviren tesislerdir. Verimli olmaları halinde, sayıları ne kadar fazla olursa o kadar yararlı olur. Havaalanları sadece yolcuların gelip, gittikleri yerler olmayıp aynı zamanda; canlılıkları, güvenirlikleri ve hizmet kaliteleri ile bulundukları ülkelerin ekonomik, refah ve gelişmişlikleri gibi temel hususlarda kısa bir süre içinde bilgi edinilen tesislerdir.
Dr. Abdurrahman KUTLU