İmam Gazali’nin Kur’an ile öğüdü (1)- Hüseyin TOPTAŞ- Hüseyin TOPTAŞ- Yeni Meram Gazetesi
İmam Gazali kendisinden öğüt isteyen bir dostuna öğüt ile ilgili yazdığı risalesinde şu tavsiyede bulunuyor:
İbret almayan başkalarına nasıl öğüt verebilir. Ben, Kur'ân ve ölüm gibi müessir vâızla kendime öğüt verdim. Nefsim öğüdümü sözle doğrulayıp fikren kabûl ettiyse de fiilen inad ederek diretti. Dedim ki: Sen Kur'ân'ın konuşan bir vâız, samimi bir öğütçü olduğunu, onun, gökten indirilmiş ilahi bir kelâm bulunduğunu ve hiç bir yerinde gerçek dışı bir şey bulunmadığını kabûl etmiyor musun?
Kabûl ediyorum, dedi.
Peki, dedim, Allah Teâlâ Kur'ân-ı Kerim'inde :
“Dünya hayatını ve onun ihtişamını isteyenlere, oradaki çalışmalarının karşılığını tastamam veririz, onlar bu hususta hiç bir haksızlığa maruz kalmazlar. Böyleleri için âhirette ateşten başka bir şey yoktur. Dünyada yaptıklarının hepsi boşa gidecek, işledikleri her şey hebâ olacaktır” (Hûd 11/ 15-16) buyurmuş ve seni, ey nefsim, sadece dünyayı arzulamam sebebiyle ateşle tehdid etmiştir. Şüphe yok ki ölümünden sonra seni terk edecek olan her şey dünyadan sayılır. O halde dünyaya yönelmekten ve onu sevmekten vazgeçmeli değil misin?
Düşün ki Hristiyan bir tabib» en çok arzu ettiğin şeyleri yediğin takdirde öleceğini veya hastalanacağını sana haber verse mutlaka bu nefis şeylerden kaçar, korunurdun.
Peki, Hristiyan sana göre, yüce Allah'tan daha sâdık mıdır? Eğer böyle ise sen ne kadar nankörmüşsün. Yoksa hastalık sence cehennem ateşinden beter midir? Şayet böyle telâkki ediyorsan ne kadar câhilmişsin!
Nefsim bu söylediklerimi de tasdik etti, fakat faydalanıp uslanmadı, aksine âhireti uzak görüp dünyayı arzulamakta ısrar ve devam etti. (Devam edecek)