İNSAN HAKLARI- Kudsi ÖNCÜ- Yeni Meram Gazetesi
Başı belli sonu belli olmayan ömür dediğimiz takvimden acısıyla tatlısıyla dolu bir yaprağı daha düşürdük. Geriye dönüp baktığımızda zaman zaman pişmanlık duyduğumuz veya mutlu olduğumuz anılarımızı hatırlarız. Geri dönüşüm kutusunda saklanan anılarımız aslında daha sonra faydalanacağımız tecrübelerimizdir. Hayat pek çok dönemeçlerin ve kavşakların yaşandığı bir süreçtir. İnsan; evrende ki yaratıkların en mükemmelidir. İrade, düşünme ve muhakeme yetisi sadece insana verilmiştir. İnsanın Ahsen-i- Takvim/yaratılmışların en mükemmeli olma nitelemesi de bu değerlere sahip olmasındandır. Evrensel anlamda insanlık kendi mahiyetini idrak edebilmiş olsaydı bu savaşlar, düşmanlıklar, cinayetler, haksızlıklar olur muydu? İnsanların doğuştan sahip olduğu, devredilmez, vazgeçilmez, ertelenmez hakları vardır. Bu hakların ilkesi iki çerçevesi beştir.
Aklını koruma/akıl emniyeti
Canını koruma /can emniyeti
Neslini koruma/nesil emniyeti
Malını koruma/mal emniyeti
İnancını koruma/ inanç emniyeti
Bu haklar ırk, renk, dil, din farkı gözetmeksizin her yerde, her zaman ve her kez için geçerlidir. İşte bu değerler kümesini kapsayan kavramın adı ahlaktır ve evrenseldir. Bir başka ifadeyle insan olma vasfıyla birlikte var olan içgüdülerdir. Tarih boyunca yaşanan tüm savaşların, işgallerin, isyanların, zulümlerin, cinayetlerin, yolsuzlukların sebebi insanlığın mevzu bahis vasıflardan giderek soyutlanması ve yoksunlaşmasıdır.
İnsan halklarının ilkesi ikidir;
1- Fıtrata/Yaratılışa Aykırı Hak Olmaz. Fıtratı bozan hiç bir çalışma yapılamaz. Hiç bir bilim insanı insanlar üzerinde genetik çalışmalarla formasyon değişikliği yapamaz. Embiryonun ana karnında embiryogenez/organogenez/organlarının ve cinsiyetin şekillenme sürecinde genler üzerinde çaprazlamalar yaparak ayakları karnında, gözleri tepesinde, bacakları sırtında bir fiziki formasyonda insan tipi oluşturmak adına bilimsel çalışma yapılamaz. Cinsiyet değişikliği veya çift cinsiyetli insan tipi çalışmasına hak denebilir mi? Bunların hepsi teorik olarak mümkündür. Şimdi bu anlamda kendilerini "insan hakları" şampiyonu gören batılılardan bazı uygulamaları örneklendireceğim. 1960’lı yıllarda bir İngiliz antropologu yazdığı bir anntropoloji sözlüğünde zencilere yer vermez. Niçin yer ver vermediği, sorusu sorulunca "biz İngilizler, zencilerin insan mı? hayvan mı? olduğuna karar veremedik. İnsanla hayvan arası bir yaratık olduğunu düşünüyoruz" diyor.
Geçtiğimiz hafta ulusal haber kanallarında Danimarka da yıllardan beri 300 bin yetim ve kimsesiz çocuklar üzerinde "ŞİZOFRENİ" konusunda araştırmalar yaptıkları haberleri yayınlandı. Mantık aynı, çünkü hak kavramının mentalitelerinde ki yeri aynıdır. Şu anda Avrupa birliği eşcinsel evliliklerini yasallaştırdı/kurumsallaştırdı. Artık erkek-erkek evlilikleri meşru yaşam biçimi ve tercih hakkı olarak kabul edilmektedir. Fıtrat saldırıya uğramıştır. Eşcinsellik, cinsiyet gelişim fizyolojisinin duygusal sapmasının sonucu ortaya çıkan sosyal ve biyolojik boyutlu bulaşıcı bir hastalıktır. Bu bir hastalıksa ne yapmak lazım? Bunlar çocukluk ve ergenlik dönemlerinde davranış ve eğilimlerinden kolaylıkla fark edilirler. Ebeveynler ve öğretmenler bu konuda dikkatli davranmalıdır. Bu anlamda çocukta fark ettikleri bu yönde bir eğilim varsa çok boyutlu tedavi yöntemlerine başvurulmalıdır. Ayrıca devlete de bu konuda çok büyük görev düşmektedir. Artık bu sapıklık, dernekleşecek kadar büyük boyuta gelmişse derhal çözüm yolları üretilmelidir. Eşcinsellik eğiliminin tedavisinde dört temel bilim disiplininin devreye girmesi gerekir.
Endokrinoloji
Psikiyatri
Klinik Psikoloji
Klinik sosyoloji
Bilimsel anlamda bu bir fıtrat sapması/hastalığı olarak kabul edilir. tedavi proğramları bu ilkeler içinde planlanmalıdır. Evliliklerini hanımlarla yapacak boyuta getirilebilirler.Evlat sahibi olbilirler.Topluma kazandırılmış sağlıklı bireyler haline gelirler.
2- Doğaya/tabiata aykırı hak olmaz.
İnsafsızca, ölçüsüzce tüketim alışkanlıklarımız ekolojiyi /eko sistemi alt-üst etti, bu gün insanlık bunun bedelini ödüyor. Doğa/tabiat yasalar üzerine tanzim edilmiştir. Yasalara aykırı her türlü uygulamanın bedeli ağır ödenir. Günümüzde yaşadığımız iklim değişiklikleri, yangınlar, seller, fırtınalar, tusunamiler hepsi birer bedel ödemesidir. Zamanı doğru okursak doğru dersler çıkarabiliriz.
DERS VE ZAMAN
Mevsimi hazanda sararır yapraklar,
Yeşil gömleği soyulmuş, yeniden dirilişi bekliyor ağaçlar.
Dirilişi bekleyen değil ki, sadece ağaçlar,
Mahşerin hasretli endişesiyle bekleyişte mezarlar,
Manzara apaçıkken ders almıyor insanlar,
Alana bir nasihatten bin ders,
Feraset yoksa insanda ne yapsın ders,
Yapsan bin nasihat yine de almaz bir ders.
Zevkin, sefanın sarhoşuysa insan,
İyi biliniz ki onun dostudur şeytan,
Gün olur gerçeği anlar insan,
Artık geçmiştir, bitmiştir imkân,
İyi bilin ki geri gelmez geçen zaman.
İsrafı haram kılan,
İnfakı emreden kur’ an,
Kulak ver bu emre ey insan!,
Müjdeler olsun işte o zaman,
Sen olursun sen!
Mutlaka kazanan.
Değerli dostlarım yeni yılınızı tebrik eder, sağlık afiyet ve barış içinde nice yıllar dilerim.