DİĞER KATEGORİLER

HOŞGELDİN ŞEB-İ ARUS

HOŞGELDİN ŞEB-İ ARUS- Mustafa DEĞİRMENCİ- Yeni Meram Gazetesi

İSLAM OYUNLARI 6

Değerli Okurlar; İçinde bulunduğumuz hafta; ‘Mevlana’yı Anma Haftası’ (7-17 Aralık) olarak kutlanıyor. Bu anma haftasında Şeb-i Arus gecesi yapılır, değişik mekanlarda uhrevi kutlamaları düzenlenir. Semazenlerin huşu içindeki gösterileri gerçek bir şölendir. Hem kalbe hem ruha dokunan bu tasavvufi anlayış, insanın varlık amacını hissettirir… Aslında kışın kendini hissettirdiği ve yılın sonuna gelindiği bir dönemde bu etkinlikle turizm anlamında hatırı sayılır bir hareket olur. Dünyanın değişik yerlerinden gelenler Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’yi ziyaret eder ve şehrimizde bir canlanma olur.
Bu anlamlı haftanın ardından yine günlük akışa döneriz. Yaklaşan yeni yıl için hazırlıklar yaparız. İş dünyası için ödenecek vergiler beklenirken, bir taraftan da yapılacak zamları kafamızda oluşturmaya çalışırız. Mevlana’yı Anma Haftası’nda özünün hoşgörü olduğunu kavradığımız her şeyi bu dönemde unuturuz. Hayata acımasız, şiddetli yüzümüzle bakarız! Bu gerçekçi yaklaşımı yaşanmış olaylara dayanarak paylaşırken, olayların insanı kendinden alıp, bazen başkalaşım gösterdiğine tanıklık ederiz. Hatta yaptıklarınıza kendimiz bile şaşırabiliriz! Kime, neye diye düşünmeden çalıştığımız yerlerde veya ortamda hırçın oluruz. Gördüğümüz bir haber, rastladığımız bir yüz, bir ufacık hareket bile şiddetimizi körükler! Ne olmuştur bize, hani nerede kalmıştır hoşgörümüz? Halbuki hoşgörü o kadar derin manalar içerir ki, bir şeylere katlanma, görmezden gelme hatta görse de görmemezlikten gelme bunlardan sadece birkaçıdır. Bazen de hepsi...
Aslında hoşgörü; gördüğünü unutmak değildir, ama önce hazmedip sakince olayları kucaklayıp, üstüne edebinle gitmektir. Hoşgörü karşımızdakilerle alay etmemek, kusur görmemekten geçer. Bu bakış şekli hepimize lazım olandır. Mutlaka bir gün ihtiyaç duyacağımız anlayıştır. Etrafımıza bakınca toplum olarak bu tip bize yakışan vasıflarımızı kaybettiğimizi ve hızlıca da yok ettiğimizi görüyoruz. Şiddetin her yanımızı saran ürkütücülüğü; hem kendimiz hem de gelecek nesillerimiz için üzücü… İnsanoğlu ne olursa olsun hoşgörü duygusunu kaybetmemelidir. Yılda bir tek hafta da olsa manasını tazeleyerek içimizi ferahlatalım. Saygılarımla…