DİĞER KATEGORİLER

İKİNCİ YÜZYILA ÇAĞRI VE CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NİN YENİ VİZYONU ETKİNLİĞİ -2-

İKİNCİ YÜZYILA ÇAĞRI VE CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NİN YENİ VİZYONU ETKİNLİĞİ -2-- Adem ESEN- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Türkiye asıllı, MIT öğretim üyesi Prof. Dr. Daron Acemoğlu online konuşmasında verimlilik sorunlarına yer vermiş, 2006 yılından sonra “yolsuzluk artışı ve verimlilikte düşme”, eğitim düzeyindeki düşme ve gelir dağılımındaki kötüleme gibi daha ziyade olumsuzluklara yer vermiştir.
CHP genel başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da kapanış konuşmasında yine mevcut siyasi iktidarın politikalarını yolsuzluk iddialarıyla dile getirmiştir. (Belki bu tür ithamlar, siyasi eleştiriler için daha kolay gelmekte ve oya tahvili kolay olacağı üzerinde durulduğundan tercih edilmektedir.)
Programı www. https://chp.org.tr/ izlemek mümkündür. Ayrıca İkinci Yüzyıl Siyaset ve Toplum Dergisi yayınlanmaktadır.
Bu program farklı siyasi gruplar tarafından da değerlendirilmiştir. Bazıları programın bilimsel olduğunu bu yüzden halkın anlayamayacağını belirtirken, bazıları yabancı konuşmacıların etnisitelerini gündeme getirerek ABD menşeli, milli olmayan ve aşağılık kompleksi gibi fikirler şeklinde takdim etmiştir.
Kanaatimizce böyle bir toplantı panel şeklinde yapılabilir, böylece genel ekonomik ve sosyal konular bir bütünlük içinde ele alınabilirdi. Çünkü bu kadar geniş bir topluluğa neredeyse tüm konuşmacıların ve danışmanların online hitabının saygıdan öte verimlilik bakımından da yüz yüze olması daha iyi olurdu.
Vizyon “gelecekte yapılması düşünülen tüm faaliyetlerle alternatifler topluluğunun algılanması, değerlendirilmesi, tanımlanması, açıklanması ve paylaşılması ile ilgili zihinsel süreç ve çabaların bütünüdür”. Dolayısıyla bir partinin misyonu ve tarihi geçmişine göre vizyonunu daha geniş oluşturarak, sadece ekonomik sorunlara hapsetmemesi gerekir.
Programın online yapılması bir olumsuz yöndür. Bu program panel şeklinde olabilirdi: maliye, para, sosyal politikalar değerlendirilebilir, Türkiye ekonomisi sanayi, KOBİ, tarım, ticaret, turizm gibi sektörler itibariyle ayrı ayrı değerlendirmek mümkündür. Zira 1960’larda İsmet İnönü CHP’nin ortanın solu bir parti olduğunu ilan etmiş ve bunda o dönemde ABD’deki New Deal programını esas almıştı. Bundan sonraki dönemlerde CHP alt ilkenin gereği devletçi bir parti olmakla birlikte, (İstanbul ve diğer zengin illerdeki sermaye çevresinin de ağırlıklı olarak bunları desteklediği göz önüne alınırsa) ekonomik bir model sunabilirdi. Bu durum sosyalist unsurların farklı politika oluşturmalarına neden olmaktadır. Hatta kendisinin de CHP resmi üyesi olduğunu belirten bir akademisyen, programda sosyalistlerin olmadığını söylemiştir. Yani ana muhalefet partisinin yeni vizyonuna ABD liberalizmi hakim görünmektedir. Oysa Avrupa sosyal demokratlarından faydalanılması ülke ihtiyaçları ile daha tutarlı olurdu. Örneğin, yapılan veya yapılacak özelleştirmeler konusunda önümüzdeki dönemlerde partinin tutumu yani ekonomi politikaları ne olacaktır? Konuşmacılara bakılacak olursa, liberal bir anlayış takip edilecektir. Bakalım buna akademisyenler ve sendikacılar nasıl karşı koyacaklar?
