DİĞER KATEGORİLER

Hüküm Allah’ındır ayetleri

Hüküm Allah’ındır ayetleri-Hüseyin TOPTAŞ-Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

“Hüküm Allah’ındır” ayetinin yanlış anlaşılması ve yorumlanması Müslümanların birbirlerini tekfir etme noktasına götüren bir anlayışın oluşmasına sebep olmuştur.

Sıffin savaşında Muaviye taraftarlarının mızraklarının ucuna Kur’an sayfaları takarak “Aramızda Kur’an hakem olsun” teklifi ile gerçekleşen “hakem olayından” sonra “sen insanları hakem olarak kabul ettin. Hüküm Allah’ındır” diyerek hakem olayını kabul etmeyen bir grup Hz. Ali saflarından ayrılmıştı. Ayrılan bu gruba Hariciler denmiştir.

Hazreti Ali (ra), İbn Abbas’ı (ra) Haricilere elçi olarak gönderir. Onlar "Hüküm ancak Allah’ın!" dediklerinde İbn Abbas onlara şöyle söyler:

"Evet, hüküm ancak Allah’ın. Fakat Allah karı-koca arasındaki geçimsizlikte hakem tayinini istemiştir. "Eğer karı-koca arasının açılmasından korkarsanız, erkeğin ve kadının ailelerinden birer hakem gönderin." (Nisa, 4/35.) ayetini hatırlatarak hakem konusunda ki düşüncelerinin yanlışlığını anlatmaya çalışmıştır. 

Bu ayetin yanlış anlaşılması Hariciler ile sınırlı kalmamış o tarihten günümüze kadar belli gruplar tarafından bu ayet sloganlaştırılarak Müslümanlar arasında fitne ve kanlı çatışmaların yaşanmasına sebep olmuşlardır. Her ne hikmetse bu ayeti Müslümanlara karşı kullananlar ve kardeşlerini tekfir edenler Müslüman olmayanlara aynı tepkiyi göstermemişlerdir.

Kur'ân-ı Kerim’in doğru anlaşılabilmesi için ayetlerin nüzul sebeplerini, hangi amaca yönelik olarak inzal edildiklerini, ayetlerin birbiriyle olan bağlantılarını (Tefsîr literatüründe buna siyâk-sibâk denilmektedir) bilmek gerekir. Düşüncelerimize ayetlerden delil bulmak amacı ile parçacı anlayışla Kur’an ayetlerine bakmak yanlış bir İslam anlayışının Müslümanlar arasında yaygınlaşmasına sebep olmaktadır.

Kur’an-ı Kerimde “Hüküm Allah’ındır” ayeti üç yerde geçmektedir. Bu ayetlerin siyâk-sibâklarına baktığımız ayetlerden kastedilen manayı daha iyi anlamış oluruz.

Allah (cc) buyuruyor:

“De ki: "Şüphesiz ben, rabbimden gelen apaçık bir delile dayanıyorum. Siz ise onu yalanladınız. Çabucak gelmesini istediğiniz (azap) benim yanımda değildir. Hüküm ancak Allah’ındır ve Allah hakkı anlatır; O, doğru hüküm verenlerin en hayırlısıdır." (En’am, 6/57)

Bu ayette inkârcıların Resûlullah’ı “şair, sihirbaz, mecnun” gibi hiçbir gerçeklik taşımayan ifadelerle itham etmelerine karşı bir cevap teşkil etmekte; onun tebliğlerinin kesin ve apaçık delile (beyyine) dayandığını haber vermektedir. 57-59. âyetlerde, müşriklerin, güya Hz. Peygamber’i zor durumda bırakmak ve âciz olduğunu göstermek için “Eğer iddialarında doğruysan, hadi şu bizi tehdit ettiğin azap ve musibetleri başımıza getir de görelim!” gibi sözler sarfetmelerine karşılık, Resûlullah’ta tanrısal bir güç bulunmadığı, onun böyle bir iddia da taşımadığı, azap ve musibet gibi hususlardaki hükmün yalnız Allah’a ait olduğu bildirilmiştir. Hz. Peygamber’in, Kur’an’daki bu açıklamaları, yani Allah’ın kendisine tanıdığı yetki ve görevin ötesinde ilâhî güçler taşımadığını, gaybı da bilmediğini tam bir dürüstlük ve içtenlikle insanlara bildirmesi, onun nübüvvetinin en belirgin delillerinden biridir.

Allah (cc) buyuruyor:

"Siz Allah'ı bırakıp; sadece sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlere (düzmece ilahlara) tapıyorsunuz. Allah onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm ancak Allah'a aittir. O, kendisinden başka hiçbir şeye tapmamanızı emretmiştir. İşte en doğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler." (Yusuf, 12/40)

Hz. Yusuf’un zindandaki arkadaşlarını şirkten kurtarmak için söylemiştir.

Rivayete göre o dönemde Mısırlıların otuz dolayında tanrıları vardı; bunlar farklı tabiat kuvvetlerini veya bazı yıldızları temsil ediyorlardı. Bu âyetlerde Hz. Yûsuf, aklî deliller getirerek muhataplarına gerçek ve tek Allah’a inanmayı telkin etmektedir.

Allah (cc) buyuruyor:

“Sonra da, "Ey oğullarım! Bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah'tan gelecek hiçbir şeyi sizden uzaklaştıramam. Hüküm ancak Allah'ındır. Ben ona tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnız ona tevekkül etsinler" dedi.” (Yusuf, 12/67)

Bu ayet, Hz. Yakub’un oğullarına yaptığı nasihatle ilgilidir. Başlarına bir şey gelecek olursa, bunun Allah’ın takdiri olduğunu bu durum karşısında kendisinin de hiçbir şey yapamayacağını ifade etmek istemiştir.

"Hüküm Allah’ındır" tekfir etmek için kullanılamaz

Bu üç ayetten hareketle "Hüküm Allah’ındır" ifadesinin Müslümanların birbirlerini tekfir etmek için kullanılamayacağı açıkça anlaşılmaktadır. Bu nedenle "Hüküm Allah’ındır" ifadesini sadece kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak diğer Müslümanları dışlama veya tekfir etme amacına yönelmek yanlış bir anlayıştır. Kur’an-ı Kerim’in ayetlerine siyâk-sibâk bağlamında bakarak anlamaya çalışmak gerekmektedir.

Müslümanlar olarak birlik içinde olmalıyız ve kardeşlik bağımızı güçlendirmeliyiz. Herhangi bir konuda farklı düşündüğümüzde bile saygılı olmalı ve fikirlere hoşgörülü yaklaşmalıyız. "Hüküm Allah’ındır" diyen biz Müslümanlara O'nun adaletine teslim olmak düşer.

Kur’an-ı kerimi anlamak ve yaşamak temenni ve duası ile…