Bir başka dikkate alınması gereken husus, bu vizyon çalışmasının 6’lı masadan ayrı olması gereğidir. Çünkü henüz ittifaka dönüşmeyen altılı masa için CHP’nin Cumhuriyetin ikinci yüzyıl vizyonunun farklı olma gereğidir. Zira bu masa içinde yer alan İYİ Parti milliyetçi çizgisiyle, Gelecek ve Deva partileri AK Partiden ayrılan ve bundan iz taşıyan özellikleriyle, Demokrat Parti gibi isim olarak CHP’ye tarihte muhalefetiyle ve Saadet Partisi gibi daha muhafazakar ve Milli Görüş söylemiyle aynı çizgide olamayacakları açıktır. Yani Cumhuriyetin ikinci yüzyılı vizyonu her parti için farklı olması açıktır: yoksa sadece altılı masa çerçevesinde değerlendirmek tutarlı olmaz. Diğer yandan hem CHP hem de diğer partiler için HDP söylemleri ile sosyalistlerin söylemleri ayrıca vizyon açısından ele alınmalıdır. Yani toplumsal mutabakat bu altılı masada da bu alanlarda görmek mümkün olamaz. Bundan dolayı, mevcut siyasi iktidara muhalefet aslında CHP’nin tek parti döneminden sonra iktidara hiç gelememesinin ancak 1961 Anayasasından aldığı gücü kullanmasının yansımasıdır.
Dış politika (AB, ABD, Çin, Rusya, Ortadoğu, Suriye, Balkanlar, Akdeniz, Türk Dünyası, İslam ülkeleri, Afrika gibi pek çok konuları içermektedir) yanında güvenlik konularına da yeterince temas edilmemiştir. Yine mahalli idareler ile merkezi yönetim ilişkileri de yeterince işlenmemiştir. Son günlerde CHP liderinin yurtdışından getirmeyi vaat ettiği finans kaynakları ve mahiyeti hakkında da bilgi verilmediği dikkat çekmektedir.
Sunucuların partili olmaması sebebiyle yüz yüze programa katılmamaları gerekçe olabilir mi? Bazı akademisyenler siyasi muhalefet gibi ekonominin hep olumsuz yönlerini ele aldılar. Oysa ülkemizde yüksek enflasyon yanında, büyüme ve ihracat rakamları yüksektir. Ekonominin olumlu yönleri de ele alınmalıydı. Mesela sosyal yardımlar objektif olarak anlatılmalıydı.
Bir başka sürekli vurgulanan husus, mevcut siyasi iktidarın “tek adam yönetimine” dayanması söylemidir. Bu söylemin günlük siyasi mesajlarda bir yeri olabilir. Zira ana muhalefet partisi veya diğer partiler, hatta meslek odaları hatta sendika yapılarında aynı eleştiriyi haklı çıkaran örneklerin çokluğunu görmek mümkündür. Hatta kendi yorumcularından birisi, partide iki yıldan beri neden kurultay yapılmadığını belirtmiştir.
Böyle bir toplantıda Kürt, Alevi gibi günlük tartışma konularıyla ilgili bilimsel çalışmaları da dinlemek mümkündür. Bu kapsamda bu sosyal ve kültürel sorunlara yer verilmemiştir.
Ana muhalefet partisinin yurtdışından uzmanlarla vizyon oluşturması ve seçime hazırlığının olumlu ve olumsuz yönleri tartışılabilir. Ancak, “ülkemizde akademisyenler, iş çevreleri ve bürokrasi içinde daha kıymetli çözümler üretme yeteneklerin olduğunu yetkililer unutmamalıdır”. Bu kesime yakın arkadaşlarımızın böyle söylendiklerini duyuyoruz. Sadece bu kesim değil, merkezi idarenin üst kesimlerinde yıllarca bürokratlık yapanlar ile işçi sendikaları ve sermaye çevresinden bu partiye mensup olanların da aynı duyguya sahip olduklarını tahmin etmemek mümkün değildir.
Bu programda özellikle yurtdışında isim yapmış akademisyenlerin etkin olarak kullanılmıştır. Bunların söylemlerinin somut politika haline getirilip günlük sorunların çözümüne yönelik çözümler üretilmesi önemli bir sorun olarak durmaktadır.
Kısacası, Cumhuriyetin kuruluşunda uzun yıllar tek parti olarak iktidarda kalan, 1923 yılında birinci iktisat kongresini düzenleyen, 1930 yılında birinci sanayi kongresini gerçekleştiren ve 1950’ye kadar de tek parti olarak kalan ve bundan sonra tek olarak iktidara gelemeyen bir siyasi ekibin Cumhuriyetin ikinci yüzyılı için kapsamlı kamu politikaları vizyonu çizmesi beklenirdi. Nitekim vizyonun anlamı budur. Yoksa sadece ekonomik sorunları sıralamak yeterli olamaz. Vizyon bir popülist vaat seti de olmamalıdır. Seçim bildirisi de olamaz, zira yüzyıl vurgusu buna engeldir. Altılı masayla koalisyon protokolü de ayrı bir çalışma konusudur. Aksi takdirde Adil Düzen veya Menderes-Demirel-Özal politikalarıyla CHP’nin politikalarını aynı potada nasıl ele alınacağını ifade etmeniz gerekir.
Bunlarla birlikte AK Partiden sonra CHP’nin Cumhuriyetin ikinci yüzyılı için vizyon çalışması demokrasi açısından dikkate değer çalışmalardır.